İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle:
“İstanbul il başkanlığı için yarışan Sayın Cemal Canpolat ve Sayın Özgür Çelik’e başarılar diliyorum. Değerli dava arkadaşlarım, her birimiz çok önemli günlerden geçiyoruz. 9 Eylül 2023 partimizin tam 100’üncü yaşını kutladık, 6 Ekim 2023 şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yılını kutladık. Birileri b u millete yıllarca bu günlerin önemini unutturmak istedi. Düşünün bu aziz şehrin tam 5 yıl boyunca işgal altında kaldığını söyledi. İşte bu milletin istiklal mücadelesini küçümseyen bu akıl milletin ayağa kalkışını, istiklal mücadelesini, özgürlük mücadelesini yok saymaya çalışmışlardır. Bundan 100 yıl önce Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının kararlı duruşu sonrası İstanbul işgalden kurtarılmıştır. Bu kurtuluşu bize sağlayan başta M. Kemal ve silah arkadaşlarını, dedelerimizi ve ninelerimizi minnetle yad ediyorum.”
İSTANBUL’UN KADERİ TÜRKİYE’MİZİN KADERİDİR
“İstanbul’un kaderi Türkiye’mizin kaderidir. 2019 seçimleri Türkiye demokratlarının ortak başarısıdır” diyen İmamoğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Geride bıraktığımız 4,5 yıl boyunca hukuk dışı engellemeleri yaşadık. Bunların hiçbiri bizi yıldırmadı. Bizim partimizin acı Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Cumhuriyet ve halk kelimeleri aslında iç içedir. O yüzden partimiz devletin ya da piyasanın değil en başta halkın partisi olma iddiasındadır. Halkçılık ilkesi buradan gelir. Eğer öyleyse bir belediye başkanının halkçılığını ve sosyal demokratlığının sınanacağı alanlar bellidir. Belediyemiz İstanbul tarihinin ilk öğrenci yurtlarını ilk kreşlerini açmak işte tam da kamucu halkçı, sosyal demokratik bir belediyecilik değil midir;? Hep birlikte hatırlayalım; bu şehri devraldığımızda koca istanbul büyükşehir belediyesinin tek bir öğrenci için dahi yatağı yoktu. Bugün 14 tane yurdumuz var, bunlarda 5 bin üniversite öğrencisi var. Adil bir şekilde anadolunun Trakya’nın vatandaşlarımızın evlatları geliyor o öğrenci yurtlarında emin ellerde Türkiye’nin geleceği için okuyorlar.
“SİYASET AİLE MESLEĞİ DEĞİLDİR”
Birisinin çocukları bizden şikâyetçi olmaya başladı yerel seçim yaklaşırken. niye? Ailelerin vakıflarına teslim edilecek yurtlar artık teslim edilmiyor, hani geçen dedim ya işine git diyeceğim ama işi gücü olmayan evlatları, keşke işi gücü olsaydı. keşke politikanın siyasetin mecrasından beslenen insanlar olmasaydı. Siyaset aile mesleği değildir, aile mesleği haline getiren bu anlayışa hep birlikte son vereceğiz. Kreş sayımız sıfırdı, bugün itibariyle 75’i tamamladık. Hızla 150 sayısına koşuyoruz. Yani hiç durmadan yolumuza devam ediyoruz. Düşünün 4.5 yılda 5 bin öğrenciye yurt yağan anlayış bu şehirde 25 yılda iktidar olsa neler yapar neler. Düşünün 25 yılımız bu anlayışla geçse milyonlarca gencimize burs versek kötü mü olur? İyi olur iyi. Yenisini açtığımız halk ekmek fabrikasında kullanılan buğdayın tamamını İstanbulun buğday üreticilerinden almak, İstanbul’un süt üreticilerinden alarak 23 milyon sütü İstanbul’un bebelerine dağıtmak… Geçen MEB’e bağlı BİR kreşe gittim, çocuklara sordum büyükşehir belediye başkanıyım dedim, ne yapar deyince biri elini kaldırdı ‘süt getirir’ dedi. hayatımın en büyük ödülü. İşte kent lokantaları açtık, milyonlarca insanımız kent hayatında mağdur olan bir lokantaya gidip öğle yemeğini yiyemeyen öğrencisi işçisi emekçisi kent hayatına bu kent lokantaları insandan yana kamucu bir müdahale yapmış olmuyor muyuz?
