Hastalıklar kötü zevklerin ücretidir. Thomas Fuller
İyi pazarlar ‘Gazete Yazıyor’ okurlarım. Çocukların göz bozukluğunun okul başarılarını nasıl etkilediğini canlı bir örnekle anlatmaya çalışacağım (Canlı örnek ‘ben’ oluyorum)…
Adana 23 Nisan İlkokulu’nda ikinci sınıf öğrencisiyim. (Yılını asla yazmayacağım, konu bu değil çünkü! Asıl mesele bu gözle 1. sınıfı nasıl geçtiğim). Bir öğretmenim var ki şeker mi şeker Fatma Demirci. Yaşıyorsa Allah uzun versin, çok aradım kendisini ama bulamadım maalesef. Cin gibiyim ama dersler berbat, yine de takmıyorum. Sesim güzel olduğu için öğretmen boş derslerde beni masaya oturtur, sınıfa şarkılar söyletirdi. 3. Sınıfa da böyle geçeceğimi sanıyorum aklımca. Öyle olmadı tabii…
Bir gün öğretmenim, bana ‘Mezin, baban en yakın zamanda yanıma uğrasın’ deyince ‘Eyvah, bir kabahatim var, bittim ben’ dedim. Akşam babama söyledim ama işi varmış, gelmedi. Adam tek başına kaç nüfus geçindiriyordu bir bilseniz. Bir hafta geçti, babamdan ses yok. Neyse, canım öğretmenimin bir not defteri vardı, öğrencileri hakkında küçük küçük bilgiler, notlar yazardı. Bir gün masasında unutmuş, teneffüs zamanı öğretmen odasındaydı. O kadar merak ediyorum ki kendimle ilgili satırları… Ama o defter çok kutsal, çünkü bizim nesil öğretmenlerimize öyle bakardık. Öğretmenime ait bir şeye dokunmak bile cehennem kapılarını açabilirdi. Ya bizim kuşak çok iyiydi be… Neyse konuyu dağıtmayayım. Bir çırpıda okudum. Zekiymişim ama göz bozukluğundan dolayı başarı gösteremiyormuşum. Tahtayı göremediğim için gözlerimi kısıyormuşum falan filan… Kaz ayağı çizgilerim hikayesi taaa o yıllardan yani.
BABAMIN İNADI
Akşam babam eve gelince, “Baba benim gözlerim bozukmuş, o nedenle başarısızmışım. Öğretmen defterine yazmış” dedim. Çok ağladım, hâlâ hatırımda, çocukluğumda yaşadığım bazı şeyleri hâlâ net hatırlayabiliyorum ama babamın, öğretmenime ‘kızım defterinizdeki yazılanları okumuş’ kısmını itiraf edip etmediğini hatırlayamıyorum. Suçlu olduğum için bilinçaltıma itmişim sanırım…
Neyse, sıkı durun. Yazının asıl can alıcı yeri başlıyor. Babam bana dönüp, filozof edasıyla ‘Eşek gibi gözün var. Bu göz bozuk olur mu?’ demez mi… O zamanlar anne-babanın göz sağlığı ölçüsü buymuş demek ki… Tabii ya ‘Koca koca göz bozuk olur mu, olmaz tabii’…
Haftalar geçti, Fatma öğretmenim, bana ‘Mezin, senin gözlerin bozuk, babana söyle de seni doktora götürsün’ deyice tabii sizin defterinizi okudum diyemediğim için ‘Tamam’ dedim.
Çok uzadı diyeceksiniz ama hem vallahi hem billahi, babam beni ne doktora götürdü ne öğretmenimin yanına geldi. Aslında iyi babaydı ama ona göre, büyük gözlü kızının gözlerinin bozuk olması mantık dışıydı.
Öğretmenimin, o baba buraya gelecek ısrarı sürüyor…. Doğruyu yapıyor tabii. Bir gün, ‘baban neden gelmiyor, Mezin’ diye sordu. Ben de ‘Eşek gibi göz, bozuk olur muymuş dedi babam’ demez miyim?...
Yemin ederim öfkesi hâlâ gözümün önünde. Çok uzattım, sonunda babam tıpış tıpış geldi ve öğretmenimle konuşup doktora götürmeye ikna oldu.
İKİ NUMARA MİYOP İLE GÖZLÜKLE İLK TANIŞMA
Adana Devlet Hastanesi vardı Kuruköprü’nün hemen yanında, şimdi yıkıldı sanıyorum. Babamla oraya gittik. Muayene sonrası gözlerimin 2 numara miyop olduğu ortaya çıktı. O inatçı babam kapının yanındaki sandalyeye oturup ağladı, biliyor musunuz? Hipotezinin yıkılmasına mı, ilgisiz bir baba olduğuna mı bilemeyeceğim ama çok üzüldü. Ondan sonra gözlük serüvenim başladı. Ve hâlâ da bir gözlük, bir lens ile idare ediyorum. Sıkı durun göz numaram şimdi 10… (Halbuki doktor gözlüğü hiç çıkartma, yoksa gözlerin ilerler deyince neredeyse uyurken bile taktım ben ya, ayrıca annemin bir tarla dolusu havuç yedirdiğini de hatırlıyorum. Genetik demek ki!) Gözlerimi çizdirmek istedim ama maalesef retina tabakam ince olduğu için uygun bulunmadım. Şimdi kendi hikayemden çıkıp işin uzmanı ne diyor bakalım:
UZMANI DİNLEYİN
Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Özgül Altıntaş, aileleri uyarıyor: “Çocuğunuz okurken satırları kaydırıyor veya sürekli parmakla takip ediyorsa, okurken veya yazarken kısa sürede dikkati dağılıyor ve harflere çok yakın bakıyorsa dikkat! Bu alışkanlıkların altında, miyopi, hipermetropi ve astigmatizma gibi ‘görme bozukluğu’ yatıyor olabilir”
Prof. Altıntaş, görme bozukluğunun 8 önemli sinyalini bakın nasıl sıralamış…
Aşağıda yer alan belirtilerde çocuğunuzun göz muayenesinden geçmesi, tedaviden başarılı sonuç alınmasında önemli bir rol üstleniyor.
• Okurken veya televizyon seyrederken başını sürekli bir yöne çeviriyorsa,
• Okulda tahtadaki yazıyı netleştirebilmek için sürekli kendini zorlaması nedeniyle sık sık baş ağrısı oluşuyorsa,
• Okurken ya da yazarken kısa sürede dikkat dağılması veya dalgınlaşma problemi yaşıyorsa,
• Gördüğünü netleştirme çabası sonucunda yorgun düşmesi nedeniyle ilgisinde azalma varsa,
• Görüntüleri netleştirmek için sık sık gözlerini kırpıyor, kısıyor ya da ovalıyorsa
• Okurken veya yazarken harflere çok yakından bakıyorsa,
• Satırları kaydırıyor veya sürekli parmakla takip ediyorsa,
• Ayakkabılarını bağlama, oyun oynarken topu tutma veya düğme ilikleme gibi el-göz koordinasyonu gerektiren işlerde zorlanıyorsa, zaman kaybetmeden bir göz hekimine başvurmanız gerekiyor.
Kalın sağlıcakla…