İlk Türk uçağını yapan, havacılık okulu açan, İstiklal Savaşı'nda ilk ve son uçuşu gerçekleştiren, ilk Türk hava yollarını kuran, Balkan, Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşlarında hem havadan hem karadan saldırıp, düşmana karşı koyan Hürkuş, Türk havacılık tarihine adını adeta altın harflerle yazdırdı.

İlk Türk tayyarecisi, başarılı keşifler yaptığı Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Yunanlılardan kalan malzemelerle ilk Türk eğitim ve keşif uçağı "Vecihi K-VI"yı 1924'te üretti.

Hürkuş'un uçabilirlik sertifikası için toplanan teknik heyette tayyareyi kontrol edecek personel bulunamadı.

Teknik heyetten bir kişinin "Vecihi, biz sana uçma izni veremeyiz. Sen uçağına güveniyorsan uçabilirsin." sözleri üzerine 28 Ocak 1925'te "Vecihi K-VI" ile ilk uçuşunu yaptı. Yaklaşık 15 dakika süren gösteri uçuşunda uçağın her türlü kabiliyetini gösterme imkanı bulan, sonrasında "izinsiz uçuş yaptığı gerekçesiyle" kendisine 10 günlük ev hapsi cezası verilen, ayrıca yarım maaşı kesilen Hürkuş, tüm zorluklara rağmen uçak yapma tutkusundan vazgeçmedi.

Hürkuş, Kadıköy'de o dönem çoğunlukla kerestecilerin bulunduğu, şimdilerde Osmanağa Mahallesi Çuhadarağa Sokak'ın sınırlarında yer alan iş yerinin çatı katında üç ay içinde "Vecihi XIV (14)" uçağını imal etti.

Kadıköy halkı üretim sırasında destek verdi

Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı avukat Bahadır Gürer, AA muhabirine, yılmadan hayallerinin peşinde ilerleyen Vecihi Hürkuş'un "Vecihi XIV" projesi için gerekli izinleri alıp Kadıköy'de evine yakın bir keresteci dükkanının çatı katını kiraladığını dile getirdi.

O dönem "Keresteciler Sokağı" diye bilinen Çuhadarağa Sokak'taki dükkanın uçak üretimi için yeterli alana sahip olmadığını ancak Hürkuş'un azim ve kararlılıkla burada çalışmaya başladığını anlatan Gürer, Kadıköy halkının da ona destek verdiğini ifade etti.

Uçak parçalarının üretimine katkı sağlayan esnafın Hürkuş'tan işçilik parası almadığını dile getiren Gürer, "Kadıköy'deki esnafla devamlı haberleşiyorlar. Orada yaptırdıkları işlerin karşılığını Vecihi Bey ödemek istiyor fakat o tarihte Kadıköy esnafı, 'Tamam bu Vecihi işi ama bu aynı zamanda Kadıköy işi. Sen uçak yapıyorsun bir de senden işçilik parası mı alacağız?' diyerek para almıyorlar." bilgisini aktardı.

Uçağı çıkarmak için binanın duvarları yıkıldı

Yapımı tamamlanan uçağın ilginç bir yöntemle dışarı çıkarıldığını anlatan Gürer, şöyle devam etti:

"Montaj tamamlandığı sırada artık uçağın dışarı çıkarılması gerekiyor fakat uçağın yapıldığı bina o kadar küçük ki uçağın tamamını yapma şansı orada yok. Hatta uçak bir tarafa çekilerek gergi telleri ve ayarları yapılıyor. Sonra onlar sökülüp uçak diğer tarafa çekiliyor ancak bu şekilde uçağın eksikleri tamamlanmış oluyor. Bunlar tamamlandıktan sonra herkesin merak ettiği bir şey var: 'Bu binanın kapısı penceresi bile yok, bu uçak buradan nasıl çıkacak?' Bina sahibi de o sokakta oturuyor. Bir akşam Vecihi Bey'in arkadaşları bina sahibini alıp akşam yemeğe götürüyorlar. Onlar yemekte eğlenirken Vecihi Bey'in diğer arkadaşları keresteci dükkanına geliyor. Tuğla duvarda uçağın gövdesinin geçebileceği kadar bir yer açıyorlar. Oradan önce uçağın pervanesini, kanatlarını, kuyruğunu bir vinçle doğrudan aşağıda bekleyen kamyonun kasasına indiriyorlar. Uçağın gövdesi de indirildikten sonra Vecihi Bey'in arkadaşları o duvarı tekrar örüyorlar. Sabah bina sahibi baktığı zaman hiçbir şeyin farkında değil."