“İŞTE HALKÇILIK VE SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYECİLİK BUDUR”
Bugüne kadar kent lokantalarında 1 yılı aşkın sürede oradan bir öğün yemek yiyen insan sayısı milyonları aştı. işte halkçı belediyecilik böyle yapılır. Biz görece gelir gelmez İstanbul’da binlerce özel halk otobüsünü bünyemize kattık, risk aldık. Orada insanların emekleriyle ilgili sorunlarını ortadan kaldırdıki Adalar’daki fayton sorununu yıllarca konuştular, biz bir kişinin burnu kanamadan uzlaşarak bünyemize aldık. Şu anda iki metrobüsten birisini bütün kredilerimizin onaylanmamasına rağmen israftan ve bir avuç insanın zenginleşmesinden kopararak iki metrobüsten birini yeniledik. Taksi sorununu çözmek için geliştirdiğimiz belediyenin piyasa üzerindeki ekinliğini artırmayı amaçlayan bu yöntem iktidar tarafından neden engelleniyor? Çünkü bir avuç insanın çıkarına işleyen başıboş bir piyasa orası. kamucu ve halkçı bir düzenleme getirmeye çalışıyoruz da ondan. İşte halkçılık ve sosyal demokrat belediyecilik budur. Biz zor durumdaki bakkalları halk bakkal olarak organize ediyoruz. Nakit yardımında bulunduğumuz insanlarımız oralardan alışveriş yapsın istiyoruz. bu yaptığımız iş aynı zamanda halk ekmek ve desteklediğimiz üreticilerin ürünlerinin de orada satılmasına ortam yaratmış oluyor. Bizden öcneki yönetimin imara açmak için fırsat kolladığı tarihi Haliç tersanesini yeniden işler ve kâr elde eder hale biz getirdik.
“KADIN YÖNETİCİ ORANI DÖNEMİMİZDE TAM 3 KAT BÜYÜDÜ”
İBB olarak biz neredeyse yarım asır sonra kendi gemilerini yapan hatta kendi gemilerini tamir eden hatta başka gemileri de tamir eden kâr elde eden bir işletme haline getirdik. Sizleri 4.5 yıldır uyguladığımız ve adına İstanbul modeli dediğimiz halkçı belediyecilik adına bir örnek daha vereyim; farklı inançtan olan vatandaşlarımızın ne yazık ki sadece bir kısım vatandaşımızın kendi inançlarına göre hazırlık yapılan mezarlıklarımızın yönetim kadrosu içerisine İBB ve Türkiye tarihinde ilk kez imamların yanı sıra alevi dedelerini biz görevlendirdik. İBB tarihinde kadın yönetici ve çalışan istihdamı konusunda inanılmaz bir ivme yakaladık. Bakın daha önce ondan fazla meslekte hiç kadın yokken artık İBB’de o meslek dallarında da kadın var. kadın yönetici oranı dönemimizde tam 3 kat büyüdü. Daha önce o masalarda hiç kadın yokken genel sekreterden daire başkanlıklarına kadar birçok kademede ilkler yaşandı ve kadınlar atandı.
“MUSLUĞUN YÖNÜNÜ HALKIMIZA DÖNDÜRDÜK”
Biz iş başına geldiğimiz günden bu yana bu şehirde kimseyi aç bırakmadık açıkta bırakmadık. bir yandan halkçılık bir yandan kamucu projecilik. Kurduğumuz tesislerde İstanbul’un çöpten elektrik üretimini görülmemiş seviyede artırdık. İstanbul’un aynı şekilde farklı branşlarda elektrik üretimi konusunda adımlar attık. Bütün bunları yaparken, bundan önce gelenek haline gelmiş İstanbul’da tek bir kişi ya da kuruma özel parsel bazlı tek bir imar artışını yapmadık yaptırmadık yaptırmayacağız. Musluğun yönünü halkımıza döndürdük. Çok özet bir rakam vermemiz gerekirse sosyal yardımları bizden önceki dönemin tam 5 katına çıkarttık. Bu şehirde mağduriyetini en çok önemsediğimiz kadınları çocuklarıyla yaşasınlar diye tam 571 bin annemizin cebine anne kartı koyduk. Bu özeni gösteren anlayış CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun halkçı ve sosyal demokratik anlayışıdır. Hiç kimse diyemez ki bu belediyede kayırmacılık var. Mutluyuz.
“HALKÇI BİR BELEDİYECİLİK YAPIYORUZ”
Biz halkçı bir belediyecilik yapıyoruz. Biz göreve geldiğimizde belediyemizde sendikalı çalışan sayısı 17 bindi, 4.5 yılda İBB’de sendikalı çalışan sayısı tam 80 bin. Halkçılık sosyal demokrat olmak icraatla olur, lafla değil. DİSK 43 yıl sonra belediyemizde ilk kez temsil edilir haline gelmiştir. Bugün itibariyle İBB bünyesinde 30’a yakın sendikayla 50ye yakın toplu sözleşme ile yola devam ediyoruz. Belediyemizde çalışma saatlerini kamuda 45 saatten 40 saate düşüren öncü kurum biz olduk. Halkçılık bize Atatürk’ün emanetidir. Kim olduğuna bakmaksızın vatandaşına bireyi hizmeti odağına koyan istanbul modeliyle ortaya koyduğumuz halkçılık, dünyanın başına bela olan otoriter anlayışlara ve popülizme karşı güçlü bir mücadelenin de ışığı olacak. 16 milyon insanımıza söz vermiştim bu şehrin gelmiş geçmiş en demokrat en başarılı belediye başkanı olacağım demiştim. Gururla söylüyorum ki sözümü tuttum sözümü tutuyorum sözümü tutmaya devam edeceğim.
