Fenerbahçe'nin Süper Lig'de evinde Galatasaray'a 3-1 yenilmesinin yankıları devam ediyor. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve yönetimininn eleştirilerin hedefi olduğu şu günlerde gazeteci Fatih Altaylı da konuyla ilgili yorumda bulundu.
6 yıldır şampiyon olamayan sarı-lacivertlilerin başarısızlık sebebini Ali Koç'a bağlayan Altaylı köşesinde 'Suç ya hakemlerde, ya rakip takımlarda, ya Federasyonlarda, ya siyasette. Asla yönetimde değil, asla futbolcularda değil, asla teknik adamlarda değil, Ali Koç ise tüm bu olan biten karşısında kendinden ve kendi yönetim anlayışından başka herkesi ve her şeyi suçladı. Kendi metotları dışında her şeyi defalarca değiştirdi.
'ALİ KOÇ ÇOK KÖTÜ BİR YÖNETİCİ....'
Yanlış hesaplamıyorsam 13 teknik direktör denedi, rekor puan toplayan teknik direktörü bile harcamaktan çekinmedi. Ancak tüm bunlar Fenerbahçe’ye arzulanan başarıyı getirmedi ve birkaç gün önce de yine Galatasaray’a sahasında kaybetti. Peki Ali Koç neyi yanlış yapıyor da, onca servete, onca harcamaya, onca aile desteğine ve onca güce rağmen şampiyon olamıyor. Sebep çok basit. Ali Koç çok kötü bir yönetici...' dedi.
ALİ KOÇ'UN HATALARINI SIRALADI
Sözlerine devam eden ve 'Sürekli rakipleri ve kendi icat ettiği güçleri suçlayarak takımını ve teknik direktörlerini ters yönde motive ediyor...' diyen Altaylı; 'Ali Koç her şeyi doğru yaptığını zannettiği, kurduğu takımın ve bulduğu teknik direktörün en iyi olduğuna kendini ve toplumu inandırmaya çalıştığı için sürekli rakipleri suçluyor, hayali düşmanlarla savaştığını iddia ediyor. Bu da hem futbolculara hem de teknik direktörlere büyük bir “sorumsuzluk hissi” veriyor.
'KURT GİBİ BİR HOCA...'
Teknik direktör ve futbolcular kötü sonuçlardan asla kendilerini sorumlu tutmuyorlar. Onlar her şeyi doğru yapıyor ama birtakım güçler onları engelliyor. Bir oyuncu grubu ve bir hoca için bundan güzel bahane olur mu! Suç ya hakemlerde, ya rakip takımlarda, ya Federasyonlarda, ya siyasette.
Asla yönetimde değil, asla futbolcularda değil, asla teknik adamlarda değil. Hal böyle iken bir futbolcu grubunun ve teknik adamların kendine çeki düzen vermesi, daha iyi olmak için uğraşması gerekir mi! Hele hele Mourinho gibi kurt bir hocanın...' ifadelerini kullandı.
DAHA ÖNCE DE DEMEDİĞİNİ BIRAKMAMIŞTI
Galatasaray'ın şampiyonluğunu kutladığı Florya tesislerinde teknik direktör Okan Buruk'un küfürlü tezahürata katılmasına eşlik etmesi tepkilere neden olmuş, gazeteci Fatih Altaylı da teknik adamı eleştiren bir yazı kaleme almış ve Ali Koç'un da tribünden Galatasaray'a sövdüğünü belirten Altaylı, "Hatta bugün Okan’ı eleştirenlerin hiçbiri o gün çıkıp Ali Koç’u eleştirememişti çünkü Ali Koç’un medya üzerinde reklam ve satın alma gücü vardı, Okan’ın yok. Ama tüm bunlar Okan’ı haklı çıkarmaz. Ali Koç’un Galatasaray’a küfür etmesi Ali Koç’un sorunudur. Okan’ın Fenerbahçe’ye değilse bile küfürlü tezahürat yapması Okan’ın sorunudur" ifadelerini kullanmıştı.
KOÇ'U TERBİYEYE DAVET ETTİ
Altaylı, sonrasındada "Malum camianın bir ferdinden, Ali Koç’a terbiyeye davet mektubu" başlıklı bir köşe yazısı yazdı. Altaylı yazısında Koç'u terbiyeye davet ettiğini ifade etti.
