Gelecekte, sadece sonlu bir varış noktasına odaklandığımızda, yol boyunca geçirdiğimiz yolculuğu kaçırıyoruz. Oliver Burkeman'ın da belirttiği gibi, yaşamımızdaki tüm sevinçlerin, gönül yaralarının ve başarmayı hayal ettiğimiz her şeyin, gerçekleştiği bu 4 bin haftalık kısa zaman dilimi içinde gerçekleştiğini hatırlamak önemlidir. Ancak, genellikle zamanla olan ilişkimiz, minnettarlık yerine endişe doludur.
Özellikle gelecekteki benliklerimizle ilgili düşündüğümüzde, bu kişilere karşı duygusal bir bağ kurmakta zorlanırız. Araştırmalar, gelecekteki benliklerimiz için anlık rahatlıklarımızdan ne kadar ödün verdiğimizi incelemiştir. Emeklilik için para biriktirmek veya sağlıklı bir seçenek yerine lezzetli bir şeyleri tercih etmek gibi durumlarda, genellikle gelecekteki kazançlar için şimdiki anı feda etmeye daha istekli oluruz.
Gelecekteki benliğimiz, şu an bize oldukça uzak görünmektedir ve bu nedenle günümüzde yaşadığımız kararları geleceğin sorunu olarak görme eğilimindeyiz. Kendimize iyilik yapmamız gerektiğini bile bile, parayı harcamayı veya tatlıyı yemeyi tercih ederiz. Bu durum, "gelecekteki miyopi pahasına şimdiki zamana aşırı odaklanma" olarak adlandırılır.
Aynı şekilde, mutluluk söz konusu olduğunda, şimdiki benliğimiz mutluluğu ertelemeye eğilimlidir. Sıklıkla, yoğun bir günün ortasında, işin bitmesiyle mutlu olacağımızı düşünürüz. İş bittikten sonra tatilde mutlu olacağımızı hayal ederiz. Ve hatta plajda uzanırken akşam yemeğinde mutlu olacağımızı düşünürüz.
Gerçek mutluluğu, koşulların tam olarak uygun olacağı bir geleceğe saklamışız gibi hissederiz. Ancak bu paket sürekli olarak kaybolur gider. Sonuç olarak, önümüzdeki andan alabileceğimiz keyfi tamamen kaçırırız. Bu durum, "mevcut hipermetrop pahasına geleceğe sabitlenme" olarak adlandırılır.
Gelecekte, sonlu bir varış noktasına mutlu olacağımızı düşündüğümüzde, yolculuğun kendisini kaçırırız. Zamanın insanların karar verme süreçlerinde nasıl etkili bir rol oynadığını inceleyen Hal Hershfield, "Bugünü özlüyoruz" diyor.
Hershfield'ın araştırmalarına göre, bugünkü ve gelecekteki benliklerimiz arasında duygusal bir bağlantı oluşturmanın yolları vardır. Örneğin, gelecekteki benlikimize bir mektup yazarak ve ondan cevap alarak iletişim kurabiliriz. Bu iletişim, gelecekteki benliğimizin ihtiyaçları hakkında bize önemli bilgiler sağlayabilir.
Ayrıca, gelecekteki benliğimizle ilgili aynı kalması muhtemel iki şeyi düşünmek de faydalı olabilir. Araştırmalar, benlik duygumuzun istikrarını algıladıkça, geleceğin belirsizliklerine olan kaygılarımızı azaltabileceğimizi ve hayatımızdaki anlamı artırabileceğimizi göstermektedir.
Hershfield'a göre, gelecekteki en iyi versiyonumuzu görselleştirmek, bugün yaptığımız fedakarlıkların değerini artırır. Sonrasında, bu ideal geleceğe ulaşmanın önünde duran engelleri tanıyarak ve üzerinde çalışarak daha kolay ilerleyebiliriz.
Ayrıca, yaşlılığımızı hayal etmek de bize perspektif kazandırabilir. Geriye dönüp baktığımızda, neyi farklı yapmayı dilerdik? Gelecekteki benliğimiz bize ne için teşekkür edecek?
Son olarak, kişilik değişiminin mümkün olduğunu düşünerek kendi kişilik özelliklerimizi ve başkalarına nasıl davrandığımızı değerlendirebiliriz. Kişiliğimizin bir kısmının zamanla değişebileceğini bilmek, gelecekteki benliğimizle bağlantı kurmamıza yardımcı olabilir.
Geçmiş, şimdiki ve gelecekteki benliğimizin bir arada geçirdiği zaman dilimi, hayatımızın altın ipliğidir. Bu iplik, kırılmalar ve parçalanmalar yaşayan seramiklerin onarıldığı gibi, geçmişten geleceğe doğru yol alırken bize bir buluşma sağlar.
En nihayetinde, "birkaç bin haftalık şaşırtıcı armağan"ı deneyimlemek için bugünden fayda sağlayan düşüncelerimizi, duygularımızı ve eylemlerimizi kendimize bir iyilik yaparak kullanabiliriz.