Oyuncu Can Verel, “Huzurla beslenen bir insanım. Stresli, gergin durumlar beni yoruyor, yıpratıyor ve kendimi rahatsız hissediyorum” diyor.

Can Verel, ünlü futbolcu Engin Verel ile Yeşilçam efsanesi Bahar Erdeniz'in oğlu… Futbol kariyeri, talihsiz bir sakatlanma sonrası biten Can Verel, belki futbol sahalarında değil ama rol aldığı yapımlarda, oyunculuğuyla setlerin tozunu attırıyor şimdilerde... Dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu Verel ile ‘Gazete Yazıyor’ olarak sımsıcak bir röportaj gerçekleştirdim. İyi hafta sonları dilerim dostlar…

·       Annen de baban da çok ünlü kişiler.  Fakat ben seni tanımak istiyorum. Kimdir Can Verel?

1982 yılında Fransa'nın Lille şehrinde doğdum. Babam o dönem Fransa'nın Lille takımında oynuyordu. İki yaşında Türkiye'ye döndük. Lise döneminde Fenerbahçe'nin altyapısında futbol oynarken dizimden çok ağır bir sakatlık geçirdim. Maalesef futboldan kopmak zorunda kaldım. Ardından Bahçeşehir Üniversitesi Görsel Sanatlar bölümünü kazandım. Akabinde Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde oyunculuk ve tiyatro eğitimi aldım. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde birçok oyunda oynadım. 19 yaşımda daha eğitimimi tamamlamadan Friends Dizisi'nin Türk versiyonu olan Omuz Omuza dizisinin kadrosuna dahil oldum. Ardından yine tiyatro ve diziler derken bugünlere kadar geldim.

·       Oyuncu olmaya nasıl karar verdin?

Aslında oyunculuk benim aklımın köşesinde hep vardı. Her erkek çocuğun eğilimi olduğu gibi ben de futbola meraklıydım. Futbolun da içinde büyüdüm. Zaten yeteneğim de vardı.  Ancak dizimden bir sporcunun başına gelebilecek en ağır sakatlıklardan birini geçirdim. Ön çapraz bağ yaralanması sanırım. O benim için futboldan kopma noktası ve kırılma anıydı.

·       Annenin etkisi oldu mu oyunculuğu seçmende?

Oyunculuğu seçmemde annemin etkisi yüzde yüz oldu diyemem. Hayattaki en büyük şansım, ailemin beni bu konuda özgür bırakması. Ailem bana, ne mesleki anlamda ne özel hayatımda bir yol haritası çizmedi. Devreye girilmesi gereken yerlerde öneri ve telkinde bulundular. Ben de her zaman onları dinledim. Bunun da faydasını çok gördüm.

·       Genç yaşta kendi paranı kazanmak sana neler öğretti?

Her şeyden önce ayaklarınızın yere sağlam basmasını öğretiyor. Özsaygınızı çok destekleyen kuvvetlendiren bir durum. Kendinize güveninizi artıran bir durum. Kazandığınız paranın kıymetini biliyorsunuz. Ben küçük yaşta kazandığım parayla iyi yatırımlar yaptım. Mesleğimi o kadar çok seviyorum ki ömrüm el verdiğince bu mesleği yapmak istiyorum. Erken yaşta olgunlaştım.

·       Anne babanın ünlü olması, çocuklukta seni nasıl etkiledi? Nasıl bir çocukluk geçirdin?

Ebeveynlerin ünlü olmasının birtakım avantajları var. Avantajları var derken, ben bunu iş hayatımda hiç kullanmadım. Dezavantajı olduğunu düşünmüyorum. Fakat çocukluğuma dönüp baktığımda küçükken hayran olduğum sanatçı olabilir, sporcu olabilir, onların içinde büyümek keyifliydi. Mesela televizyonda çok beğendiğim birisini seyredip ertesi akşam onun evde yemeğe gelmesi güzel, tatlı bir duyguydu.

·       Anne ve babanla iletişimin nasıl? Kuşak farklılıkları oldu mu?

Annem ve babamla iletişimim çocukluğumdan beri çok sıkıdır. Çoy iyi bir bağ var aramızda. Çok sık konuşuyoruz ve görüşüyoruz. Onlarla vakit geçirmekten çok keyif alıyorum. Klasik bir anne-baba, oğul ilişkisinden ziyade çok daha farklı bir bağ var aramızda. Bugün mutlu bir insansam, kendime güveni olan bir insansam ve pozitif bir yapıya sahipsem, onların katkısı çok büyük. Onlara çok teşekkür ediyorum.

·       Aşk için bir tanımlama istesem, nasıl tanımlarsın?

Aşkı tanımlamak gerçekten başıma gelebilecek en zor sorulardan bir tanesi. Aşkı destekleyen bir sürü unsur olduğunu düşünüyorum, bunun yanında saygı olmalı. Aşık olduğun kişiyle arkadaş olabilmelisin. Üzerine yüzyıllardır şiirler, şarkılar, filmler yapılmış. Yani aşkı tanımlamak çok zor.

·       Seni hiç tanımayan birine Can’ı nasıl anlatırsın?

Hümanist bir insan diyebilirim. Bende işler sevgi ve güven üzerinedir. Sevgiyle yürür. Huzurla beslenen bir insan diyebilirim. Yani stresli, gergin durumlar beni yoruyor, yıpratıyor ve kendimi rahatsız hissediyorum. Onun için bulunduğum ortamlarda, bilhassa set hayatında kendiyle barışık insanların, kompleksten ve egodan uzak insanların bulunması çok önemli. Çünkü bu direkt benim bütün enerjimi ve motivasyonumu etkiliyor.

·       Bugüne kadar edindiğin en değerli, ‘hayat dersi’ diyebileceğin bilgi neydi?

Yaptığım hatalardan ders çıkarmayı öğrendim. Aynı hatayı iki kere yapmadım ya da yaptığım hatalardan ders alıp, o hataları tekrar yapmadım. Bu da iyi bir analizci olmayı öğretti. Her geçen gün daha az hata yapıyorum fakat ders hiçbir zaman bitmiyor. Bu şekilde öğrenmeye devam edeceğiz.

·       Hayatının nasıl bir dönemine denk geldik, şu sıralar neler yapıyorsun. Seni nerelerde göreceğiz?

Geçen sene ‘Leylifer’ dizisini çektik. Yoğun bir dönemdi. Ondan önceki ‘Yemin’dizisi 4 sezon sürdü. O da çok yoğun bir dönemdi. 6-7 ay önce Leylifer dizisini bitirdikten sonra kısa bir sinema filmimiz oldu. Oraya konuk oyuncu oldum. Şu sıralar aileme, arkadaşlarıma, kendime zaman ayırıyorum. Sporun birçok dalıyla ilgiliyim. İhmal ettiğim spor aktivitelerini yapıyorum. Hobilerim ile ilgileniyorum. Günlerim keyifli ve eğlenceli geçiyor.