Neşe, kanaat ve sükunet, doktora evin kapılarını kapar. -Logav

Son yıllarda öfke sorunlarının toplumda artış gösterdiğine dikkat çeken Psikolog Dilara Dalyan, “Bu artışın nedenleri arasında sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, toplumsal belirsizlikler ve ekonomik sıkıntılar öne çıkıyor. Sosyal medya, bireylerin anlık duygularını ifade etmesine olanak tanırken, aynı zamanda olumsuz etkileşimlere de zemin hazırlayabiliyor. Ayrıca, pandemi süreci gibi büyük krizler, insanların stres seviyelerini artırarak öfke duygusunu daha yoğun hale getirebiliyor. Tüm bu etkenler, bireylerin öfke yönetiminde zorlandıkları durumları artırmaktadır” diyor.  Öfke kontrolünün toplumda oldukça yaygın bir mesele olarak karşımıza çıktığını belirten Psk. Dalyan, “Günlük yaşamda karşılaşılan stres faktörleri, iş hayatındaki baskılar ve sosyal etkileşimler, bireylerin öfke seviyelerini artırabilir. Ayrıca, özellikle şehir yaşamının getirdiği hızlı tempolar ve belirsizlikler, öfke patlamalarını tetikleyen önemli unsurlardır. Sonuç olarak, toplumun genelinde öfke kontrol sorunları daha sık görülmeye başlanmıştır” şeklinde konuştu.

ÖFKE KONTROLÜ

Öfke sorununun, fiziksel, duygusal ve davranışsal belirtilerle kendini gösterdiğini söyleyen Psk. Dalyan, “Fiziksel belirtiler arasında kalp atışlarının hızlanması, terleme ve titreme gibi tepkiler yer alır. Duygusal olarak ise, birey huzursuzluk, çaresizlik veya sinirlilik hissedebilir. Davranışsal olarak ise, bağırma, agresif tutumlar sergileme ve çatışmalara girme gibi durumlar gözlemlenir. Bu belirtiler, öfkenin kontrol altına alınmadığı durumlarda daha da yoğunlaşabilir” dedi. Öfke kontrolünü yönetmek için birkaç temel stratejinin uygulanabileceğine değinen

Psk. Dalyan, şu bilgileri paylaştı:

“İlk olarak, bireylerin kendi öfke tetikleyicilerini tanımaları gerekir. Kişinin hangi durumlarda daha fazla öfke hissettiğini bilmesi, bu duyguyla başa çıkma konusunda önemli bir adımdır. Düzenli egzersiz yapmak, nefes teknikleri ve meditasyon gibi rahatlama yöntemleri, öfke kontrolü üzerinde olumlu etkilere sahip olabilir. Bu tür yöntemler, stresin azaltılmasına yardımcı olarak, öfkenin daha sağlıklı bir şekilde yönetilmesine olanak tanır. Öfke kontrolü sağlamak için, bireylerin etkili başa çıkma stratejileri geliştirmeleri gerekmektedir. Problem çözme becerilerini artırmak, empati kurma yeteneğini geliştirmek ve olumlu iletişim yöntemleri kullanmak, öfkenin yönetilmesinde kritik öneme sahiptir. Öfke duygusu ortaya çıktığında, bireylerin kendilerine bir süre ayırarak düşünmeleri ve duygularını gözlemlemeleri faydalı olabilir. Bu, anlık tepkilerden kaçınmalarına yardımcı olur.”

NE TETİKLİYOR?

Sık öfke patlamalarının sadece tek bir sorunla sınırlı olmayıp, birçok psikolojik hastalığın habercisi olabileceğini hatırlatan Psk. Dalyan, “Depresyon, stres bozuklukları, bipolar bozukluk ve anti-sosyal kişilik bozukluğu gibi çeşitli rahatsızlıklar, öfke patlamalarını tetikleyebilir. Bu yüzden bu tür belirtiler gözlemlendiğinde, bireylerin profesyonel bir uzmandan yardım almaları son derece önemlidir. Sonuç olarak, öfke kontrolü hem bireysel ruh sağlığı hem de sosyal ilişkiler açısından kritik bir konudur. Toplumda bu konuda farkındalığın artırılması ve profesyonel destek alınmasının teşvik edilmesi, hem bireylerin hem de toplumun genel sağlığı için hayati öneme sahiptir. Öfke, doğru yönetildiğinde güçlendirici bir duygu haline gelebilir; aksi takdirde ise yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden öfke yönetimi üzerine eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, modern yaşamın bir parçası olarak ele alınmalıdır” ifadelerini kullandı.

Kalın Sağlıcakla