Anka kuşu ya da bilinen diğer ismiyle Simurg’un tarihteki yolculuğu çok eskilere dayanır.

Yüzyıllar içinde pek çok medeniyet; bu efsanevi kuşun hikâyelerini anlatmış, onu farklı şekillerde tasvir etmiş ve ona farklı anlamlar yüklemiş olsa da hepsi ortak bir noktada birleşir: Anka kuşu üstün özelliklere sahip ve saygı duyulan bir varlıktır.

Anka kuşu, küllerinden yeniden doğmasıyla tanınır. Her seferinde küllerinden doğarak hayatına devam eden bu efsanevi kuş, aslında bize önemli bir mesaj verir: Ne kadar zor olursa olsun, her zaman yeniden başlama cesareti gösterebilmek. Hayat, karşımıza beklenmedik zorluklar çıkarabilir; ancak önemli olan, her düşüşten sonra yeniden ayağa kalkabilmektir.

Anka kuşu, cesaretin ve azmin simgesidir. Her seferinde yeniden doğarak, hayatın getirdiği her zorluğa karşı mücadele etmeyi öğretir. Bu nedenle, bizler de hayatımızda karşılaştığımız her engeli, yeni bir başlangıç olarak görmeliyiz. Her yeniden doğuş, aslında kendimizi ve potansiyelimizi keşfetme fırsatıdır.

Peki; Anka kuşuna bunca anlam yükleyip onu efsanevi kılan medeniyetlerin, gelecek nesillere bırakmak istedikleri mesaj ne olabilir? Anka kuşu hikâyelerinin bende yarattığı etkiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yaşadığın sürece öğrenmeye devam et

İran efsanesine göre, Anka kuşu çok yaşlıdır ve dünyanın 3 kez yıkılıp yeni baştan kuruluşuna tanıklık etmiştir. Bu zaman diliminde o kadar çok şey görüp öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine sahiptir ve bu nedenle kendisine saygı duyulur.

Buradan bizim çıkardığımız ders ise öğrenme sürecinin yaşam boyu devam etmesi gerektiği oluyor. Pek çok insan, yaşı ilerledikçe yeni şeyler öğrenmenin, yeni deneyimler yaşamanın kendisi için geç olduğuna inanmaya başlıyor. Ama gerçek şu ki öğrenmenin yaşla asla ilgisi yoktur ve edineceğimiz en ufak bilgi bile bize hiç beklemediğimiz anda başarının kapılarını açabilir.

Her seferinde en başa dönsen de denemekten vazgeçme

Anka kuşunun efsaneleri arasında sanıyoruz ki en bilineni küllerinden yeniden doğmasıdır. Ölümünün yaklaştığını anlayan Anka kuşu, kendini yakarak küle döner ve bu küller arasından hayata yeniden “merhaba” der.

Bizler de onun gibi en baştan başlamaktan korkmadan denemeye ve ileri doğru bir adım atmaya devam ettiğimizde hedefimize ulaşmak daha kolay olacaktır. Çünkü her büyük başarının ardında; sabır, kararlılık ve asla pes etmeden çok çalışmak yatar.

Fikirlerin ve yaptıklarınla sonsuza kadar yaşayabilirsin

Efsanelere göre Anka kuşu ölümsüzdür ve kimilerine göre Kaf Dağı’nın ardında, kimilerine göreyse Bilgi Ağacı’nın dallarında sonsuza dek yaşamaya, hasta olanlara şifa vermeye ve gittiği yerlere bereket götürmeye devam edecektir.

Bu efsaneden bizim çıkardığımız ders ise şu oluyor: Fiziken olmasa bile hayata geçirdikleri fikirler ve yaptıkları işlerle insanlar sonsuza dek yaşayabilirler. Sonsuza dek yaşama fikri hayallerimizi gerçeğe dönüştürmek için harekete geçme yolunda pek ala bir motivasyon kaynağı olabilir, ne dersiniz?

Ben Anka kuşundan aldığım ilhamla öğrenmeye, yeni deneyimler edinmeye, fikirlerimi hayata geçirmeye bu yıl da devam ediyor olacağım.