Blakhernai Sarayı'nın bir parçası olarak inşa edilen Anemas Zindanları, Bizans döneminin büyüleyici yapılarından biridir. Haliç'e yakın eski sur duvarlarına bitişik olarak inşa edilmişlerdir. Bu zindanlar, 14 hücre odasından ve bu odaların altındaki iki katlı bodrumdan oluşur. Haliç Köprüsü'nün aşağısında, Ya Vedüd Camii'nin karşısında bulunur. Batı cephesi araç yolundan görülebilirken, doğu cephesi zindanların keşfedilmeden önce inşa edilmiş Kazasker İvaz Efendi Camii'nin altında bulunmaktadır. Zindanları en iyi şekilde görmek için Edirnekapı'dan surların dışına çıkıp Haliç'e doğru paralel olarak ilerlemek gerekmektedir. Bu yolculuk sırasında surlarla paralel giden bir yeşil alanı geçeceksiniz.

WhatsApp Image 2023-10-04 at 13.58.38 (1)

ROMA DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE 

Anemas Zindanları, yer altı tünelleri, labirent benzeri sarnıçları ve son derece dar işkence odaları gibi benzersiz özelliklere sahiptir ve İstanbul'da Roma döneminden günümüze kadar kalan tek yer altı zindanlarıdır.

2 BİTİŞİK KULE

Zindanlara batı cephesinden bakıldığında, iki bitişik kule görülmektedir. Birincisi yüksek ve diğeri daha alçak olan bu kuleler, Eğrikapı tarafındaki Angelos ve Angelos Kulesi'ne bitişik olarak yer almaktadır. Haliç'e daha yakın olan ise Anemas Kulesi'dir. Ayrıca, Haliç'e doğru uzanan cephe, Anemas Zindanları olarak bilinen koridorlu yapının cephesini oluşturur ve payandalı ve mazgallı duvarlarıyla dikkat çeker. Angelos Kulesi'nin en belirgin özelliklerinden biri, dışarı doğru çıkan yatay mermer sütunlardır.

Kaynaklara göre bu zindanlar, İmparator II. İsaakos döneminde Blakhernai Sarayı'nın yanına inşa edilmiş, hem oturma alanı hem de kule olarak kullanılmış olabilirler. Aynı zamanda yüksek rütbeli kişilere cezaevi olarak da hizmet etmiş olabilirler. Angelos Kulesi'nin 11. ve 12. yüzyıllara ait olduğu düşünülürken, Anemas Kulesi daha sonraki dönemlere aittir. Anemas Zindanları, İstanbul'un tarihine ışık tutan ve bu büyüleyici şehrin yer altı sırlarından sadece birini temsil eden önemli bir tarihi mekan olarak günümüze ulaşmıştır.

Kaynak: MEHMET YAVUZ GAYBERİ