Birçok insanın görmeye bile dayanamayacağı olaylara gidip, alevlerin içine dalıyorlar. Zorda olana yardım edip, erkek meslektaşlarıyla cansiperane işlerini yapıyorlar.
İtfaiye eri olmak, gerçek hayatın pelerinsiz kahramanları olmak demektir. Belki birçoğumuzun zihninde erkek işi olarak canlanır. Ama cesur kadınlar bu algıyı yıkmakta ve pelerinsiz kahramanlar kervanında yer almakta kararlı. İtfaiyecilik gibi hem beden gücü hem sıkı bir psikoloji hem de cesaret gerektiren işlerde kadınları artık daha sık görüyoruz. İBB Bakırköy İtfaiye Gurup Amirliği bünyesinde görevli Semiha Diker ve Merve Taşcı da önyargıları yıkıp erkek meslektaşlarıyla omuz omuza mücadele ediyor. Her ne kadar 'kadın işi', 'erkek işi' diye kavramlar ortadan kalkmış olsa da, insan ister istemez kadın bir itfaiye eri olmanın zor yanlarını merak ediyor. Gazete Yazıyor'dan muhabirimiz Elif Kızılçay, Semiha Diker ve Merve Taşcı'ya hem merak edilen soruları sordu hem de keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
İtfaiye eri olmaya nasıl karar verdiniz?
13 tonluk su taşıyan itfaiye tank araçlarını daracık yollardan geçiren Semiha Diker, mesleğe başlama hikayesini şöyle anlattı: "31 yaşındayım ve 2 yıldır Bakırköy itfaiyesinde görev yapıyorum. Mizaç itibari ile masa başı meslekler bana göre değil. Hareketi, koşturmayı seviyorum. Benim üçüncü üniversitem. Mili Eğitim2de 2 yıl ücretli öğretmenlik yaptım. Kardeşim beni yönlendirerek ‘İtfaiyecilikle alakalı bir bölüm var. Sivil savunma ve itfaiyecilik. Bölümün önü açık’ dedi. Tercihlerde başvuru yaptık, çıktı. Aslında hiç beklemiyordum. Atamalar içinde 7 tane şehir dolaştım. Parkurlara girdim. Zorlu süreçti. En sonunda İstanbul Bakırköy'de göreve başlamış oldum."
Müdahale personeli olan ve mıntıkacılık yapan 25 yaşındaki Merve Taşcı'nın itfaiye eri olma hikayesi ise şöyle: "Hayalimde üniformalı meslek istiyordum. Bu mesleğe başlamam da babam sayesinde oldu. Babamın arkadaşı itfaiyeciydi, özeniyordum. Nasıl bir meslek olduğunu biliyordum. Lise tercihinde bu bölümü yazdım. 4 yıl liseyi bitirdikten sonra 2 yıllıkta itfaiyecilik ön lisansı bitirdim. Sonrasında sınavlara katıldım ve geçtim. Hayalimi gerçekleştirdim. Teşkilata 23 yaşında girdim. 2 yıldır Bakırköy İtfaiyesinde, itfaiye eri olarak görev yapıyorum."
"ARACI BENİM SÜRDÜĞÜME İNANMIYORLAR"
Koskoca itfaiye aracında sizi görenlerin tepkisi ne oluyor?
Semiha Diker: Bundan birkaç ay önce Sultanbeyli'de tencere fabrikası yandı. Şoför kuvvesinde yer aldığım için su tankını ben kullandım. Gurupla beraber gittik. Arkadaşlarım içerideyken ben onlara su sağlıyorum. Olaylara gittiğimizde de bana şöyle tepki veriyorlar; “Bu arabayı sen mi getirdin? Sen mi sürüyorsun? "Evet, bakın başka kimse yok ben sürüyorum" diyorum. Şoför koltuğunda oturduğum halde inanmıyorlar. Sonrasında da ‘helal kız sana’ diyerek alkışlıyorlar. Ama öncelikle ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum beni destekledikleri için ben buradayım.
YANGINA MAKYAJLA GİTMEK...
