Bu sadece bir slogan değildi,
İcatların, keşiflerin, ilmin ya da felsefenin,
İnançların, kültürlerin, siyasal görüşlerin,
İnsanın
İnsal olma özgürlüğüne sahip yaşama biçimindeki,
En vaz geçilmez,
Hem bireysel
hem toplu yaşama ait
onurlu bir egemenliğin şartıydı bu aslında.
Bir büyük ustanın inkar edilemeyecek ustalığı gibi,
Bir var oluşun yaratanı gibi,
Aldığımız nefesin gerçekliği gibi,
Gözle görülür
elle tutulur
bütün iliklerine kemiklerine kadar hissedilir
güneşin
değişmez hakikatı gibi
var olabilme ilmindeki
varlığımızın farzıydı sünnetiydi ehliydi bu.
Bu,
Olmazsa olmazımız bu,
Ne renk
ne şive, lugat, ağız, dil
ne inanç iman itikat din mezhep
ne soy sop sülale ırk
ne vatan millet namus iffet memleket ayırdındaki
ayrışma, ötekilenme, yadırganma
hilkatleştirilme
birbirimizden uzaklaştırılma
birbirimize küsme, küstürülme
düşman edilme lüksümüz değildi bu.
Yeğen!
Susma!
Sıra sana da gelecek!
Derken, şaka yapmıyordu dünya halkları,
Ödenmiş ve ödenmeye devam eden bedellerin,
Birbirine saygısından ziyade,
Birbirinin hak ve hukuklarına sahip çıkma onuruydu, ilmiydi, ortaklığıydı.
Bu,
Susma, sıra sana da gelecek!
Derken,
Kişilerden kurumlara,
Kurumlardan sermayeye,
Sermayeden üreticiye,
Üretenden devletlere doğru,
Acımasız ve katiller ordusuyla,
Hırsızca, arsızca, doyumsuzca,
Faşiştçe,
Uzanacak elleri durdurabilmenin hatta durdurmanın,
Bilimsel gerçekçiliğiydi.
Susma!
Susma ama,
Mitingle olacak çare değil bu,
Bu katil devletlere karşı,
Dünya halkları olarak,
Devletleri ve insanları olarak
Haksızlığa ve zulme karşı koyabilme haykırışıydı,
Ki;
O katil devletlerin halkı da bilecek,
Emeği emekçisi de bilecek,
Sermayesi ve seçilmişleri de bilecek,
Ki;
Dünyanın,
Hatta bu kainatın,
Sırf kendilerine ait olmadığını anlasınlar.
Susma!
Susma sustukça sıra sana gelecek!
Susma!
18 Mayıs 2018