Gazeteci Altaylı mektubunda şu ifadelere yer verdi; "Sayın Ali Koç, Size yazdığım bu satırlara “sayın” diye başlamamın nedeni siz değilsiniz. Ailenizin, dedenizin, babanızın, ağabeylerinizin Türkiye için yaptıklarıdır. Siz benim için bırakın “sayın” olmayı, yok hükmündesiniz.
"ŞAHSİ HİÇBİR BAŞARINIZ YOK"
Tavrınız ve yaptıklarınızla benim değil ancak psikoloji hatta psikiyatrinin ilgi alanına girersiniz. Ve emin olunuz ki, bu yüzden size bu satırları yazmama kararı almıştım. Ama yine de kendinize gelmeniz için birilerinin sizi uyarması gerek. Ali Koç Bey, siz de, ben de ve herkes de biliyor ki, sizin hayatta şahsi hiçbir başarınız yok.
"AİLE ŞİRKETİNDE KRİTİK BİR POZİSYONA LAYIK GÖRÜLMEDİNİZ"
Rahmetli dedenizin yarattığı, babanızın yaşattığı, kardeşlerinizin büyüttüğü bir servetin varisi olmaktan öte bir değer de yaratmadınız. Büyük ihtimalle de, varisi olduğunuz holdingin yöneticileri de bunu gördükleri için, aile şirketinizde dahi kritik bir pozisyona layık görülmediniz.
Bu yüzden de bir ömür boyudur mensubu olmaktan gurur duyduğum camiama yönelik ağır hakaretleriniz ve haksız ve terbiyesiz ithamlarınıza karşı yazmayı vadettiğim bu satırları yazmaktan vazgeçmiştim.
Değmezdiniz.
PSİKOLOGTAN ALINTI YAPTI
Psikolog Acar Baltaş çok bilinen bir konuşmasında bakın ne anlatıyor: “Bazıları çocuklarına bir özgüven aşılamaya çalışıyor, özgüvenle her şeyin çözüleceğini öğretmekle çocuk yetiştirilebileceğini zannediyorlar. İstemekle ve kendine güvenmesini sağlamakla sorunların çözüleceğini zannediyorlar. Bakın etrafınıza, bunlar sahip olmadıkları özelliklere sahip olduklarını düşünürler, sahip oldukları özellikleri abartırlar ve işler kötüye gittiği zaman başkalarını suçlarlar. Bir hayatın içinde başarısızlık, hayal kırıklığı, düştüğü yerden kalkmak yoksa o hayat mantar bir hayattır. O hayatın hikayesi yoktur. Düz giden bir hayatın hikayesi olmaz. Hayat başarılar değil, başarısızlıklardan öğrenilir. Başarısızlık yoksa, kayıplar yoksa, düşerek, kaybederek öğrenmek yoksa hayat da yoktur. Hayatın hikayesi de yoktur. Bunu öğrenmemiş olanlar yok mudur, vardır elbette. Bunlar işte patron çocuklarıdır. Hepsi değil ama çok büyük çoğunluğu hayatında bir zorlukla karşılaşmamış, her istediği olmuş, olmadığı zaman öfke nöbetleri geçirmiş insanlardır. Bunlar insanlara değer vermez ve kolay harcarlar.”
Bu sözler benim size yönelik bir şey söylememe gerek bıraktırmayacak kadar açık bir tarif içeriyordu. Ötesini söylememe gerek yoktu. Sizin işiniz benimle değil, psikologlarla olabilirdi. Sizi onların eline bırakmak daha doğru olurdu. Ama anladım ki, birinin size bir ayna tutması gerek, birinin size bazı gerçekleri hatırlatması gerek, çünkü parasal gücünüz hekimlerin bile size gerçeği söylemesini engelleyecek kadar fazla.
"BAŞKAN OLAMAYACAKTINIZ"
Ve bu iş bana düşüyor. Ali Bey, Çok büyük bir spor camiasının başındasınız. Kendi başarılarınızdan değil, soyadınızdan ve aile büyüklerinin başarılarından ve servetinizin büyüklüğünden dolayı orada olduğunuzu siz de, ben de ve sizin için ne acı ki, bütün toplum da biliyor.
