Sonbahar, yeşilin yavaş yavaş sarıya, kahve ve kızıl tonlara döndüğü, şiirlere şarkılara konu olan hazan mevsimi. Güneşin eğilmeye başladığı, ışıklarının ağaçların arasından süzüldüğü, sıcakların yerini serin havaların aldığı, bağ bozumlarının başladığı, doğanın uykuya hazırlandığı bir dönem. Sonbahar mevsimi bu güzellikleri yanında kendine özgü, bazı kişiler için sorun olabilecek sürprizleri de beraberinde getirmektedir. İlkbahar ve yaz mevsimlerinden sonra büyük bir umutla beklenilen sonbahar aylarında da alerjik hastalığı olanları ilgilendiren bazı değişiklikler meydana gelmektedir. Havaların serinlemesiyle beraber rüzgarlar ve rutubet bu dönemde yaşanan iklim değişikliğinin önemli özelliklerindendir. Atmosferik hareketler ve yağışlar ile çok uzak bölgelerden taşınan alerjenler yani polenler ve mantar sporlarına bağlı alerjiler de bu mevsimin sürprizlerindendir. Polenler, rüzgarlar ile çok uzak bölgelerden taşınabilir. Yağmurlarla toprağa düşen polenler kuru yapraklar altında uzun süre kalabilirler. Yürüyüşler ve rüzgarlar ile bu polenler havaya karışıp solunum yolu ile alındığında semptomlara neden olabilir. Rutubet bu mevsimde küf mantarlarının üremesi içinde uygun ortam sağlamaktadır. Yine doğada toprakta, çürümüş bitki artıkları üzerinde büyüyen mantar sporlarına bahçe işleri ile uğraşırken, bu alanlarda yürüyüş yaparken maruz kalabilirsiniz. Bu mantar sporları yine rüzgar ile uzak bölgelere taşınabilir. Rutubetin artması sadece doğada değil aynı zamanda iç ortamlarda, yaşam alanlarımızda da akar (mite) ve küf oluşumu için de uygun şartlar oluşturmaktadır. Evimizde, okullarda ya da işyerlerimizde akar ve küf oluşumuna bağlı olarak yaz aylarından sonra bu alerjenlere bağlı olarak sorunlarımız ortaya çıkmaya başlayacaktır. Yaşanan belli başlı alerjik sorunlar şöyle:

ALERJİK RİNİT

Polenler ve mantar sporlarına bağlı olarak alerjisi olan kişilerde hapşırık, burun tıkanıklığı, kaşıntı, gözlerde kızarıklık bu dönemde sıklıkla görülebilir. Burun şikayetleri olan kişilere bu mevsimde çevremizde sıklıkla rastlayabiliriz. Sonbahar aylarında virüslere bağlı gelişen soğuk algınlıklarının da bu duruma katkı sağladığını unutmamak gerekir. Her iki durumun ayrımının iyi yapılması tedavi yaklaşımı ve korunma önlemleri açısından önem taşımaktadır.

ASTIM

Diğer yandan astımı olan kişilerinde bu mevsimde dikkatli olması gerekmektedir. Polenler ve küf mantarlarına maruz kalınması sonucu astım hastaları kötüleştirebilir. Özellikle küf mantarlarına alerjisi olan astımlı hastaların çok dikkatli olması gerekir. Çünkü bu hastaların astımları daha zor kontrol edilebilmekte, krize girdiğinde de tedavisi daha zor yapılabilmektedir. Okullarda efor sırasında astımlı çocuklarda nefes darlığı şikayetleri belirgin hale gelebilir. Havadaki polenlere ya da küf mantarlarına bağlı olarak gelişen bu şikayetler açısından eğitimcilerin de çok dikkatli olması gerekir. Havaların soğumasıyla beraber virüslere bağlı enfeksiyonlar da daha sık görülmektedir. Soğuk algınlığı ile ilgili ortaya çıkan şikayetler alerjik nezle bulgularına benzerlik gösterebilir. Çoğu zaman alerjik nezle bulguları soğuk algınlığı olarak algılanabilir, önemsenmeyebilir. Her iki rahatsızlığın tedavileri ve korunma önlemleri farklı olduğu için bu tanının doğru konulması gerekir. Bu konuda alerji ve klinik immünoloji uzmanından yardım alınmalıdır.

Kaynak: AA