Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Kolaylı, Türkiye’nin bal üretimi ve bal çeşitliliği bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığını belirterek bu sezon bal üretimi açısından çok verimli geçtiğini söyledi.Bu yıl bal üretimi henüz tam olarak hesaplanmadığını ancak bu rakamın 150-200 bin ton seviyelerinde olduğunu tahmin ettiklerini belirten Kolaylı, sadece kestane balında hava şartlarından ötürü verimin az olduğunu kaydetti.


 

Türkiye bulunduğu coğrafi konumundan dolayı Asya, Avrupa ve Afrika’nın tam bir geçiş noktası olması nedeniyle ballı bitkiler coğrafyasına hâkim pozisyonda bulunduğunu ifade eden Kolaylı "Bu nedenle Türkiye hem bal üretimi hem de bal çeşitliliği bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi. Bal üretimi bakımından birinci sırada Çin, ikinci sırada Hindistan üçüncü sırada da Türkiye geliyor. Normalde geçen sene yaklaşık 110 bin ton bal üretilirken bu yıl henüz hesap yapılmadı ancak 150- 200 bin ton civarında bal ürettik. 2022 yılı balcıların çok mutlu olduğu bir sene. Çoğu bölgede bal verimi çok yüksekti sadece kestane balında verim düşük oldu, o da Karadeniz Bölgesinin fazla yağış almasından kaynaklandı. Çünkü kestane balı yaklaşık 2 haftalık bir süreçte toplanıyor. O dönemde bazı bölgelerde çok yağmur olduğu için kestane balı verimi azaldı. Onun dışında özellikle Doğu Anadolu Bölgesi Erzurum, Gümüşhane, Bayburt, Bingöl, Hakkari’ye doğru gittiğimiz zaman bol miktarda bal verimi oldu. Sürekli arıcılarla temas halindeyiz, üreticiler bu sene bal üretimi bakımından bayağı memnunlar. Karadeniz Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi bu sen en şanslı bölgelerden. Aslında Türkiye’nin genelinde bal verimi yüksek, dolayısıyla bu sene bal üreticilerinin yüzü güldü bu bakımdan çok mutlular. Türkiye bir bal ülkesi ve bal çeşitliliği bakımından da dünyanın en iyilerinden. Bizdeki kadar bal çeşitliliği olan bir ülke yok” dedi.



"Deli bala yoğun ilgi var"

Türkiye’nin bal ihracatının giderek arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Sevgi Kolaylı, “Bal ihracatımız giderek artıyor, özellikle Ortadoğu ülkelerine, Arap ülkelerine bal ihracatı var. Sahadan aldığımız bilgiler de bunu destekliyor. Özellikle yurt dışından orman gülü balını alan, kullanan ülkeler var. Yine sahadan aldığımız bilgilere göre yurt dışından çok talep geldiği ifade ediliyor. Özellikle Orman gülü balına (deli bal) bir ilgi var ancak bu ilginin sebebini biz hala çözemedik” diye konuştu.


 

Orman gülü balının yüzde 95 oranında Türkiye’de üretildiğini vurgulayan Kolaylı, “Orman gülü balı, deli bal olarak da adlandırılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı satışı durduruldu. Orman gülü balı olarak ta deli bal olarakta satılamıyor. Gördüğümüz kadarıyla bu balı el altından çiçek balı diye çok alıp kullananlar var. Bizde aslında bu konuda dikkati çekmek istiyoruz. Orman gülü balı dünyada yüzde 95 oranında Türkiye’de üretiliyor. Türkiye menşeili bal. Bu bal, tıbbı bal olma potansiyeli çok yüksek. Özellikle yüksek tansiyon hastalarının bu balı tüketebilir olması ama balla ilgili yeterli araştırma yok. Bu baldan kaynaklanan zehirlenmeler vakalar var, makaleler çok yazılmış ancak bu balın tıbbı bir bal olarak kullanılma potansiyeli ile ilgili araştırmalar yetersiz” şeklinde konuştu.