"O sokakta bu binayı bulabilmemiz lazım"

Keresteci dükkanının parsel numarasının Kadıköy Belediyesinin arşivlerinden ortaya çıkarılmasını talep eden Gürer, "Kadıköy Belediyesinin yapması gereken, bizlerin de yardımcı olması gereken bir iş var. O sokakta bu binayı bulabilmemiz lazım. Eski kayıtlardan bunu bulabilmemiz lazım. Eski fotoğraflardan, eski belgelerden bunları bulabilmemiz lazım." diye konuştu.

Gürer, Türkiye'de ilk sivil Türk uçağının yapıldığı yerin, Türk havacılığının doğum yeri olduğunu söyledi.

"Orada bu uçak yapıldı. Bunu en azından bir tabelayla, bir plaketle belirlemek lazım, bunu duyurmak lazım" diyen Gürer, burasının çok hareketli, dar ve yüksek binaların olduğu bir sokak olduğunu belirtti.

Bahadır Gürer, "Orada görüştüğüm kimselerden adını (Vecihi Hürkuş) duyana rastlamadım ne yazık ki. Bu da ayrı bir üzüntü kaynağı. Orada yaşamanın, orada Vecihi Hürkuş'la yaşıyor olmanın bilincini verebilmemiz lazım." ifadesini kullandı.

Hürkuş'un adının bu sokakta yaşatılmasını memnuniyetle karşılayacaklarını kaydeden Gürer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu konuda Kadıköy Belediyesine birkaç müracaatımız oldu ama o konuda değerlendirme alamadık. Vecihi Hürkuş'un isminin bu sokağa verilmesi çok önemli. Eski de olsa orada herhangi bir isim yerine Vecihi Hürkuş'la özdeşleşmiş bir sokak adının olması, sivil Türk havacılığının doğum yeri olarak oranın daha bilinir hale gelmesi faydalı olacaktır. Biz bu konuda üzerimize düşenleri, bilgi ve belge olarak paylaşmaya, öncülük etmeye hazırız."


 

"Vecihi Hürkuş, Skorsky ve Boeing ile çağdaş"

Vecihi Hürkuş'un 27 Eylül 1930'da ilk sivil Türk uçağıyla sefer gerçekleştirdiğini aktaran Gürer, "Sonra bu uçakla Yeşilköy'e (Bakırköy) gidip geliyor, ardından Ankara'ya gidiyor. Ankara'da çok büyük bir ilgiyle karşılanıyor ama uçağına sertifika almak için yaptığı başvuruda sonuç alamıyor. Sonuç olarak, 'Bu uçağın teknik özelliklerini ölçecek cihazlarımız ve bu cihazları kullanacak personelimiz yok, bu nedenle istenilen sertifikanın verilmesi mümkün değildir' diyorlar. Bu şekilde uçak Ankara'da kalıyor." dedi.

Gürer, o tarihte Türk Hava Kuvvetlerinin Çekoslovakya'dan bir uçak satın aldığını aktararak, Hürkuş'un Mareşal Fevzi Çakmak'ın emrinde çalıştığını dile getirdi.

Çakmak'ın yol göstermesiyle uçağın yakın bir memlekette muayene edilmek üzere gönderilmesine izin çıktığını anlatan Gürer, "Bu izinle Vecihi Bey, 'Hemen uçağıma atlayıp gideyim' diyor ama izin vermiyorlar. 'Uçuş izni yok, bu nedenle sadece uçağı demonte ederek götürebilirsin' diyorlar. Demiryollarından vagon kiralanıyor, Vecihi Bey ve makinisti Hamit Bey ağlaya ağlaya uçağı söküp bir vagonun içine yerleştiriyorlar. Uçarak geldiği Ankara'dan bir tren vagonunda önce Eskişehir, sonra Haydarpaşa, Sirkeci ve buradan Prag'a uçak gidiyor." diye konuştu.

