Latince adı Galantus nivalis olan ‘Kardelen Çiçeği’ karların bittiğini ve yeni bir baharın başlangıcını müjdeler. Bu yüzdendir ki yeni umutların işareti olarak görülür.
Kırılgan ve küçük bir yapıya sahip olsa da hayattaki tüm engellerin üstesinden gelebilmenin sembolüdür aslında. Bu sebeple ise yeniden doğuşu işaret eder.
Kişiye yeni umutların her zaman var olduğunu hatırlatır. İnsanın kendi gibi olması gerektiğini öğretir. Bu anlam ise beyaz renginden ötürü gelmektedir.
‘Kardelen Çiçeği’ pek çok şiir ve şarkılarda geçmenin yanı sıra efsanevi pek çok hikâye de konu olmuştur. Her biri birbirinden ilginçtir. Ama ben en çok cennet bahçesi ile ilgili olan efsanesiyi beğenirim.
‘Kardelen Çiçeği’, Tanrı’nın onu cennet bahçesinden kovması üzerine göz yaz yaşları dökmesi sebebi ile Havva ile bağdaştırılmaktadır.
Havva umutsuzluğa kapılmış ve mutsuzdur. Onun bu umutsuzluğundan etkilenmiş bir melek ise kar tanelerini alarak Havva’nın neşelenmesi ve umutsuzluğunun yok olması adına dünyaya serpiştirir. Dünyaya düşen kar taneleri parçalanır ve umudun sembolü olur.
‘Kardelen Çiçeği’nin yeni başlangıçları ve umudu ifade etmesinin en büyük sebebi de bu işte bu efsaneden ileri geldiği söylenir.
Fakat ‘Kardelen Çiçeği’ hakkında tek hikâye bu değildir. Bir başka söylence şöyledir.
‘Kardelen Çiçeği’nin her baharda menekşe ile buluşuyor olması etrafındaki tüm çiçeklerin onu kıskanmasına sebep olurmuş.
Zira kışın soğuğunda hiç bir çiçek açmaya cesaret edemezmiş. Oysa o aşkı için onunla birlikte olabilmek ve sevgisini gösterebilmek için yeşermiş.
Ne yazık ki onun sevgisine karşılık verebilecek başka bir çiçeğin açmasını beklemiş ve yolunu gözlemiş olsa da hiç gelen olmamış.
Bunun üzerine ise kardelen çiçeğinin soğuktan değil tam tersine yaşamış olduğu hayal kırıklığı sebebi ile üzüntüden karlar üzerinde boynunu büker ve gözlerini kapar..