Bugün sizlerle yaşamda başarılı olmaya götüren anahtarlar, şifreler nelerdir konusunda sohbet etmek istedim. 

       Elbette yaşam her zaman dikensiz gül bahçesi değildir. Başarı için bazen dikenleri de sevmek yani klasik anlamda dikenlere de katlanmak yetmeyebilir bence. Başarıya giden yolun birinci adımı, olaylar oluşumlar karşısında kendimizi kontol edebilmeyi öğrenmeliyiz.
        
       Zorluklar karşısında pes etmemek elbette önemlidir. Bu da ancak özgüven diye anlamlandıracağımız güven duygumuzu kazanmak ve bunu olumsuzluk kaynaklarımıza hissettirmek önemlidir. Sizin özgüveninizi hissedenler mutlaka geri adım atacaklardır. Zira bu sizin yolunuzda emin adımlarla yürüdüğünüzün de kanıtıdır.
        
       Sonuçta sizin kendinize duyacağınız ve önemini anladığınız bilinçli, içi dolu bu güven duygusu toplum içinde, iş ve özel yaşamınızda sizi iyi bir yere taşıyacaktır. Çoğu zaman zorluklarla engellerle dolu süreçlerde başarılı olabilmenin en temel koşullarından biridir bunu kabul etmek.
          
       Bunu yaparken herkesin farklı düşünüş ve bakış açılarına sahip olması doğaldır elbette. Herkes başarılı olacak diye bir kural yoktur. Biz nasıl ki başkalarını sorgularsak başkaları da bizi sorgulayacaktır. İyi ve kötü izafi bir kavramdır ama başarı bence objektif ölçütler ister. Durum böyle diye dikkat edilecek en önemli nokta kendimizi başkalarıyla kıyaslanmaktan mutlaka kaçınmalıyız. Bunu yapıyorsak mutlaka ve acilen bundan vazgeçmeliyiz. Ne kendimizi başkalarıyla ne de başkalarını kendimizle kıyaslamak doğru bir davranış değildir.
      
       Yaşam koşusunda türlü engelleri aşarak yürüdüğümüz bu çetin yollarda kendi özgüvenimiz kadar önemli bir konu da kendimize sevgiyle şevkatle yaklaşmak kendimizle barışık olarak emin adımlarla yürümek başarıya giden yolun en önemli anahtarıdır. İnsanın sevmediği bir konuda başarılı olduğu nerde görülmüştür.
            
       Duygularımız ve düşüncelerimizden başarıya gidecek yol olarak belirlediğimiz ince çizgiden sapmamak için attığımız adımlardan emin olmalı, bu adımlarda kendimizin vereceği kararlarda şüpheci yaklaşımlardan kaçınmalıyız. Beynimizdeki soru işaretleri ne kadar azsa yürüyüşlerimiz de o denli rahat ve huzurlu olur.
           
       Bizi başarıya götürecek yollar her zaman düz bir çizgi izlemez. Elbette engeller de olabilir. Bu nedenle farklı yönelimler ve yollar, seçenekler, getiri ve götürüleri noktasında öncelikler göz önünde tutularak değerlendirilmelidir. Yani A-B-C planı şeklinde özetleyebileceğimiz planlamalar da yapılsa ne güzel olur.
           
       Başarısızlık olasılığı belirmişse yeni durumlara ve oluşumlara karşı tetbirli olmalı, zorlanmadan beden dilimizi ve imajımızı değiştirmeliyiz. En ufak başarısızlıkta kabuğumuza çekilmek, başarısızlıkları sineye çekmek ve pes etmek asla kabul edilecek bir durum değildir.
      
       Elbette yaşamda hiç birimiz mükemmel değilizdir. Hatalarımız, zayıf ve çaresiz hissettiğimiz anlar da olacak. İşte o anlarda zayıflıklara olumsuzluklara değil güçlü yanlarımıza odaklanmalıyız. Unutmayalım ki hiç kimse mükemmel değildir hayatta. Başarılı olanlar, içinde yaşadıkları toplumun bir adım önüne geçebilenler, kendi gerçeklerini iyi analiz edip buna göre kendi yolunu çizebilenlerdir. Etkili hedefler belirlemek ve onların peşinden gitmek, zorluklarına karşın yaşamı hep sevmek, sanırım hepimize gerekli bir yaşam dersidir.
    
       Unutmayalım ki Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün de dediği gibi "Zafer benimdir diyebilenindir".