Bugünkü köşe yazımda eskilerden günümüze gelene kadar değişime uğrayan doğru sandığımız ama yanlış bildiğimiz atasözü ve deyimlerden bahsetmek istedim. 

Sık kullanıyoruz ama doğrularını bilmiyoruz, ya da yanlış biliyoruz. Hadi bir bakalım neymiş onlar?

“Güzele bakmak sevaptır” değil,

Doğrusu  “Güzel bakmak sevaptır.” biçimindedir.

“Göz var nizam var” değil, 

Doğrusu “Göz var izan var.”

(izan: anlayış, anlama yeteneği. Nizam: düzen, kural)

“Eşek hoşaftan ne anlar” değil,

Doğrusu “Eşek hoş laftan ne anlar.”

“Aptala malum olurmuş” değil, 

Doğrusu “Abdala malum olurmuş.”

(Aptal: alık. Abdal: derviş)

“Kısa kes aydın havası olsun” değil,

Doğrusu “Kısa kes aydın abası olsun.”

(Aba bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır.)

“Su uyur düşman uyumaz” değil, 

Doğrusu “Sü uyur düşman uyumaz.”. 

(Sü: asker)

“Saatler olsun” değil, 

Doğrusu “Sıhhatler olsun.”

 (Sıhhat: Sağlık)

“Su küçüğün söz büyüğün” değil,

 “Sus küçüğün söz büyüğün.” 

“Elinin körü” değil,

Doğrusu “Ölünün kûru" biçimindedir. 

(Kûr: Mezar, gömüt)

“Sıfırı tüketmek” değil, 

Doğrusu “Zafiri tüketmek" biçimindedir.

 (Zafir: Soluk)

“Su içene yılan bile dokunmaz” değil,

Doğrusu “Su içen yılana bile dokunulmaz.”

Türkçemizi doğru kullanarak gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarmalıyız.

Ya sizce?

Dilimize, değerlerimize sahip çıkalım.

Sevgiyle kalın…