İklim krizinin en çok etkili olduğu bölgelerden Akdeniz'deki birçok ülkede bu yıl mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar yaşandı ve kuraklık yeni bir sorun olarak ortaya çıktı.
Ölçümlerin kayıt altına alınmaya başlandığı 1960'tan bu yana en yüksek yaz ayı sıcaklık ortalamasına sahne olan Yunanistan'da yağışların da mevsim normallerinin altında seyretmesi sonucu su kaynakları azaldı.
Başkent Atina ve çevresine yıllardır su sağlayan Mornos Barajı'ndaki seviyenin azalmasıyla sular altında kalan köy yeniden ortaya çıktı.
Atina'nın da dahil olduğu Attiki bölgesinden sorumlu Su ve Kanalizasyon İdaresi (EYDAP), barajlardaki su seviyesinin azalması nedeniyle halka su kullanımında tasarrufa yönelik tedbir çağrısında bulundu.
EYDAP'tan yapılan yazılı açıklamada Attiki bölgesindeki su kaynaklarında ciddi azalma yaşandığı belirtilerek, su tüketiminde 2024'ün ilk 6 ayında, 2023'ün aynı dönemine göre yüzde 8 ila 10'luk artış yaşandığı kaydedildi.
Halktan su tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi istenen açıklamada, "banyo yaparken, diş fırçalarken ve tıraş olurken gerekmedikçe muslukların kapatılması, banyo süresinin 5 dakikayı aşmaması, su içerken gün boyu aynı bardağın kullanılması, yemek pişirirken küçük tencerenin tercih edilmesi, elde bulaşık yıkarken leğen kullanılması, meyve ve sebzelerin leğende yıkanması, sifonlara içi taş dolu pet şişeler konulması, çamaşır ve bulaşık makinelerinin iyice dolmadan çalıştırılmaması, çamaşır makinelerinde ön yıkama yapılmaması, araçların hortumla yıkanmaması, balkonlardaki çiçeklerin buharlaşmanın az olduğu akşam saatlerinde sulanması, klimalardan çıkan suyun çiçek sulama ve araç yıkama gibi işlerde değerlendirilmesi, bahçelerin hortum yerine süpürgeyle temizlenmesi" gibi tavsiyeler yer aldı.
Ekoloji ve çevre politikaları konusunda uzman, Atina Teknik Üniversitesinden emekli Prof. Dr. Kimon Hacibiros, Yunanistan'ın ve Akdeniz'in bu yıl karşı karşıya kaldığı kuraklık sorununu AA muhabirine değerlendirdi.
Bu yıl yaşanan kuraklık sorununun tüm Doğu Akdeniz bölgesini etkilediğini vurgulayan Hacibiros, dünyanın büyük bölümünde benzer sorunların görüldüğüne dikkati çekti.
"Yüksek sıcaklıklar, sele ve kuraklığa neden oluyor"
Hacibiros, kuraklık, susuzluk, mevsim normalleri üzerindeki sıcaklar, seller ve orman yangınlarının birbirleriyle ilişkili olduğunu belirterek, tüm bunların, insanların başlattığı iklim krizinin sonuçları olduğunu dile getirdi.
İklim krizinin ilk aşamasının hava sıcaklığının artması olduğuna işaret ederek Hacibiros, "Bu, tabii ki suyun daha çok buharlaşmasına neden oluyor. Aslında teoride bu kuraklığa değil daha çok yağmura neden olmalıydı ancak yağmur bizim istediğimiz yerlere yağmıyor, rastgele yağıyor ve çoğu zaman sele neden oluyor. Yüksek hava sıcaklıkları bu şekilde sellere neden oluyor." şeklinde konuştu.
Hacibiros, yüksek hava sıcaklıklarının bazı bölgelerde sele, bazı bölgelerde ise kuraklığa yol açtığını kaydederek, dağlarda ise kar yağışının bu nedenle azaldığına dikkati çekti.
Atina'nın su ihtiyacının da birçok bölge gibi dağlara düşen kar yağışına bağlı olduğunu ifade eden Hacibiros, yazın nehirlerin kurumaması için kar yağışının kritik öneme sahip olduğunun altını çizdi.
Atina'daki su sorunu
Hacibiros, Atina'nın su kaynaklarının azalmasına da değinerek, "Gelecek 2-3 yıl içinde yeterli kar ve yağmur yağmaması halinde susuzluk sorunu trajik bir hal alacaktır." uyarısında bulundu.
