UNCTAD, Ticaret ve Kalkınma Raporu'nun ekim sayısını yayımladı.
Ülkelerin ekonomik tahminlerine de yer verilen raporda, Türkiye ekonomisinin 2023 yılı büyüme beklentisi yüzde 2,6'dan yüzde 3,7'ye yükseltildi. Türkiye'nin gelecek yıl da yüzde 1,9 büyüyeceği öngörüldü.
Raporda, ABD ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahmini de yüzde 0,9'dan yüzde 2'ye revize edildi.
Büyüme tahmini Avrupa Birliği için yüzde 0,4'e ve Çin için yüzde 4,6'ya düşürülen raporda, Almanya'nın da bu yıl yüzde 0,6 küçüleceği tahmin edildi.
Raporda, geçen yıl yüzde 3 olan dünya ekonomik büyümesinin 2023'te yüzde 2,4'e yavaşlamasının beklendiği belirtildi. Bu rakamın küresel mali sistemde reform yapılmasına, enflasyonla, eşitsizlikle ve kamu borcuyla mücadeleye yönelik daha pratik politikalara ve kritik piyasaların daha fazla gözetim altına alınmasına yönelik acil ihtiyacın altını çizdiği vurgulandı.
DÜNYA EKONOMİSİ 2,1 BÜYÜYECEK
UNCTAD, nisan raporunda dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 2,1 büyüyeceğini öngörmüştü.
ABD'de artan faiz oranlarına rağmen ekonominin kontrollü bir yavaşlama yaşayarak kötümser tahminlere meydan okuduğu vurgulanan raporda, "yumuşak inişin" güçlü tüketici harcamalarına, mali kemer sıkma önlemlerinden kaçınılmasına ve yılın başlarındaki aktif parasal müdahaleye bağlanabileceği aktarıldı.
Raporda, aynı zamanda, özellikle uzun süren yüksek faiz oranları nedeniyle yatırım endişelerinin devam ettiği kaydedildi.
Buna karşılık, Avrupa'nın potansiyel bir resesyonun eşiğinde olduğuna işaret edilen raporda, hızla sıkılaşan para politikası ve güçlü ekonomik dalgalanmalarla boğuşulduğu ifade edildi.
Raporda, Avrupa'da büyük ekonomilerin yavaşladığı ve Almanya'nın da daralma sürecinde olduğu vurgulanarak kıta genelinde mali kemer sıkma politikalarıyla birleşen durağan veya düşen reel ücretlerin büyümeyi aşağı çektiği belirtildi.
GENİŞLEYEN SERVET AÇIĞI TEHTİT
Çin'in geçen yıla göre toparlanma işaretleri göstermesine rağmen, zayıf yurt içi tüketici talebi ve özel yatırımla karşı karşıya olduğu aktarılan raporda, ülkenin diğer büyük ekonomilere kıyasla bu zorlukların üstesinden gelmek için kullanılabilecek daha fazla maliye politikası alanına sahip olduğu bildirildi.
Raporda, temel endişelerden birinin özellikle daha gelişmiş ekonomilerdeki parasal sıkılaştırmadan orantısız bir şekilde etkilenen gelişmekte olan ülkelerde ekonomik eşitsizliğin devam etmesi olduğuna işaret edildi.
Genişleyen servet açığının, kırılgan ekonomik toparlanmaya ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşmaya yönelik bir tehdit oluşturduğundan bahsedilen raporda, gelişmekte olan birçok ülke için borç yüklerinin de büyük göründüğü kaydedildi.
Raporda, artan faiz oranları, zayıflayan para birimleri ve yavaşlayan ihracat büyümesinin bir araya gelerek temel ihtiyaçlar için mali alanı daralttığı ve büyüyen borç servisi yükünü gelişen bir "kalkınma krizine" dönüştürdüğü konusunda uyarıda bulunuldu.