“TEMEL DEĞERLERİMİZİ SAVUNMAK ZORUNDAYIZ”
Parti olarak elbette ki konuşmamız gerekenler var. Pek çok vatandaşımızın uzunca süredir iktidar olma ve ülkeyi yönetme hevesinden kararlılığından ne yazık ki buna karşılık veremeyen bir parti olarak görülüyoruz. Her birimiz kurucu genel Başkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün her şartta mücadele eden hedefe ulaşmak için sürekli yeni yollar arayan icracı projeci ve tutkulu vatan sevgisini aynı yoğunlukta taşımak aynı enerjiyi sergilemek zorundayız. Bu ülkenin geleceği be bu aziz halkın refahı için içine düştüğümüz bu zor durumlardan bir an önce kurtulmak zorundayız. Birileri tabii ki birtakım hususlara, muhalefete karşı duruşlar gösterecektir bunlar önemli değil. Bakınız temel değerlerimizi ve en önemli ilkelerimiz savunmak zorundayız. Parti yönetimine olan eleştirileri bir saldırı olarak yorumlamanın asla doğru olmadığını düşünüyorum. Parti içi demokrasiyi bir bölünme ve parçalanma riski olarak göstermenin asla doğru olmadığını düşünüyorum. Parti içinde sanki ötekiler veya düşmanlar varmış gibi davranmanın ve propagandanın yeri asla yoktur partimizde.
“BU MİLLET CHP’NİN İKTİDAR OLMASINI İSTİYOR”
Bunlar bize yakışan veya fayda sağlayacak şeyler değildir. Bunlar bizim sonuna kadar mücadele edeceğimiz yaklaşımlardır. Birilerini işaret edip düşmanlaştırmaya çalışanlar CHP’nin yüzyıllık mücadelesine kötülük yaparlar. Parti hukukuna uygun, şeffaf bir şekilde partiye üye olmuş görev üstlenmiş ve mücadele etmiş herkese bu partide yer vardır. Kendi iradesi ve gönüllü emeğiyle bu partiye ve bu partinin mücadelesine destek vermek için katılan hiçbir üye ayrıştırıcı tutuma tabii tutulamaz. Bu ülkenin modern özgür demokrat ve müreffeh bir ülke olması için saflarımıza katılan herkese bu partide yer vardır. Farklılıklara saygı göstererek bir arada yaşama ve çalışma kültürünü önce partimizde sergileyerek halkımıza örnek olmalıyız. Hayatım boyunca defalarca gerçekleştiğini gördüğüm bir sırrı sizinle paylaşmak istiyorum; bu millet Türkiye’yi zenginleştirecek güçlü ve adil bir Türkiye’yi inşa edecek bir seçeneği gördüğünde tereddüt etmeden iktidara taşır. İşte bu millet CHP’nin iktidar olmasını istiyor. Bizlerin görmezden gelmeyeceği ulusal ihtiyaç budur. Bizim en acil ve en önemli görevimiz hep beraber iktidar olma seçeneğini milletimize acilen sunmaktır. CHP’yi güçlendiren ayağa kaldıran devrimci ve halkçı bir parti yapın diyor halk bize.
“PARTİMİZİ YENİLEMEK İÇİN BURADAYIZ”
Bugün burada partimizi yenilemek için bir aradayız. Biz birilerini dışlayan bir anlayışa asla teslim etmeyen bir partiyiz. İstanbul’u kazanacağız. Birlikte İstanbul ittifakı kuracağız. Bu yolculuğun sonunda millet kazanacak. CHP’nin her bir üyesi, her bir seçmeni sonuçta milletin kazanacağını bilerek çalışacak. 2024’te yerel seçimlerde İstanbul’da Türkiye çapında yeni bir zafere imza atmaktır. Daha çok belediyeyi kazanacağız. Sonra da, 2028’de Cumhurbaşkanlığı’nı kazanıyoruz. 2029’da daha büyük başarılara imza atıyoruz yerel seçimlerde. Hedefimiz 2024, 2028, 2029. Bu tarihleri zihinlerinize kazıyın. Ben 17, 20, 25 yaşındaki size diyorum ki hep birlikte 30 yaşlarınıza geldiğinizde bu ülkeye CHP’lilerin sosyal demokratların iktidarını yaşatmaya hazır mısınız? Bu yolculukta önümüzdeki taşları temizleyin. Sevgili hemşerilerim ayağınıza taş değmesin, taşları temizleyelim yola çıkalım. Yolumuz açık olsun, yolumuz iktidar olsun.”
YUMRUKLU KAVGA ÇIKTI
Bu arada kongrede konuşmalar yapılırken, yumruklu kavga yaşandı. Kavganın ardından sahneye her iki aday birlikte çıktı ve “kavgaların sonlandırılması” çağrısı yaptı.