Ne kadar yazarsak yazalım, ne söylersek söyleyelim hep bir noktada tükeniyor sabırlar. Fenerbahçe 34 maçta 33 maç kazansa dahi puan kaybı yapılan o 1 maç tüm camiayı kaosa sürüklüyor.

Benim bildiğim tarihi hep böyle oldu Fenerbahçe’nin. 
1996-97 sezonundan beri izlerim ve 1999 yılından bu yana Kadıköy’deki maçların çoğuna canlı tanıklık eden hafızamla kaos severliğe şahidim.

Aykut Kocaman 2011 yılındaki “kanırta kanırta” şampiyon olunan sezonda 18’de 17 yapmadan önce istifası isten adamdı. 
Sabır şampiyonluk getirdi.

Pendikspor’a Sigma’ya, Ümraniyespor’a Fethiyespor’a elenirken olaylar çıkıyor ve kulüp hep kaosa sürükleniyor. Ligdeki rakipleri Galatasaray ve Beşiktaş’ın elendiği alt lig takımları esasında daha çok.

Tuzlaspor, Tromso, Karpaty Liviv, Östersund, Denizlispor, 1461 Trabzon’a elenen Galatasaray için hiç kaos ortamı gördünüz mü?

Bu örneklerden yola çıkıp Alanyaspor mağlubiyeti sonrası ortaya çıkarılmaya çalışan kaosun yaratıcıları Fenerbahçe’liler değil ama büyütücüleri Fenerbahçe’liler.

Müthiş bir algı çalışması yapan diğer takım mühendisleri bu hap’ı hep yutturuyor Fenerbahçe’lilere. 
Bakın Djiku’nun penaltısı yanlış karar. 
Bunun üzerine 1 sezon yüklemeye çalışacaklar. 
Oysa 1 hasız penaltıya karşılık takibin attığı en az 4 tane skora etki eden penaltı var! 
Unutun istiyorlar.

Konumuza döneyim;
İsmail Kartal bu takımı buraya kadar getiren ve rekorlar kırarak oynatan hoca.

Bu sezon 5 puan kaybının 4 tanesi kendi sahası ve seyircisi önünde oldu Fenerbahçe’nin.

105 gol atıp rakip ceza sahasında avrupada zirvede olan Fenerbahçe 1-2 yanlış değişiklikle, 1 puan kaybıyla KAOS’a sürüklenmeye çalışıyor.

9 yıllık şampiyonluk hasretinin farkındayım. 
Fakat bu takıma bu hocaya yapılacak iş değil taraftarın ve yorumcuların ve taraftarın yaptıkları. 
Her defasında oyuna gelen Fenerbahçe taraftarı yine oyuna geliyor.

Krunic çöp, 
Tadic yaşlı, 
Dzeko kazma, 
Ferdi abartılıyor, 
Fred kronik, 
İsmail Kartal hoca değil, 
Ali Koç başkanlığı bilmiyor, 
Szymanski kötü, 
Oostervolde nasıl oynamaz, 
Serdar Aziz’i kovun, 
Batshuayi’yi bir hafta kovun, diğer hafta Batshuayi nasıl oynamaz, 
İsmail Yüksek çöp hemen satın..

Bu suni ve gerçek dışı tüm kaosları yaratan rakip algıları ve buna koşa koşa giden Fenerbahçe taraftarı.

Taraftarın öncelikle Kadıköy’deki sessizliğe, maça etki edemeyen taraftara, çalınan aşk şarkılarına bir önlem bulması gerekiyor. 
Kadıköy deplasmanı bir gerçek olarak büyüyor, büyümeye de devam edecek. 

Bu gerçeğe pahalı bilet fiyatları, adam seçerek satılan kombineler, dernekler ve bilet tesis eden yetkililerin kendilerine yakın olanıntercih etmesi etkenlerden.

Önerim bu yetkililerin o arkadaşlarla sinemeya, yemek masasına, kahvaltıya gitmesi! 
Statta ayrıcalık “sessiz tribünlerin” sebeplerinden biri. 
Bu belki küçük oran ama imam cemaat ilişkisi oradan başlıyor!

Kadıköy’de 15 gol yedi sarı kanarya. 
Deplasmanda ise 5! 
Rakipler kadar tribünlerin bu işte payı var.

Sonuç olarak bilete, kombineye servet ödeyen paralı “seyirci” olumsuzluklarda takımın hakkını değil de bu paraya bu rezilliği neden çekiyoruz diyor! 
Oysa takıma destek verip o isyanı sahadaki rakibe hakemlere yansıtsalar sorun çözülebilir!

Dünyanın en cefakar ve vefakar taraftarı Fenerbahçeliler. Forma, kombine, tshirt, voleybol, basket, masa tenisi demeden destek veriyor.

Ama ilk olumsuzlukta dağılan “Kadıköy Seyircisi” adeta şampiyonluk karşıtı davranıyor. 

İş hemen dönüyor.

Kanaraya severler derneği bir anda kaos sevenler locasına.
Bu locanın alıcısı daha çok! 
Takımı destekleyenler ise hemen paralı köpek, yalaka oluveriyor.

Fenerbahçe taraftarı bu kafadan çıkmadığı sürece,
 
rakiplerin oluşturup taraftarın önüne atılan algılara yapıştığı sürece,

Takımını maç sonuna kadar panikletmeden desteklemediği sürece işin içinden çıkamaz.

Maçın Üçlüsü

Kaos - Severler - Derneği