Soyadınız Koç olmasa idi, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne başkan olamayacaktınız. Gün gibi aşikar.
Ve şimdi kendi başarısızlığınızı örtbas etmek için, birbirine saygılı iki rakip olan iki büyük camiayı, birbirine düşman etmeye hakkınız yok. O iş sizi de, taşıdığınız soyadını da aşar.
Keşke rahmetli ağabeyiniz Mustafa Koç hayatta olsaydı da, size anlatsaydı. En az sizin kadar iyi hatta muhtemelen sizden daha iyi bir Fenerbahçeli olan ağabeyiniz, yıllarca Galatasaray forması ile Galatasaray Binicilik Takımı’nın sporcusu oldu, Galatasaray forması altında kupalar kazandı.
"EN YAKIN DOSTLARIM SİZİN KULÜBÜNÜZDE"
Yönetiminizde olan bazı kişilerin Galatasaray Spor Kulübü üyesi oldukları da bilinen bir gerçek. Çünkü biz asla düşman olmadık. Ne sahada, ne dışarda. Ben Galatasaraylıyım, sizin o “malum camia” dediğiniz camianın üyesiyim ama en yakın dostlarımın bazıları sizin kulübünüzün üyesi.
Muhtemelen, siz doğmadan önce üyelerdi üstelik. İlk aklıma gelenler, Satvet Çiftçi, Ekber Onuk, Faruk Bayhan, yönetim kurulunuzdaki Ergun Özen, Hamdi Akın ve adını burada saymadığım pek çok Fenerbahçeli dostum, arkadaşım yine yönetiminizdeki Fethi Pekin sevdiğim bir kardeşim ve hepsi benim için çoğu Galatasaraylıdan daha değerli.
32 yıllık asistanım Gülay, Fenerbahçe şampiyon olunca odamdaki koltuğumu sarı laciverte boyayacak, odamı sarı lacivertle donatacak kadar Fenerbahçeli.
Habertürk gazetesini kurarken, spor müdürlüğüne sizin kadar Fenerbahçeli Halil Özer’i oturtmaktan çekinmedim, bugün Milliyet Gazetesi’nin yayın yönetmeni kardeşim Özay Şendir yıllarca hem yardımcım hem en yakın çalışma arkadaşım oldu.
"YAZAN TEK KİŞİYİM"
Kazanıp kaybetmek bizim için birbirimizle dalga geçip ertesi gün yine birlikte eğlenmekten ibaret. Biz rakibiz Ali Bey, sizin zannettiğiniz ya da insanları inandırmaya çalıştığınız gibi düşman değil.
Biri olmadan diğerinin de değerinin olmayacağı iki muhteşem rakip. Bu yüzden şike ile suçlandığınız zaman “Fenerbahçe küme düşürülmemeli, Fenerbahçe 2. Lig’e düşerse 2. Lig 1. Lig olur” diye yazan ilk ve galiba tek kişiyim.
"REKABET DÜŞMANLIK DEĞİLDİR"
Galatasaraylı babaların Fenerbahçeli çocukları, Fenerbahçeli babaların Galatasaraylı çocukları var. Sizin de ailenizde farklı kulüplere gönül verenler var ve sizinki gibi aileler az değil Ali Koç. Sizi takip edip, icabında aile fertlerimize de düşman mı olmalıyız! Rekabet düşmanlık değildir ama siz bunu anlayacak olgunlukta olamadınız. Belli ki olamayacaksınız da!
Fenerbahçe’ye başkan adayı olduğunuz zaman “Müthiş bir fanatik başkan geliyor. Türk sporu için zor bir dönem olacak. En fanatik bildiğiniz başkanı bile ararsınız” dedim, kayıtlarda duruyor.
Ama ben bile bu kadarını beklemiyordum. Taşıdığınız soyadının ağırlığını hissederek, kendinizi dizginleyeceğini, taç giyen başın akıllanacağını düşünüyordum. Yanılmışım. Tam aksi oldu. Ali Bey, Fenerbahçe kendine başkan seçti sizi. En iyi amigo en iyi başkan değildir.
