İlkeli Söz; Afetler unutulduğu an gelir. Unutma, önlem al, hazırlığını yap ki afet bizlere zarar veremesin.
Sanayicilerin konuşmacı olduğu bir seminere katılmıştım yıllar önce. En son bir sanayici kürsüye çıktı ve ‘Ben de yanımda şu kadar kişiye istihdam sağlıyorum, şu kadar dönüm üzerine, şu kadar fabrikam, şu kadar ülkeye ihracatım var fakat sizler kadar zengin değilim çünkü bir evladım bile yok’ dedi. O an salonda büyük bir sessizlik herkes şaşkınlık içinde ne kadar da haklı dedi kendi kendine. Hayattaki en büyük zenginliğimiz de en kıymetli varlıklarımız da ‘evlatlarımızdır’ öyle değil mi! Anne rahmine düştüklerinden itibaren büyük bir özen, büyük bir titizlik, büyük bir mutluluk, büyük bir dua ile sağlıklı, mutlu, huzurlu büyümeleri için neredeyse tüm sülale seferber olur. Dünyaya geldikleri andan itibaren en doğal gıdalarla beslenmeleri, en organik kıyafetleri giymeleri, oda sıcaklığının en uygun derecede olması, uyku düzenine göre sosyal hayatın planlanması, her şey ama her şey evlatlarımız için özveriyle yaşanmaya başlar. En iyi eğitim nerde, en başarılı, en idealist öğretmenler hangi okulda, sosyal aktiviteleri en faal olan okul neresi araştırılır, ince elenir, sık dokunur, sorulup, soruşturulup, referanslar alınarak okul seçimi yapılır. Neden? Çünkü en kıymetlimiz evlatlarımız en iyi gelecek için en iyi eğitimi almalı da ondan!
Yaşanan bu son deprem gece oldu. Peki ya gündüz olsaydı. Ya o dişimizden tırnağımızdan ayırarak önceliğimizi verdiğimiz evlatlarımız depreme en iyi eğitimleri alsınlar diye özenle seçip gönderdiğimiz okullarda yakalansaydı. Bir sonraki depremin İstanbul’da yaşanacağının uzmanlar tarafından uyarısının yapılmasının ardından herkes önce oturduğu evi sonrasında en kıymetlisi çocuğunun okulunun sağlamlığını sorgulamaya başladı. Bahçeşehir Okullarının Velileri de Florya Kampüsü ortaokul binasında eğitim gören çocukları için ufak bir araştırma yaptıklarında 2018’de çıkan yasayla yeni deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığı yönünde 2020 yılında İTÜ tarafından kampüsün 3 bloğuna güçlendirme yapılmalı raporunun verildiğini, okul yönetiminin 2021 yılında 2 bloğunu güçlendirdiğini fakat 1 bloğun yani ortaokul olarak kullanılan bloğun halen son deprem yönetmeliğine uygun olmadığını öğrenmişler. Okul velilerinden aldığımız bilgilere göre; ‘bu kadar hayati önem taşıyan bu konuyu veliler olarak yeni öğrendiklerinin oysa daha da üzücü ve korkunç olanının okul yönetiminin bunu bildiği halde bu gerçeği gizli kendilerinden saklayıp 3 senedir 3 yaz tatilini boşa geçirip önlem almayıp güçlendirme yaptırmamış olmalarıdır’ dediler. Bugün öğreniyoruz ki; canımız evlatlarımız en iyi eğitimleri alsınlar diye üzerine para ödeyerek özel okula gönderirken meğer kendi ellerimizle olası İstanbul Depremi ile çocuklarımızı her gün mezarlarına gönderiyormuşuz. İnanabiliyor musunuz, üstelik üstüne para vererek!.’
Son zamanlarda çevrecilik çok önem kazanmış ve binaların ‘yeşil sertifika’ almaları çok önemsenmeye başlamış adeta moda olmuştu. Müteahhitler yaptıkları projeleri kolay satabilmek adına hazırladıkları tanıtım afişlerini, kataloglarını yeşil sertifika ile süslemeye başlamışlardı. Süslemek diyorum o da lazım ama çevreyi yaşatacak önce insan lazım diyerek çok daha elzem ve öncelikli olması gereken ‘depreme dayanıklı’ sertifikası alınması şart değil midir? Şayet okullar dahil tüm binalara ‘depreme dayanıklı’ sertifikası alınsa veliler çocuğunu o okula verir, diğer okullar da bu sertifikayı almak için uğraşırlar hatta rekabet oluşturacağı için tercih edilmelerine büyük etken sağlayacağı için adeta yarışırlar. Yeşil sertifika da olmalı evet ama asıl can sağlığı önceliği gözeterek depreme dayanıklı sertifikası alma yönünde doğal bir rekabet ortamı oluşturulması sağlanır. Tercih edilmek için kendiliğinden okul sahiplerini de, mal sahiplerini de yerinde teşvik etmiş olursunuz. Olası İstanbul Depremi her şeyden önce bizlere göstermiştir ki; bu hepimiz için bir milli güvenlik sorunudur.
Yazımın hazırlığını yaparken ajanslara bir son dakika haberi düştü. İstanbul Valiliği İstanbul’da bulunan 93 okul hakkında yıkım kararı aldı bile. Umuyoruz ki tüm devlet okullarıyla birlikte özel okulların da hızlıca taramalarının yapılıp yıkım tehlikesi olanlar için hızlıca kararlar alınıp harekete geçilir. Zira kaybedilen her zaman vebali ağır sonuçlar doğurabilir. Yaptırımları da, sonuçları da çok ağır olacaktır. Özellikle bilinçli veliler olarak evlatlarımızın güvenle gidecekleri okulu sorgulayan veliler, Bahçeşehir Okulları’nın Florya’da bulunan Florya Kampüs ortaokul binasının son yönetmeliğe göre deprem yönetmeliğine uygun olmadığı, ivedilikle güçlendirilme yapılması gerektiği halde 3 yıldır hiç bir şey yapmadan eğitime devam ettikleri anlaşılmıştır. Bugün okullar açıldı, ara verilen eğitim kaldığı yerden devam ediyor, en kıymetli varlıklarımız evlatlarımız için ivedilikle gerekirse eğitim devam ediyorken hiç vakit kaybetmeden okul yönetiminin güçlendirme yapması gerekiyor aksi taktirde yetkili kurumlarca bu bir ihbardır. Valilik, Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Yerel Yöneticiler hepimizin tüylerini diken diken eden ‘Sesimi Duyan Var mı?’ cümlesini deprem sonrası değil, velilerin ve çocukların haklı seslerini olası deprem öncesi duyabilirler.