Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuksuz sanık Kemalettin Özdemir ve avukatı hazır bulundu. Savunma yapmak üzere söz verilen Özdemir, FETÖ ile olan bağlantıyı 2010 yılında kestiğini belirtti. Özdemir, bu kararın alınmasında etkili olan nedenleri açıklarken, örgütün içindeki bazı uygulamalara dikkat çekti. Özdemir, dini prensiplere aykırı olarak "alkolün serbest bırakılması" ve "kadınların başlarının açılmasına izin verilmesi" gibi talimatlarla tavsiye edilerek, bu durumların kendi inançlarına uygun olmadığını ve bu nedenle bağlantının sonlandırıldığını söyledi.
Örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in 2003'te kendisini aradığını anlatan Özdemir, "Bana, 'FBI seni bana sordu ve ben de olumlu konuştum. Lütfen buraya gel.' dedi. FBI lafı söylenince çok rahatsız oldum. Ardından FBI'ın Türkiye sorumlusuna ulaştım ve ABD Büyükelçiliğine çağrıldım. Bir saate yakın görüştük. Ona 'Neden beni soruyorsunuz?' diye sordum. Bana, 'Bu adama biz güveniyoruz ve bu adama rahatsızlık veren insanlara ulaşmaya çalıştığımızda sizin isminizi gördük.' dedi." ifadelerini kullandı.
Bir dönem örgütün sözde Afrika kıta imamlığı görevini yürüttüğüne yönelik tanık beyanlarını kabul etmeyen Özdemir, kendisinin örgüt mensuplarını sevk edecek konumda olmadığını savundu.
Özdemir, savunmasını şöyle sürdürdü:
"2010'dan itibaren gönüldeki ayrılık tahammül edilemeyecek hale gelmişti. Açıktan mücadeleye başladım. 17/25 Aralık öncesi savcılığa giderek bu yapıyla ilgili bildiklerimi anlatmak istedim. Benim talebim ve savcılığın onayıyla da emniyetin pek çok biriminden gelen personellere bu yapının ihanetlerini anlattım. Bunu yaptığım için o dönem çok tehditler aldım. İçişleri Bakanlığına da bildiklerimi anlattım."
Örgütün emniyetten sorumlu ilk mahrem imamı olduğu yönündeki tanık beyanları sorulan Özdemir, "Bu örgüt, kendi yetiştirdiği ve yüzde yüz bağlı olduğu kişilere böyle bir görevi verir. Sadece bana vermezler zaten." dedi.
Özdemir, mahkeme başkanının "Yönetici kadroda olmadığınızı söylediğiniz halde elebaşı direkt sizle iletişime giriyor. Bu nasıl mümkün oluyor?" şeklindeki sorusu üzerine ise "Babam çok tanınan birisiydi. Diyanette görevliydi. Benim de hayatım bu yüzden çok dolu geçti." cevabını verdi.
Milli ve manevi duygular nedeniyle 2010'a kadar örgütte bulunduğunu söyleyen Özdemir, "İlahiyatçı olarak sohbet vermenin bir suç unsuru oluşturmadığını söylemek isterim. Beraatımı istiyorum. Hiçbir talep olmamasına rağmen örgütü çökertmek için başvurularımın bulunduğu, 2010 yılında ayrıldıktan sonra elimdeki tüm örgütsel arşivleri devlet mekanizmasına teslim ettiğim sabittir. Ankara Terör Şubesinin bu örgütle ilgili arşivlerini ben oluşturdum." savunmasını yaptı.
Mahkeme başkanının, "Hablemitoğlu cinayeti, Nuh Mete Yüksel olayı gibi örgüte atfedilen davalar söz konusu. Bunların yapılacağına ilişkin bilginiz var mıydı?" sorusuna Özdemir, "Bu olayların arkasında örgütün olmaması söz konusu değil." yanıtını verdi.
3 TANIK DİNLENDİ
Daha sonra tanık beyanlarına geçildi. Tanık Alpaslan Uz, üniversite öğrencisi olduğu dönemde bir okuldaki konferansa katıldığını belirterek, "Kendisini orada görmüştüm. Başımızdaki insanlar 'Bu bizim büyüğümüz.' şeklinde söylemde bulundu." dedi.
Tanık Ahmet Deniz ise 2000'li yıllarda Özdemir'in bir sohbetine katıldığını anlatarak, "Genelde dini sohbetler anlatıyordu. Ben, polis kolejinden öğrencilerle sohbet ediyordum. O da sık olmasa da arada bir sohbet veriyordu. Örgütte bir görevi olup olmadığını bilmiyorum ama Osman Hilmi Özdil, Kemalettin Özdemir'in yerini aldığını söyledi." beyanında bulundu.
Tanık Hacı Mustafa Erzurumluoğlu da öğrencilik yıllarında örgütle tanıştığını söyledi.
Ankara'daki bir kitapevinde sohbet toplantısına katıldığını aktaran Erzurumluoğlu, "Fetullah Gülen, 'Sahabeden birini görmek istiyorsanız Kemalettin Özdemir'e bakabilirsiniz.' dedi. O dönem Ankara'da sıkıntılı olarak bilinen örgüt içi olaylarda Kemalettin Özdemir'e müracaat edilirdi. Kendisi özel hizmetteki gruplara bakıyordu. Emniyet grubu bunlardan birisiydi." ifadelerini kullandı.