"RAMBO OKAN'I BAŞKAN SEÇERLERDİ"
O zaman yakın dostunuz Rambo Okan’ı seçerlerdi başkan olarak ya da yönetiminizde yer alırdı. Ama almadınız değil mi!
Çünkü aslında siz de içten içe önemli olanın amigo gibi davranmak olmadığını biliyor, yönetime amigoları değil, saygın isimleri almaya çalışıyorsunuz.
Ali Bey, “Galatasaray Türk sporu için beka sorunudur” dediniz. Bence Türk sporu için beka sorunu olan Galatasaray değil, sizsiniz. Sadece ve sadece şahsi ikbali için ülkeye nifak tohumları eken siyasetçiler gibisiniz. Herkesi birbirine düşmanlaştırarak arada kendi başarısızlıklarınızı örtüyor, sıkıştığınız yerde hayali düşmanlar, dış güçler yaratıyor, bitmeyen bir devri sabık hikayesi anlatıyorsunuz.
Ülkeyi bölüyor, kamplaştırıyor, düşmanlaştırıyorsunuz. Bana nedense hep dış güçler, hayali düşmanlar yaratarak seçmenini konsolide etmeye çalışan bazı politikacıları hatırlatıyorsunuz. Emin olun Türkiye’de biraz okkalı bir savcı, biraz bağımsız bir yargı olsa 6222 sayılı yasadan yargılanırsınız. Benim camiama “malum camia” diyerek aşağılamaya çalışıyorsunuz.
"FETÖ'CÜ SUÇLAMALARI YAPARKEN DE DİKKATLİ OLUN"
O iş sizi çok ama çok aşar Ali Bey. Malum camianın fertlerinden biri, Sultan Abdülaziz’in torunu, Halife Abdülmecit Efendi’nin oğlu Galatasaray Lisesi mezunu şehzade Ömer Faruk Efendi kulübünüzün başkanlığını yapmıştır. Muhtemelen bunu bile bilmeyecek kadar spor kültüründen yoksun bir durumdasınız.
O camia diye karalamaya çalıştığınız camia sizden de, sizin servetinizden de eskidir ve siz yokken de olmaya devam edecektir.
Ona buna mesnetsiz FETÖ’cü suçlamaları yaparken de dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Bir dönem Türkiye’nin her yerine bulaşan FETÖ virüsü Galatasaray’a bulaştığı kadar diğer kulüplere de bulaşmıştır, yargı süreçlerine bakıldığında hiçbir kulübün bundan azade olmadığı aşikardır.
Türkçe Olimpiyatları’nın sponsoru olarak bu konuda başkalarını suçlarken daha derli toplu sözler söylemeniz yeğdir. Ama başkalarını suçlayarak kendinizi aklama konusunda örnek aldığınız siyaseti burada da sürdürmek niyetinde iseniz o siyasetin alıcısı sizin kulübünüzün saygıdeğer üyeleri ve Cumhuriyet’e sahip çıkma konusundaki duyarlılıklarını tüm kulüplerden daha fazla kanıtlamış taraftarları olamaz, onu da biliniz.
"AKLINIZI BAŞINIZA ALIN"
Gezi döneminde, sizi tutuklatmak, şirketlerinizi batırmak için plan yapanlarla bugün ele ele olmak ise başka bir kişilik analizinin konusudur ki, onu da benim değil klinik psikologların yapması yeğdir. Ali Bey, sonuç olarak “narsistik” tavrınızla benim açımdan çok kayda değer biri değilsiniz. Ailenizin büyük bağışı ile Harvard’a kabul edilmiş olmanız bile sizi ciddiye almama neden olmaz. Ama bundan böyle sözlerinize dikkat etmenizi tavsiye ederim.
Hem temsil ettiğiniz ailenin saygınlığı hem de Türk sporunun ve Türkiye’nin huzuru, barışı açısından.
Tabii asıl maksadınız o huzuru kaçırmak ve barışı bozmak değilse.
Aklınızı başınıza alınız.
Herkes sizin düşmanınız değil Ali Bey, psikolojik teşhisi koyulmuş hastalıktan mustarip değilseniz, herkesin size düşman olmak bir yana saygı duymak istediğini ama siz bunu hak etmediğiniz için duyulamadığını biliniz!"