Bahadır Gürer, Hürkuş'un Prag'a gittiğinde birçok meseleyle karşılaştığından bahsederek, şunları paylaştı:

"Türkiye'de yapılan uçak, bütün statik hesaplar, bütün raporlar, bütün hazırlıklar hepsi Türkçe ama Çekoslovakya'da Çekler Türkçe bilmiyorlar, Vecihi Bey de Çeklerin dilini bilmiyor. O zaman tercüme olasılıkları da pek fazla değil. Orada Skoda fabrikasında çalışan bir Azerbaycanlı mühendisin yardımıyla önce belgeler, hesaplar Çek diline çevriliyor. 'Peki kim uçacak, test uçuşlarının yapılması lazım' diye soruyorlar. Vecihi Bey, 'Tabii ki ben' diyor. Orada iki hafta süren test uçuşlarında her bir testten başarıyla sonuç alıyor. Sonuçta 23 Nisan 1931'de Çekler büyük bir salonda sertifika töreni düzenliyor ve uluslararası uçuş sertifikasını Vecihi Bey'e veriyorlar."

Vecihi XIV'ün sertifika onayı sonrası 5 Mayıs 1931'de Edirne üzerinden Türkiye'ye geldiğini aktaran Gürer, Hürkuş'un bu uçakla Doğu Anadolu Bölgesi hariç yurdun her köşesini dolaşarak insanlara uçak deneyimi yaşattığını vurguladı.

Gürer, 1932 yılında Vecihi Sivil Tayyare Mektebi'nin hizmetine verilen uçağın burası kapatıldıktan sonra Ankara'da Türk Tayyare Cemiyetine geldiğini, sonrasındaki süreçte uçakların yok olduğunu anlattı.

Hürkuş'un Skorsky ve Boeing'le de çağdaş olduğunu vurgulayan Gürer, "Onlar devlet imkanlarıyla, kendi imkanlarıyla bir yerlere geldiler. Vecihi Bey imkansızlıklar içerisinde bu noktaya gelebildi." değerlendirmesinde bulundu.

"Bilmemek bizim ayıbımız oldu"

Çuhadarağa Sokak'ta yapı marketi işletmecisi Veysel Özer, Hürkuş'un, Türkiye'nin ilk sivil uçağını burada yapmasından gurur duyduğunu dile getirdi.

Özer, "Bu bilgiyle sokağa bakış açım değişir. Çok gururlandım ama bir taraftan da bilmemek bizim ayıbımız oldu. Kendisi Kadıköy için büyük bir değer." sözlerini sarf etti.

Simitçi esnafı Erkan Egin ise 30 senedir Kadıköy'de işletmecilik yaptığını kaydederek, "Böyle bir tarihi bilgiden haberimiz yoktu. Duyunca çok memnun olduk. Bu sokakta bir ruh olduğunun farkındaydık ama böyle bir milli ruhun olduğunun farkında değildik. Bu bilgi için size teşekkür ederiz." diye konuştu.

Bu bilginin kendisini heyecanlandırdığını anlatan Egin, ilk sivil uçağın bu sokakta üretilmesinin kendilerini onurlandırdığını, esnafla konuşabilecek yeni bir gündemleri olduğunu belirtti.

"Böyle bir şeyi hiç duymamıştım"

Yapı market sahibi Orhan Taydaş da 30 yıldır bu sokakta esnaf olmasına rağmen Hürkuş'un burada uçak ürettiğini ilk kez duyduğunu kaydetti.

Taydaş, şoke olduğunu anlatarak, "Hiç bilmiyordum böyle bir şey olduğunu. Tabii bizi bilgilendirmeyenler de çok. Böyle bir şeyi hiç duymamıştım." ifadesini kullandı.

Lokanta işletmecisi Büşra Timurtekin ise Türkiye'nin ilk sivil uçağının bu sokakta üretildiğini duyunca şaşkınlık yaşadığını aktardı.

Elektrikçi dükkanı işletmecisi Ünal Şahin de bu sokağa unutulmaz tayyarecinin adının verilebileceğini söyledi.

Kaynak: AA