Dün Marmara Denizi'nde meydana gelen depremi değerlendiren Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, önemli bir açıklama yaptı. Görür'e göre, yaşanan deprem Kuzey Anadolu Fayı'nın beklenen kuzey kolunda değil, aksine güney kolunda gerçekleşti. Bu durum, İstanbul için en az 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde bir deprem beklentisini artırıyor.

Marmara Üniversitesi, '8 Kasım Dünya Şehircilik Günü'nde 'Türkiye Yüzyılında Dirençli Şehirler Paneli' düzenledi. Panelde, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı AKP İstanbul Milletvekili Murat Kurum, Marmara Üniversitesi Rektörü Mustafa Kurt, Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki ve birçok üniversite öğretim görevlisi ile öğrenci yer aldı.

Marmara Denizi'ndeki son depremi değerlendiren Prof. Dr. Naci Görür, şu sözleri dile getirdi:

"Dünkü Marmara'daki deprem, beklediğimiz Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolu üzerinde değil, aksine güney kolu üzerinde gerçekleşti. Doğrultu bileşenli ve normal eğimli bir fay kesimi, güney Marmara'nın altındaki fay sistemini etkiliyor. Bu yavaş bir faydır ve Marmara'da gerilim arttıkça stres birikir. Hatta Marmara'nın güneyi, İstanbul'a kıyasla daha fazla stres biriktiriyor. Bu stres, fayların kaya kırma gücüdür ve birim alana düşen kuvveti ifade eder."

Hazırlıklı olmamız gerekiyor

Marmara Bölgesi, ciddi stres biriktiren bir alan ve deprem bekliyoruz. Güney fayı kolunda da olsa beklenen bir durum. Ancak endişe etmek için bir neden yok. İlk depremi Kuzey Kolu üzerinde bekliyoruz, güneyde değil. Ancak herkesin depreme karşı hazırlıklı olması gerekiyor. İstanbul için beklentimiz var, bu konuda uzun süredir uyarılarda bulunuyoruz. 1999'dan beri İstanbul'u depreme hazırlamanın önemini vurguluyoruz, ancak yeterince başarılı olamadık. İstanbul henüz tam anlamıyla depreme hazır değil ve bu konuda ciddi bir hazırlık sürecine ihtiyaç var. Bu, ülkenin öncelikli gündem maddesi olmalı.

Ciddiyetle yaklaşmalıyız

Siyasiler sık sık "beka meselesi" diyorlar, ama asıl beka meselesi deprem. İnsanlarımızın hayatını kaybetmemesi için bu konuya ciddiyetle yaklaşmalıyız. Çünkü kayıplar yaşamak istemiyoruz. Deprem, bu coğrafyada milyonlarca yıldır gerçekleşiyor ve bu süre daha milyonlarca yıl devam edecek. Eğer sağlıklı, ekonomik ve siyasi bağımsızlığımızı korumak istiyorsak, bu yüzyıl içinde deprem sorununu çözmeliyiz. Bu konuda şaka yapacak bir durum yok.

Kaynak: haber merkezi