Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital oyun bağımlılığı popülerliğinin özellikle salgın döneminden sonra ciddi arttığına dikkati çekiyor. İnsanların içe kapandığını ve evde yalnız kaldığını aktaran Tarhan, "Bir eğlence alanı olarak bir nevi ilgi alanı olarak oyunlara çok yöneldiler.
Dünyada yapılan araştırmalarda, bağımlılık tanısı almada salgın döneminde yüzde 50 civarında artış var." ifadelerini kullandı. Sadece kullanım artışı değil bağımlılık tanısını artıracak kadar kullanım artışı olduğunu vurgulan Tarhan, şunları kaydetti. "Salgın geçtikten sonra bunun yavaş yavaş normale dönmesi lazım ama normale dönmüyor. Bir bağımlılık türü olarak şu anda literatüre girdi. Çocuklarda, özellikle gençlerde daha çok ortaya çıkıyor. Oyun bağımlılığının artmasının sebebi kolay ulaşılıyor olması, elverişli olması. Özellikle evin rahat, konforlu ortamından gidip dışarıda top oynamak yerine enerji gerektirmeyen oyunlar oynuyorlar. Oyunların çoğu da tek kişilik oyunlar değil, çevrimiçi yani grup oyunları tarzında, strateji tarzında oyunlar oynanıyor."
6-15 YAŞ ÇOCUKLAR ARASINDA YÜZDE 66 ARTIŞ VAR
Nevzat Tarhan, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yaptığı istatistiğe göre, 6-15 yaş çocuklar arasında yüzde 66 oranında artış olduğunu kaydetti. Tarhan, "Önceki yıllara göre TÜİK'in literatürüne girmiş, istatistikle bilinen bir alarm. Kendi klinik tecrübemizle bunu görüyor muyuz? Çok görüyoruz. Özellikle çocuk psikiyatristi vakaları geldiği zaman ekran maruziyeti diyoruz. Ekran maruziyeti artık bizim rutin aradığımız, sorduğumuz bir madde oldu. 'Ne kadar zamanını ekranda geçiriyor çocuk' diye." açıklamasında bulundu.
Zamanını planlı kullanan çocuklarda bağımlılık olmadığını ifade eden Tarhan, süresiz, rastgele bir gün 3 saat, bir gün bir saat gününü böyle geçiren çocuklarda bağımlılığın olmadığını vurguladı.
ANNE BABALARIYLA ZAMAN GEÇİRMEYEN ÇOCUK DAHA BAĞIMLI OLUYOR
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yapılan araştırmalarda, oyun konsollarının varlıklı ailelerde tercih edildiğini görüldüğünü, orta ve düşük gelirli ailelerin daha çok akıllı telefonu tercih ettiklerini aktararak, oyun bağımlılarında kendilerinin gördüğü anne babalarıyla zaman geçirmeyen çocuklarda daha çok olduğu, hatta o çocukların öyle oyun bağımlısı olup da odasından çıkmadığını belirtti. Kore'de 27 saat oyun oynayıp kalp krizinden ölen vakaların var olduğunu hatırlatan Tarhan, "Gerçekten oyun bağımlılığı, beyindeki ödül ceza sistemini bozuyor. Ne olacak, bir oyun dememek lazım. Birçok anne de aman evde gözümün önünde oyun oynuyor ne olacak ki deyip çok dikkate almıyor. Dikkate almadığında da çocuk bir müddet sonra artık başka şeyden haz almamaya başlıyor. Zaten şu anda bağımlılara 'Ödül yetmezliği sendromu' deniyor. Beyin ödüle doymuyor bu kişilerde." değerlendirmesinde bulundu.
OYUN BAĞIMLILIĞININ TEDAVİSİ VAR
Tarhan, bu bağımlılığın tedavisinin de var olduğunu kaydederek, "Oyun bağımlılığının tedavisi yok gibi düşünmemek lazım. Oyun bağımlılıkları çok kolay tedavi oluyor. Oyundan yoksun bırakıyoruz... Oyun bağımlısı olup yatırdığımız çocuklar var. Çok iyi çocuklar. Ailede anne baba sevgi var, iki kişilik sevgi var, ama gevşek disiplin var. Çok zeki çocuklar, müthiş strateji oyunları yapıyorlar. Oradaki oyunlarda ödüller veriyorlar. Hatta paralı ödüller verenler var. Bu çok sürükleyici. Sürükleyici olduğu için, kapatıyor çocuklar kendilerini." ifadelerini kullandı. Anne ve babada sevgi fazlalığından gevşek disiplin var olduğunda çocuğun zevkçi, hayalci olduğunu, günümüzde de en çok rastlanan oyun bağımlılığı sebebinin bu olduğunu belirten Tarhan, çocuğun aile içinde mutsuz ve huzursuz olduğunu aktardı. Tarhan, "Bu mutsuzluk ve huzursuzluktan kendini oyun bağımlılığına verip rahatlamaya çalışıyor. Ev güvenli ortam değilse, devamlı karı koca geçimsizliği varsa, huzursuzluk varsa, bu da oyun bağımlılığına götürüyor. Ben öyle bir oyun bağımlılığı vakası biliyorum, çocuk okula gitmiyor, gönderemiyorlar okula. Gittiler, baktılar anne baba liderliği çocuğa kaptırmış. Anne ve baba pasif durumda. Lider çocuk olunca da bu çocuk okula gitmez elbette." açıklamasında bulundu.
Kalın sağlıcakla...
-
Hastanın yaşı değil, hastalığın yaşı önemli...