Liv Hospital Samsun, Rahim Ağzı Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla “Kelebeğin Yaşamına Renk Kat” etkinliği gerçekleştirdi. Rahmi kelebeğe benzeterek “Bir kelebek her şeyi değiştirebilir” mesajı veren Liv çalışanları, Dokuz Sanat Resim Atölyesi iş birliği ile doktor, çalışan ve misafirlerle birlikte dev bir kelebek boyadı. Doktorlar hastalara rahim ağzı kanserinden korunma yollarını anlatan broşürler dağıtarak, HPV aşısının gerekliliği hakkında bilgilendirmede bulunuldu. Kelebek temalı ikramlarda bulunulan etkinliğe hastalar yoğun ilgi gösterdi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzm. Opr. Dr. Gamze Keleş ise rahim ağzı kanseri hakkında bilgiler paylaştı. Her yıl dünyada 500 bin yeni rahim ağzı kanseri tanısı konulduğunu belirten Opr. Dr. Gamze Keleş, rahim ağzının yüzeyini oluşturan hücre tabakasının anormal hücrelere dönüşmesiyle ‘kanser öncülleri’ (CIN) denilebilecek hücrelerin ortaya çıktığını ifade etti.
“HPV VİRÜSÜ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ”
Kanser öncüllerinin erken tespit edilip tedavi edilmediklerinde rahim ağzı kanserine dönüşebileceğini vurgulayan Dr. Keleş, “Bu dönüşümden sorumlu olan temel etken, ‘HPV’ olarak bilinen human papilloma virüsüdür. Human papilloma virüs, hem erkek hem de kadınlarda genital bölgede ve bu bölge mukozalarında enfeksiyon yapan, kondilom (condyloma acuminatum) adı verilen siğil şeklinde kitlelerin oluşumuna neden olan bir çeşit virüstür. HPV bir kez vücuda girdiğinde hücreler içine yerleşir ve dönemsel olarak tekrarlayan enfeksiyonlara yol açar” diye konuştu.
“BAZI İNSANLARDA KANAMAYA NEDEN OLABİLİR”
HPV virüsünün ve buna bağlı genital siğil enfeksiyonunun cinsel yolla bulaşan hastalıklar grubunda yer aldığını dile getiren Dr. Keleş, hastalığın çok nadiren de olsa cinsel ilişki dışında da bulaşabildiğini belirtti. HPV riski düşükse rahim ağzında siğillerin gelişerek tahrişe ve ağrıya neden olabileceğinin altını çizen Dr. Keleş, "Bazı insanlarda bu siğiller kanamaya neden olabilir. Yüksek riskli HPV genellikle başlangıç belirtileri göstermez. Bununla birlikte virüs vücutta uzun yıllar kalırsa, enfekte hücreler değişebilir ve kontrolsüz bölünmeye başlayabilir. Bu süreç kansere götürebilir. Erken rahim ağzı kanseri veya kanser öncesi hücrelerin varlığı herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Semptomdan yani hastanın herhangi bir şikâyeti olup olmamasından bağımsız şekilde ilk cinsel ilişkiden 3 yıl sonra servikal smear değerlendirmesine başlanması uygun bir yaklaşımdır" şeklinde konuştu.
"BELİRTİ VARSA UZMAN HEKİME DANIŞILMALIDIR"
Türkiye’de ulusal kanser tarama standartlarına göre 30-65 yaş grubundaki her kadının 5 yılda bir HPV ve pap smear testi ile tarandığını söyleyen Keleş, “Ancak bu algoritmanın tarama için oluşturulduğu unutulmamalı ve semptomu ve/veya patolojik bulgusu olan bir hastanın belirtilen süreleri beklemeden mutlaka bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurmasının önemi bilinmelidir" ifadelerini kullandı.
“KORUNMAK İÇİN AŞI UYGULANABİLİR”
Korunma yöntemi olarak HPV aşısına dikkat çeken Keleş, şunları söyledi:
"Ülkemizde 2’li ve 4’lü aşılar bulunmakta, 9’lu aşı ise henüz bulunmamaktadır. HPV aşıları için önerilen uygulama yaşı; cinsel birlikteliğin başlamadığı ve aşıya karşı en iyi immün yanıtın alınacağı 9-14 yaş aralığıdır. Bugünkü kanıtlar dahilinde hem kız hem de erkek çocukları için aşının en uygun uygulama yaşı 11-12 olarak belirlenmiş ve 26 yaşına kadar da (15-26 yaş aralığı) telafi (catchup) aşılamasının yapılması önerilmiştir. Yapılan çalışmalar 15 yaş altındaki bireylerde immün yanıt daha aktif olacağından aşının iki doz yapılmasının yeterli olacağını belirtmektedir. FDA (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından hem erkek hem de kadınlar için 45 yaşına kadar uygulama onayı olan HPV aşılarının 15 yaş üstü bireylerde 3 doz uygulanması önerilmektedir."