Avukat beyanının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Nurettin Veren'in de arasında bulunduğu 6 kişinin bir sonraki celse tanık olarak dinleneceğini bildirdi.
Duruşma, 19 Kasım'a ertelendi.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, Özdemir'in FETÖ'nün sözde "emniyet mahrem imamı" olarak örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, terör örgütünün tepe yönetimindeki kişilerle telefon irtibatı kurduğunun tespit edildiği anlatılıyor.
Özdemir'in FETÖ mahrem yapılanmasının örgütsel iletişim yöntemi olan büfe, ankesör, kontörlü hatlar üzerinden çok sayıda örgüt üyesi ve yöneticisiyle irtibat kurduğu, bu durumun da HTS Analiz Raporu'nda sabit olduğu belirtiliyor.
Uzun yıllar örgüt hiyerarşisi içerisinde sorumlu düzeyde örgütsel faaliyetlerde bulunduğu ifade edilen Özdemir'in, hiyerarşik olarak örgüt üyeleri üzerinde bir konumda olduğu ve örgütsel faaliyetlerin organizasyon ve icrasında "harekete geçiren" olarak rol üstlendiği hususunda hiçbir şüphenin bulunmadığı kaydediliyor.
Mevcut delil durumu karşısında Kemalettin Özdemir'in terör örgütü içinde yönetici sıfatıyla aktif ve etkin görev üstlendiği, örgütün kuruluş amaçlarını, ideolojisini, fikir, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü örgüt hiyerarşisine dahil olduğu anlatılan iddianamede, Özdemir'in üzerine atılı "örgüt yöneticiliği" suçunu işlediği kanaatine varıldığı bildiriliyor.
İddianamede, "Şüphelinin 2015'te Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne giderek vermiş olduğu ifade içeriğinde yer alan bilgiler, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 221. maddesi kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanma şartları içerisinde yer alan, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak verilen elverişli bilgi kapsamında mütalaa edilebilecek nitelikte olduğu değerlendirilmiştir. Bu bilginin elverişliliği, örgütün örgütlenme biçimi, failin örgüt yapılanmasındaki konumu ile örgütte geçirdiği süre ve katıldığı faaliyetler gibi kıstaslar göz önüne alınarak mahkemece takdir edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir." ifadelerine yer veriliyor.
Özdemir'in "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor.
KEMALETTİN ÖZDEMİR (KÖZ) KİMDİR?
FETÖ'den ayrıldığını iddia ederek “KÖZ” adıyla özellikle emniyet içinde örgütlenen grup, örgütün en kritik aparatlarından biri. FETÖ işlediği cinayetlerde kendini gizlemek için "KÖZ"ü devreye soktu.
Bu konuda iki örnek verilebilir: Necip Hablemitoğlu ve İhsan Güven cinayetleri… Bu suikastlar, Kemalettin Özdemir FETÖ'nün Emniyet mahrem imamı iken işlendi.
İki cinayetin de delilleri karartılmaya çalışıldı. Medyadaki “KÖZ” grubuyla bağlantılı gazeteciler manipülatif haberlerle bu sürece “katkı” verdi.
Edinilen bilgiye göre, savcılık şimdi “KÖZ” kontrolündeki gazetecileri mercek altına aldı.
HABLEMİTOĞLU VE "KÖZ"
2002 yılında suikasta kurban giden Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinin aydınlatılamaması için FETÖ’cü polislerin özel çaba harcadığına dair birçok bilgi ve belge hazırlanan dava dosyasına girdi.
Kemalettin Özdemir ise 2005 yılına kadar FETÖ'nün emniyet imamı idi.
Bu nedenle de Kemalettin Özdemir ve "KÖZ" grubu, emniyette oldukça aktifti.
İHSAN GÜVEN CİNAYETİ DE "KÖZ" DÖNEMİNDE
İncelenmesi gereken sadece Necip Hablemitoğlu dosyası değil.
2004 yılında İstanbul Tuzla’da Necip Hablemitoğlu’nun yakın olduğu bir isim daha aynı yöntemle öldürüldü…
O kişi emekli subay İhsan Güven idi...
İhsan Güven, Necip Hablemitoğlu’nun yakın arkadaşıydı…
İKİSİ DE GÖZÜNDEN VURULDU
Hatta iddiaya göre, Necip Hablemitoğlu yazdığı kitapları yayınlamadan önce İhsan Güven’e okunması için götürüyor ve fikir alışverişi yapıyordu.
İhsan Güven de aynı Necip Hablemitoğlu gibi gözünden vurularak öldürüldü.
Hablemitoğlu dosyasını davaya dönüştüren savcılık, cinayet yönteminin benzerliğine dikkat çekti ve katil veya katillerin aynı olma ihtimalinin üzerinde durdu.
Bu nedenle Kemalettin Özdemir ve "KÖZ" grubu, sadece Hablemitoğlu davasında değil İhsan Güven cinayetiyle de ilişkili...