Uzun yıllardır doğal ve yapay faktörler nedeniyle hava kirliliğine maruz kalan Erzurum’un henüz sağlıklı bir yaşam konforuna ulaşamadığı ifade edilen araştırmada, “Soğuk iklim şartlarına sahip Erzurum kentinde evsel yakıt tüketimi kaynaklı kirletici gazların atmosfere yayılması kirliliğin birincil kaynağı olarak görülmektedir. Ayrıca kentin morfolojik ve meteorolojik koşulları da bu etkiyi artırmaktadır. Hava kirliliği ve kentin fiziki yapısını oluşturan farklı konut tipolojileri arasındaki ilişkinin analizi ile literatüre katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Kentin doğal koşullarını oluşturan, basınç, yükselti, rüzgâr hızı ve sıcaklık; fiziksel koşullarını oluşturan doğalgaz ve kömür tüketimi ve GGO değerleri ile emisyon değerleri arasındaki ilişki incelenmiş, mekânsal olarak hava kirliliğinin en yüksek olduğu bölgeler tespit edilmiş, kirliliği tetikleyen ana parametreler ortaya konulmuştur. Hava kirliliği emisyon değerleri dolayısıyla yakıt tüketimi kirliliği etkileyen birincil parametre olarak bulunmuştur.” denildi.


Rüzgar etkisi önemli bir unsur


Gecekondu tipi yapılaşmaların ideal en boy oranına sahip olmasına ve rüzgâr hızıyla emisyon değerleri arasında ilişki olmamasına rağmen hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgeler olduğu belirtilen araştırmada şu tespit dile getirildi, “Bunun nedeni de kullanılan yakıt türünden kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra hava kirliliğini tetikleyen ikincil parametre olarak rüzgâr hızı ve sokak yönelmeleri gelmektedir. Site tipi yapılaşma ve apartman tipi yapılaşmadaki coğrafi (basınç ve rüzgâr) ve fiziksel koşullar emisyon değerleri ile benzer koşullara sahip olmasına rağmen rüzgâr hızı ile benzer ilişkide bulunmamıştır. Burada konut dokusunun rolü ön plana çıkmaktadır. Apartman tipi yapılaşmada kirliliği azaltmak amacıyla rüzgârı hızlandıran müdahalelerde bulunulması önerilmektedir. Her konut dokusu için rüzgârı önleyici, hızlandırıcı veya hızını düşüren farklı önlemler alınması gerekmektedir.”


Şehir planlamalarında dikkate alınmalı


Araştırmada son yıllarda gündeme gelen sürdürülebilir, ekolojik kentler oluşturma çabalarının politika geliştirme düzeyinde kaldığı, planlama ve tasarım uygulamalarına yansıtılamadığı görüldüğü vurgulanarak, şöyle devam edildi, “Çalışma alanı olarak belirlenen Erzurum’un etrafının yüksek dağlarla çevrili olması, uzun ve sert kış koşullarına bağlı olarak artan fosil yakıt tüketimi ve rüzgâr hareketliliğinin sınırlı olması hava kirliliği sorununu daha da artırmaktadır. Bu durum sık sık gündeme gelmektedir Plan kararlarında kentin doğal-kültürel değerleri ve mikroklimatik verilerinin kullanılması, sürdürülebilir yaşam alanlarının oluşumunu desteklemektedir. Erzurum’daki kentsel dönüşüm alanları göz önünde bulundurulduğunda yerel yönetimlerin, şehir plancılarının, peyzaj mimarlarının doğal koşulları göz önünde bulundurarak, mekâna özgü kentsel tasarım önerilerini üretmesinin gerekliliği açıktır.”

Kaynak: İHA