Röportaj sırasında itfaiyeci kadınlarımızın bakımlı oluşlarına değiniyoruz. Bu durum aslında biraz da bize özelmiş. Çünkü kan ter içinde çalışıyorken makyaj yapmanın pek de mantıklı olmadığını tecrübe etmiş Semiha Diker ve Merve Taşcı. O tecrübelerini şöyle anlattılar:
Semiha Diker: İtfaiyeci olsak da evet bakımlıyız. Şaka şaka siz geleceksiniz diye süslendik. Makyaj yapınca boyalarımız akıyor.
Merve Taşcı: Ben ilk yangına girdiğimde makyajlı girmiştim. Çıktığımda her tarafım kapkaraydı. Makyajım ve yangın isi birbirine karışmıştı. Bir daha asla makyaj yapmadım…
Bu mesleği yapmanın sizin için en güzel yanı ne?
Semiha Diker ve Merve Taşcı: Onların size teşekkür etmesi çok harika. Tabii ki bunlar güzel duygular. Kendimizle gurur duyuyoruz. Bu mesleği yapan kadın meslektaşlarımızla da gurur duyuyoruz. Bir ihbar aldığımızda heyecanlı oluyoruz. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Tabii bir korku falan olmuyor kesinlikle çünkü işi nasıl yapmamız gerektiğini biliyoruz. Bir insan da olsa hayvan da olsa, onu kurtarmak tabii ki de mutluluk verici oluyor. Çünkü bir can kurtarıyorsunuz. Çoğu insanın korktuğu hayvanlara siz dokunuyorsunuz veya kaçtığı bütün olaylara siz koşarak gidiyorsunuz. Yangına kimse girmez ama biz bunu işimiz olduğu için severek yapıyoruz ve severek müdahale ediyoruz. Erkek meslektaşlarımız da bize çok destek oluyor. Bunlar güzel duygular.
"DUYGUSAL OLARAK KATILAŞIYORUZ"
Bu mesleğin bir kadın için en zor yönleri nedir?
Merve Taşcı ve Semiha Diker: Fıtrat gereği bazı şeyler çok ağır gelebiliyor. Erkek ile aynı güç oranında değiliz. Fiziksel gücümüz onlara yakın değil. Biraz da duygusal bir yapımız var. Ama sanırım alışıyoruz. İlk ölmüş birini gördüğümüz an verdiğimiz tepkimiz ile şu anki aynı değil. Sanırım katılaşmaya başladık. Spor yapsak da erkek gücüne yetişemiyoruz. Sağ olsun abilerimiz bize destek oluyor. Bir de bizim iş ekip işi. Tek başınıza bir şey yapmıyorsunuz. Duygusal olarak baktığımız zamanlarda bize hep koruyucu kollayıcı bir yaklaşımla destek oldular.
İstanbul trafiğinde itfaiye aracı sürmek nasıl?
Semiha Diker: Yanlış park edilen araçlar yüzünden çok sıkıntı yaşıyoruz. Bu yüzden yangın mahalline geç kalabiliyoruz. Araç yolu kapatmış geçemeye imkân yok ya da yol çok dar başka araca sürterek geçiyorsunuz. İmkânsız denilecek kadar zor geçtiğimiz sokaklar var. Ve yine böyle durumlarda ekip çalışması ile yolu açabiliyoruz. Bazen de polis arkadaşlar ile olaya gittiğimiz zaman onlar bize destek oluyor.
Vatandaşlara ne söylemek istersiniz?
30 SANİYEDE ÇIKIŞ YAPIYORLAR
İtfaiye eri olmak çok hızlı olmayı da gerektiriyor. Alarm gelir gelmez, sadece 30 saniye içinde yola çıkıp, olay yerine mümkün olduğunca hızlı ulaşıyorlar. Üstelik giydikleri kıyafetler inanılmaz ağır, botlarının içerisinde çelik var ve giymesi oldukça zahmetli. Peki onlar için bu hazırlanma süreci nasıl oluyor?