"Deli baldan ilaç yapalım mutlaka değerlendirelim"

Prof. Dr. Sevgi Kolaylı, akademik camiayı balla ilgili çalışma yapılmasını tavsiye ettiklerini belirterek şunları söyledi:“Bilim insanlarına sesleniyorum; Türkiye’de onlarca eczacılık fakültesi var, farmakoloji birimleri var. Bu balı lütfen alıp değerlendirin. Bu baldan ilaç yapalım. Bizim özümüz bu bal. Doğu Karadeniz Bölgesi, Batı Karadeniz Bölgesi, Sarp’tan Kırklareli’yle kadar uzanan hatta orman gülü balı ya saf olarak ya da diğer çiçeklere karışmış olarak üretiliyor. Ama, yasaklanamaz çünkü orman altı bir bitki bu balın kıymetini bilemiyoruz. Eksiğimiz, yeterli çalışma done elimizde yok. O yüzden akademik camiayı bu balla ilgili çalışma yapmasını tavsiye ediyorum. Tansiyon düşürücü olarak kullanılma potansiyeli yüksek bizim de araştırmalarımız var bu konuda. İlaç olması için bir doğal bileşiğin ya da sentetik bileşiğin Faz 1, Faz 2, Faz 3 çalışmalarının yapılması gerekiyor. Bu çalışmalara henüz daha başlanılmadı başlangıç aşamasında çalışmalar. O bakımdan duyarlı akademisyenlerin bu konuya eğilmelerini davet ediyoruz. Yabancı ülkelerde balı, baz olarak kullanıyorlar, ballı şuruplar üretiliyor. Çocuklar için, büyükler için, yaşlılar için gıda katkı maddesi olarak tamamlayıcı tıp unsuru olarak balı kullanıyorlar. Bu bakımdan bal ilaç olarak katkı maddesi olarak kullanılıyor. Direk bal ilaç diyemeyiz, buna biz gıda katkı maddesi diyoruz.”


"Balın fiyatı arttıkça kalitesi artar, yanlış bir düşünce"
Sahte bal konusunda zaman zaman kendilerine şikayetler geldiğini de hatırlatan Kolaylı, balın fiyatı arttıkça kalitesinin arttığı yönündeki düşüncenin yanlış olduğunu söyledi. Kolaylı, açıklamalarını şöyle sürdürdü:“Sahte bal konusunda bize de zaman zaman şikâyetler geliyor. Genelde tüketiciler balı baktığım zaman bal sahte midir, değil midir? Nasıl anlayabilirim? Balı koklamayla maalesef anlaşılmıyor çeşitli analizleri var. Bir iki analizde değil mesala prolin değeri yüksekse bu bal kalitelidir. Hayır, prolin değeri yüksekse evet kalitelidir ancak yüzde yüz kalitelidir anlamına gelmiyor. Çünkü balın içine prolin de katabiliyorlar. Dolayısıyla balda ölçülen 10-15 tane parametre var. O parametrelerin hepsinin kemometrik olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Bu yüzden bal kodeksine göre tespit edilen parametreler ölçüldüğü takdirde balın kaliteli olup olmadığı, sahte olup olmadığı analizlerle tespit edilebiliyor. Tarım Bakanlığı onaylı ballar, ya da arıcıların çok iyi bildiği güvendiği kimselerden aldıkları ballar kaliteli ballardır. Çok pahalıya satılan ballar Örneğin kilogram fiyatı 2 bin 3 bin TL’ye satılan ballar çok kaliteli ballar diyemeyiz, bu da bir algı. Balın fiyatı arttıkça kalitesi artar, yanlış bir düşünce. Uzun yıllardır ballarla çalışıyorum her gün bir sürü bal geliyor bize ama maalesef 150-200 TL’ye satılması gereken balı 2-3 bin TL’ye satabiliyorlar, bunları da görüyoruz. Yüksek fiyatlıdır diye bu bal çok kalitelidir anlamı çıkmıyor. Tüketicilerin bu konuda da uyanık olması gerekiyor. Anzer balı yüksek fiyatlara satılan bir baldır. Anzer balının bir marka değeri oluşmuştur çok az üretilen bir baldır. Belki bu sene bir ton iki ton üretilmiştir, bu sene biraz daha verimli geçtiği için. Bu arz talep meselesi. Zaten Anzer balı coğrafi işaretli olduğundan talepte fazla olunca fiyatı otomatikman artıyor. Buna bir itirazımız yok, olabilir ancak başka çiçek ballarında bunu görüyorum 850 TL, bin TL, bin 500 TL’ye satılıyor."

(iha)