Kadına yönelik şiddet, toplumun çözüm bekleyen en büyük sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Her gün onlarca kadının şiddete maruz kaldığı ya da hayatını kaybettiği haberleriyle sarsılan dünya, bu soruna kalıcı bir çözüm bulmak için daha fazla çaba harcamak zorunda. Şiddetin yalnızca fiziksel değil, psikolojik ve toplumsal etkileri de geniş bir kitleyi derinden sarsıyor. Bu kapsamda, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle düzenlenen etkinlikte, şiddetin neden olduğu etkiler ve çözüm yolları detaylı bir şekilde ele alındı.
EĞİTİMLE ŞİDDETİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR
Moodist Hastanesi ve Bloom Psikoloji iş birliğiyle gerçekleştirilen halka açık etkinlikte, kadına yönelik şiddetin birey ve toplum üzerindeki etkileri uzmanların katılımıyla değerlendirildi. Etkinlikte konuşan Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Selin Birgül Baran, kadına yönelik şiddetin son yıllarda ciddi bir artış gösterdiğini söyledi. Şiddeti önlemede eğitimin önemine dikkat çeken Baran, şunları ifade etti: “Bugün aynı zamanda Öğretmenler Günü. Bu durum bize bir gerçeği hatırlatıyor: Şiddetle mücadele, çocukluk döneminden itibaren doğru eğitimle başlar. Bu nedenle, şiddet sadece bir gün konuşulup bırakılacak bir mesele değil. Kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve bireyler olarak bu konuda sürekli farkındalık oluşturmalıyız.”
CİNSİYET EŞİTLİĞİ ŞİDDETİ AZALTABİLİR
Psikoloji Koordinatörü Psikolog Neslihan Turan da, kadına yönelik şiddetle mücadelede toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini vurguladı. Eşitliğin sağlanmasının şiddetin en büyük önleyici unsurlarından biri olduğunu belirten Turan, şu ifadeleri kullandı: “Toplumun her alanında cinsiyet eşitliğini savunmalıyız. Sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı bölgelerde yaptığımız bilinçlendirme çalışmalarında, aile içi şiddetin ve zorbalığın etkilerini anlatıyoruz. Eğitimle yeni nesillere doğru değerler kazandırabiliriz. İşte bu yüzden ‘Umudu paylaşalım, şiddeti durduralım’ diyoruz.”
KORKUTAN TABLO
Etkinlikte dikkat çeken bir diğer konuşma Klinik Psikolog Aleyna Damla Özcan’a aitti. Kadına yönelik şiddetin çarpıcı rakamlarına değinen Özcan, 2021 yılında Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin yayımladığı rapordan veriler paylaşarak “dünyada her 11 dakikada bir kadın öldürülüyor. Kadınlar arasında etnik ve azınlık gruplarına mensup olanlar, trans kadınlar ve engelli kadınlar daha fazla risk altında,” dedi. Özcan, şiddetin kadınlar üzerindeki etkilerini şöyle sıraladı:
Zihinsel Etkiler:
Depresyon, kaygı bozuklukları, uyku ve yeme sorunları, özgüven kaybı, intihar girişimleri.
Davranışsal Etkiler
Zararlı madde kullanımı, sağlıksız ilişkiler ve ilerleyen dönemlerde istismarcı partner seçimi.
ŞİDDETİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ DERİN İZLERİ
Kadına yönelik şiddetin sadece kadınları değil, çocukları da etkilediğine dikkat çeken Özcan, şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddet, aslında çocuklarına yönelik bir şiddettir. Çocuklar şiddetin doğrudan hedefi olmasa bile, buna tanıklık etmeleri uyku bozukluklarından saldırgan davranışlara, kaygıdan gelişimsel sorunlara kadar pek çok probleme yol açabilir. Dahası, şiddeti çözüm yöntemi olarak öğrenen çocuklar, bu döngüyü tekrar etme riski taşır.”
TOPLUMUN RUH SAĞLIĞINI ETKİLİYOR
Kadına yönelik şiddetin sadece bireysel değil, toplumsal travmalara da yol açtığına dikkat çekilen etkinlikte, kolektif travmanın etkileri de ele alındı. Uzmanlar, toplumun ortak bir acıyı yaşama biçiminin ruh sağlığı üzerinde belirleyici olduğunu ifade etti. Şiddetin neden olduğu öfke, çaresizlik ve şaşkınlık gibi duyguların toplumun psikolojisini zayıflattığına vurgu yapıldı.
TRAVMA TERAPİSİ İLE İYİLEŞME MÜMKÜN
Klinik Psikolog Semanur Konuk Düzgün, etkinlikte travma tedavi yöntemleri üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) ve Şema Terapi gibi yöntemlerin travma mağdurlarına sağladığı faydaları anlattı. Düzgün, “Travmanın izlerini silmek zaman alabilir ama doğru terapi yöntemleriyle bu süreç daha sağlıklı bir şekilde yönetilebilir” dedi.
UMUDU PAYLAŞALIM, ŞİDDETİ DURDURALIM
Etkinlik, kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanların ortak çağrısı ise netti: Kadına yönelik şiddetin durdurulması, toplumun her kesiminin ortak çabasıyla mümkün. Eğitim, bilinçlendirme çalışmaları ve güçlü yasal düzenlemelerle bu sorunun üstesinden gelinebilir. “Umudu paylaşalım, şiddeti durduralım” sloganıyla bir araya gelen uzmanlar, toplumsal bilinci artırmanın önemini bir kez daha vurguladı.