Atina'nın, yakınında nehir olmayan az sayıdaki büyük şehirden biri olduğuna ve kendi su kaynaklarının bulunmadığına dikkati çeken Hacibiros, bu nedenle 1920'lerden bu yana şehir dışındaki nehirlerden su getirilmesi yoluna gidildiğini belirtti.
Hacibiros, bu kapsamda oluşturulan barajlardan birinin de Orta Yunanistan'daki Mornos Nehri'nin sularının biriktiği Mornos Barajı'nın olduğunu dile getirerek, Atina'nın su ihtiyacının 4 nehirden sağlandığını ifade etti.
Mornos Barajı'nın suları altındaki köy kuraklık nedeniyle yeniden görünür oldu
Atina'da musluklardan akan şehir şebeke suyunun içilebildiğini ve temiz olduğunu söyleyen Hacibiros, Atina'nın 30 yıldır su sorununun bulunmadığını ancak şimdi iklim krizi faktörünün olduğunu söyledi.
Hacibiros, "Birkaç yıl önce bu durumu öngörmek olası değildi. İklim krizi şu an kuraklık ve aşırı sıcaklıklara neden oluyor. Atina'nın suyunun artık azaldığını görüyoruz. Bunu, Mornos Barajı'nın su seviyesinin düşmesinden ve baraj yapıldığında sular altında kalan bir köyün tekrar su yüzeyine çıkmasından anlıyoruz. Bu, bir tehlike uyarısıdır." dedi.
Deniz suyunun arıtılması
Hacibiros, Yunan adalarının da benzer sorunlar yaşadığını ve özellikle Ege adalarının akarsuya sahip bulunmaması nedeniyle susuzluk sorununa karşı daha hassas olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Eskiden insanlar yağmur suyunu evlerindeki sarnıçlarda biriktiriyordu. Son yıllarda sondaj yapmaya başladılar ancak bu sular çok kaliteli değil biraz tuzlu. Bu nedenle adalarda artık şişelenmiş su içiyorlar. İklim krizi derinleşirken bu adalar için tek çözüm deniz suyunun arıtılması. Bugün deniz suyunu arıtarak, içilebilecek, çok kaliteli düzeye getiren teknolojiler var. Bazı adalarda başladı bile bu uygulamalar. Gelecek yıllarda adaların çoğunda deniz suyu arıtma tesislerinin açılacağına inanıyorum."
Atina'da yaşayan yaklaşık 5 milyonluk nüfus için deniz suyunun arıtılmasından faydalanmanın da çok zor olduğunu vurgulayan Hacibiros, bu yöntemin ancak yağışların az olduğu dönemde tamamlayıcı amaçlı kullanılabileceğini kaydetti.
Su israfının engellenmesi
Hacibiros, susuzluk sorunuyla mücadelenin en temel yolunun, mevcut suyun makul şekilde kullanılması olduğunun altını çizdi.
Atina'da su israfının azaltılmasına yönelik çalışmaların derhal başlatılması gerektiğini vurgulayan Hacibiros, "Bu, su içmeyelim, çiçeklerimizi sulamayalım anlamına gelmiyor. Örneğin araçlarımızı her gün musluklarımızdan akan içilebilir kalitedeki suyla yıkıyoruz. Balkonları, sokakları yıkıyoruz. Bunlar israf. Bu tür kullanımlar kısıtlanabilir. En azından birkaç ay, gelecek kış yağış olup olmayacağını görene, sorun çözülene kadar bu yapılabilir." diye konuştu.
EYDAP'ın duyurduğu tedbirleri yeterli bulmadığını ifade eden Hacibiros, sorunun ciddiyetini ortaya koyacak daha katı tedbirlerin şart olduğuna dikkati çekti.
Hacibiros, "Duyurular da önemli ancak bence mali bir tedbir de alınmalı. Mali tedbirler çevre konusunda çok daha etkili olabiliyor. Örneğin, 6 aylık geçici bir süre için su fiyatlarında artış olabilir ki insanlar suyu israf ederken bir daha düşünsün. Şu an yapılması gereken, Atina'nın musluklarından akan içilebilir suyun israf edilmemesi." dedi.
Tarımda su israfı
Ülke genelinde tarımda da suyun çok israf edildiğine dikkati çeken Hacibiros, "Yunanistan'da suyun yüzde 80'inden fazlası sulama için kullanılıyor. Bu, değişmeli. Çok su istemeyen bitkilerin ekilmesi ve sulamanın daha az su kullanılarak yapılmasına imkan veren yeni teknolojilerin kullanılmasıyla bu mümkün kılınabilir. Bu konuda çok geri kaldık. Bir an evvel bu konuda çaba harcanmalı." değerlendirmesinde bulundu.