Semiha Diker: Araçlarda giyiniyoruz. Özellikle ben şoför olduğum için kıyafetlerimle yatıyorum. İhbar gelip çıkış olduğunda o aracı olay yerine götürmem lazım. Bu yüzden daha temkinli davranıp kıyafetlerimle yatıyorum. Sürekli tetikteyiz.
Merve Taşcı: Evet, genelde hazırız. Ve arabada giyiniyoruz. 30 saniyede çıkış yapmış oluyoruz.
İTFAİYE ERLERİNİN VATANDAŞLARDAN RİCASI
Semiha Diker: Şoför olarak benim ricam sokak ya da cadde köşelerine araba park ediyorlar yolları daraltıyorlar. Özellikle de köşeleri dönerken inanılmaz zorlanıyoruz. Bazen de şöyle oluyor, hatta bir örnek vereyim geçenlerde yangından dönüyoruz. 13 ton olan bir aracı kullanıyorum ve çok ağır bir araba. Seri olarak diğer araçlara yetişmekte zorlanıyorum. Adam uyanıklık yapıp araya giriyor, biz sırayla gidiyoruz 4 araç arka arkaya adam araya giriyor. Selektör yapıyorum, yol ver diyorum zaten ağır tonajlı bir araba kullanıyorum frene basma mesafesi olsun hızlanması olsun zorluyor. Nasıl olsa itfaiye yolu açıyor diyerek lütfen araya girmesinler ve olur olmadık yerlere araç bırakmasınlar.
Merve Taşcı: Ben mıntıkacı olarak söyleyeyim olay yerine en hızlı bir şekilde ekip arkadaşlarımı götürmem lazım sokaklar dar olmasa bile gelişi güzel park edilen araçlar yüzünden geçemiyoruz ve olay mahalline geç kalıyoruz. Bu sefer sorumlusu yine itfaiye oluyor. İtfaiye geç kaldı diyorlar. Aslında biz 30 saniye içerisinde çıkış yapıyoruz.
"DAYI DİYİP SIRTIMIZI SIVAZLIYORLAR"
Başınıza mutlaka komik bir olay gelmiştir...
Merve Taşcı: Nomeks kıyafetleri giyip yangına gidince, bir de kask takınca her tarafımız kapanıyor. Yangın bitince vatandaş kadın olduğumuzu anlamadığı için dayı, abi diyerek sırtıma vuruyorlar. Bu yüzden komik gelir çok gülerim.
Semiha Diker: Şoför kısmına bakmadan önce yangına giriyordum ben de aynı şeyleri yaşadım. Şimdi de aracı kullandığım için sen mi kullanıyorsun diyerek şaşkın bakışlara gülüyorum. O koltukta görmelerine rağmen şaşkın yüzlerini gizleyemiyorlar. Hatta erkeklere "Bak kadın arabayı nasıl kullanıyor, sen de kullansana" diyorlar.
"EVİNE ARI GİREN BİLE BİZİ ÇAĞIRIYOR"
İlginç ihbarlar geliyor mu?
Merve Taşcı: Bayrak asmaya çağırıyorlar, evine arı girmiş onun için arıyor. Bizim işimiz olmasa bile gitmek zorunda kalıyoruz. Örnek verelim; bize bir ihbar geldi. Aracın motorunda kedi var dediler. Biz o adrese gidene kadar birçok sorunlardan geçerek gidiyoruz. Adrese vardık. Kediyi sorduk. Adam diyor ki, "Benim kedim bu caminin içinde, bir haftadır yakalayamıyorum. Sizi yakalamanız için çağırdım. Doğruyu söylesem gelmezdiniz. Ben de bu yolu buldum." Düşünsenize adamın kedisini yakalamak için gidiyoruz. Asılsız değil ama bir takım yalanlar söylenebiliyor. Bu da bizi oyalayabiliyor.
Merve Taşcı ve Semiha Diker, tüm bu zorluklara rağmen hayallerinden vazgeçmeyerek hepimize örnek oluyor. İtfaiyeciliğin ekip işi olduğunu sık sık vurgulayan ikili, itfaiye eri olmanın hayalini kuran kadınlara, pes etmemelerini önerip her şeyin üstesinden gelebileceklerini hatırlatıyor.