Başkent Addis Ababa'nın 500 kilometre doğusunda bulunan ve Jugol bölgesinin sahip olduğu doğal güzellikleriyle 2006'dan bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Harar, aynı zamanda kahvesinin kalitesiyle de adından söz ettiriyor. Bölgenin yüksek kesimlerinde yetiştirilen kahve çekirdekleri dünyanın birçok ülkesine ihraç ediliyor.
Eski şehir merkezinde ise halen 100'e yakın cami ve evliya türbesi bulunuyor. Bu özelliğiyle "İslam'ın dördüncü kutsal şehri" olarak da adlandırılan kentte Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından restore edilen ve Türkiye Maarif Vakfınca kullanılan Osmanlı konsolosluk binası da yer alıyor. Binanın dış duvarlarında Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi ile İstanbul'un yağlı boyayla yapılmış resmi yer alıyor.
"Yaşayan şehir" olarak da anılan, İslam'ın beş şartını temsil eden beş kapının etrafında kurulan şehrin Jugol bölgesinde beyaz boyalı 400'e yakın dar sokak bulunuyor. Her biri tarihi özelliğiyle ön plana çıkan sokakların duvarlarında Harar kültürüne ait motifler yer alıyor. Adeta açık hava fotoğraf platosunu andıran sokaklarda dolaşan ziyaretçiler, bol bol hatıra fotoğrafı çektiriyor.
Kentte en çok ilgi gören mekanlar arasında 1897'ye kadar bölgenin en büyük camilerinden biri olan ancak daha sonra kiliseye çevrilen Medhane Alem Kilisesi yer alıyor.
Küslükler bu sokakta son buluyor
Harar şehir merkezinde dargınları barıştırmak için ancak tek kişinin geçebileceği büyüklükteki "Barış Sokağı" dikkati çekiyor. Yakınlarının telkiniyle sokağın her iki ucundan birbirlerine doğru hareket eden küsler, helalleşip dargınlıklarına son veriyor.
Sokak yörede küslüklerin sona erdirilmesi için kullanılırken, turistlerin de en çok görmek istediği mekanların başında geliyor.
Kentte uzun yıllardan bu yana sırtlanlar da evcil hayvanlar gibi besleniyor. Akşam karanlığında şehir merkezine inen sırtlanlara yöre halkı tarafından amfi tiyatro alanında et veriliyor. Sırtlanları görmek isteyenler ise belli bir ücret karşılığında hatıra fotoğrafı çektiriyor.
Türkiye sevgisi başka
Türk dizilerine hayranlık duyan yöre halkı, birçok dizinin tekrar bölümlerini televizyon kanalları ve internet sitelerinden izliyor. Bu sayede birçok kişi Türkçe öğrenirken bazıları da Maarif Vakfının kurslarına giderek Türkçesini geliştiriyor. Kente Türkiye'den gelenlere ayrı bir ilgi gösteren Harar halkı, kısa bir dönem hakimiyetinde kaldıkları Osmanlı ve Türkiye'ye sevgisini her fırsatta dile getiriyor.
Türkiye Diyanet Vakfının (TDV) vekaletle kurban organizasyonu kapsamında Türkiye'den gelen gönüllüleri sokakta durdurup sarılan 70 yaşındaki Abdulkadir Mustafa sevgisini, "Türkiye, Müslümanların annesi babası olan bir ülke. Türkiye, emirlikten önce, Osmanlı döneminde buradaydı. Türkiye bizim kardeşimiz, atalarımız. Türkiye'nin buraya gelmesini ve bize yardım etmesini gönülden istiyoruz." ifadesini kullandı.
Geleneksel Harar Kültürevi'nde ise bölgeyi ziyarete gelenlere kentin geleneksel ürünleri tanıtılıyor.
Burada konaklamak isteyenlere geleneksel Harar evinin bir odası kiralanıyor, yöresel kıyafet ile mutfak ve süs eşyalarının satışı yapılıyor.