Milli Takım Signal Uduna Park’ta turnuvaya galibiyetle başladı. Sırılsıklam bir havada stadı dolduran Türkiye sevdalıları müthiş desteği ile bir an olsun maçtan kopmadı. Bizler statta sizler Türkiye’de ekran başında izlerken korkmadık mı? Bayağı bayağı bir korktuk esasında.

Milli Takım Signal Uduna Park’ta turnuvaya galibiyetle başladı. Sırılsıklam bir havada stadı dolduran Türkiye sevdalıları müthiş desteği ile bir an olsun maçtan kopmadı. Bizler statta sizler Türkiye’de ekran başında izlerken korkmadık mı? Bayağı bayağı bir korktuk esasında.

Vincenzo Montella’nın kadro tercihleri tartışılmıştı, sakatlıklar sonrası ise daha bi kısırlaşan bölgeleri oldu. Özellikle forvetsizlik Türkiye’nin kabusu olacak gibi görünüyor.

Başlangıç 11’inde Barış Alper’i ileri uca sağına Arda Güler, soluna ise Kenan Yıldız’ı koyarak başladı İtalyan hoca. Oyuna baskı ve atak başladık fakat geride açıklar verdiğimizi de söylemek lazım. Kanat bekleri millilere daha çok hücum özelliği katmış. Ferdi’nin dinamizmi ve Mert’in bindirmeleri ceza sahasında daha çok olmamızı sağlayan unsurdu.

Kaan’ın direkten dönen topu sonrası Mert Müldür öyle güzel bir gol attı ki Signal Uduna desibel rekoru kırdı adeta. Stat sallandı stat..

Gol sonrası Kenan Yıldız’ın golü VAR’dan iptal edildi. İşte maç o dakika başladı Türkiye ve Montella için.Gürcistan millilerin sağ tarafını iyi çalışmış, maç içinde ise o çalışmayı geliştirip hayli yıprattı Mert Müldür ve Arda Güler kanadını.

Montella kenara koyduğu Arda’yı hem oraya hapsediyor hem de savunmada oluşan boşluğu rakip işliyor. Bunu çok geç görüp müdehale etti teknik ekip.

Barış Alper’in takım iyi giderkende forvette etkisiz olduğunu görük. Barış kapalı savunmalarda değil de bize karşı atak yapan Fransa, Almanya, Portekiz gibi takımlara karşı forvet olarak iş yapar çünkü açık alan bulma şansı, çabukluğunu kullanma avantajı imkanı oluşuyor. 

Barış ve Arda’nın bölgesi değişti fakat bu sever forvetsiz oynamaya başladık. Bu da büyük bir handikap takımımız için.

Bize savunma yapan Gürcistan gibi takımlara karşı ise merkez forvet ile oynamak daha mantıklı. Dün maçın 40. dakikası sonrası 4-6-0 dizilişi ile oynadık. Bana göre bu kabul edilebilir değil. Ya da sürdürülebilir değil!

Gürcistan beraberliği bulduktan sonra da ataklar yaptı. Savunma merkezinde uyumsuzluk gösteren Samet ve Abdülkerim formsuz Merih, talihsizce sakatlanan Çağlar ve Ozan Kabak yokluğunda mecburiyete dönüştü.Samet ilk yarı oyuna çok katılmadı hatta bir iki kez de ciddi kademe hatası yaptı. Fakat maçın 2. yarısında  bir çok top kesti, aldığı topları da hemen yanındaki kim olursa olsun verdi. Son dakika kafası ile çıkarttığı top gol olsa turnuvaya veda edebilirdik. Helal olsun Samet’e. 

İkinci yarıdaki oyunumuz Arda Güler’in muhteşem golü gelene kadar tutuktu. Gürcistan’ın ön alan presi ve sabırla topu dolaştırıp isabetli paslarla kalemize gelmesine şaşırmadım değil.Bu pasları kesemememizin önemli nedenlerinden biri İsmail Yüksek gibi 6 numarayı oynayan oyumcumuzun olmamasıydı. Nitekim Salih Özcan oyuna girip son topta rakipten topu çalarak Kerem’in golüne katkı sağladı. Hakan - Orkun orta alanı bizim takıma savunma yönünde zafiyet yaşatıyor.

Arda Güler golünden maçın sonuna dek olan kısımda adeta kabus gördük. Yapılan ortalar, rahatça geçilen orta alan, stoper ikilisinin uyumsuzluğu, geriye yaslanmamız takibin oyununu büyüttü.Sonuç olarak sırılsıklam ıslanan Türk taraftarlar kupkuru çıktı stattan, maçı 3-1 kazanmamız turnuvadaki sonraki maçlara ümitli başlamamızı sağlayacak.

FAKAT.

Milliler bu oyunla Portekiz’den puan alma şansına sahip değil. Çılgınca kutlanan Gürcistan galibiyetini bir de UEFA tarafından “küçük takımlarda katılsın” sistemi ile gelen bir ülkeyi yendiğimizi unutmadan sonraki maça geçmeliyiz.O sebeple bu oyun, bu sistem Portekiz maçı için yetersiz demeliyim. Arda’nın solda kalıp savunmaya katkısının az oluşunu Portekizliler değerlendirir.Arda gibi bir yeteneği forvet arkasına alırsak goller gelmeye deva  eder, sağa geçen dirençli ve savunma yapmayı bilen oyuncu sonrası ise sağ bek rahatlar.

Maçın Üçlüsü

Mert Müldür - Arda Güler - Samet Akaydın