İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB'ye açılan soruşturma kapsamında Ekrem İmamoğlu ve 90 kişi gözaltına alınmıştı. Ekrem İmamoğlu, yolsuzluk ve terör adı altında açılan soruşturma kapsamında Vatan Emniyet'inde ifade verdi. Daha sonra Ekrem İmamoğlu, Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edildi. İmamoğlu'nun savcılık ifadesine başlandı. Öte yandan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, İmamoğlu'na destek verme amacıyla Saraçhane'deki mitinge katılarak açıklamalarda bulundu.

MUHARREM İNCE, SARAÇHANE'DE KONUŞTU
Direnin, yürüyün, slogan atın, şarkı söyleyin, protesto edin ama kaldırım taşlarını sökmeyin. Şiddet uygulamayın, maskeye gerek yok. Sizin yüzünüz kara değil ki, yüzü kara olanlar maske taksın.
Şimdi ben size, ben size Nazım Hikmet'in, büyük ustanın Kuvayı Milliye Destanı'nda Karadeniz uşaklarını nasıl tanımladığını anlatayım. Şöyle diyor büyük usta: "Dümende ve baş hattında uzun eğri burunlu insanlar vardı ki onlar konuşmayı şevkatle seven insanlardı ki sırtı lacivert hamsilerin ve Mısır ekmeğinin zaferi için hiçbir şeyden hiçbir şey beklemeksizin bir şarkı söyler gibi ölebilirlerdi" diyor. Ben bugün buraya, ben bugün buraya adliye koridorlarında, "Cumhuriyet savcısı yazar ya" aslında bir meslek grubuna daha çok yakışır bu.
"ASIL SAVAŞ ŞİMDİ BAŞLIYOR"
Cumhuriyetin savcısı doğrudur ama cumhuriyetin öğretmeni, ben cumhuriyetin öğretmeni olarak buradayım. Atatürk diyor ki Kurtuluş Savaşı'ndan sonra: "Asıl savaş şimdi başlıyor. Cehaletle savaş." diyor. Cehaletle savaş. Onun için buradayım. Bu ülkenin üç büyük sorunu vardır. Birisi cehalet, öbürü ihanet, öbürü adalettir. Bu üçüdür.
"İTAAT DEĞİL, İTİRAZ EDENLERE.."
Nasırlı elleriyle üretim yapanlara, gece yatağına aç giren çocuklara merhaba demeye, onların derdine derman olmaya geldik. Biz bugün buraya boyun eğmeyenlere, dik duranlara, itaat değil itiraz edenlere selam vermeye geldik. Şehitlerin bayrağını devralanlara geldik. Alın teri döküp, alın teri döküp çocuğuna mama alan babaları selamlamaya geldik. Biz bugün buraya haram yemeyenlerle dertleşmeye geldik. Biz bugün buraya horlanan, şiddet gören, sokakta öldürülen kadınlarımızı selamlamaya geldik. Biz, bu meydanda toplananlar, biz susmayanlarız. Biz direnenleriz. Biz eğilmeyen başız. Biz susmayan diliz. Biz, hepimiz, biz bükülmeyen bileğiz. Biz hepimiz Ekrem İmamoğlu'yuz.
Biz gücümüzü Anadolu'nun, bu toprakların en büyük devrimcisi Gazi Mustafa Kemal'in bir çift mavi gözünden alıyoruz. Biz isyanı biliriz. Biz isyanı Şeyh Bedreddin'den öğrendik. Biz kula kulluk yapmamayı Pir Sultan'dan öğrendik. Bir olmayı, iri olmayı Hacı Bektaş-ı Veli'den öğrendik. Biz aşkı Yunus Emre'den, sevdalanmayı Nazım Hikmet'ten öğrendik. Vatan demeyi Namık Kemal'den, korkma demeyi Mehmet Akif'ten öğrendik. Biz, biz sizleri buraya selamlarken yedi tepeli şehrimin yedi renkli insanlarına, Ayasofyası'na, Süleymaniyesi'ne, Taksim'deki işçilerine, Gezi'deki direnen işçilerine selam göndermeye geldik hep birlikte. Biz buradan İstanbul'u bizim yapan Fatih Sultan Mehmet'e de, "Geldikleri gibi giderler." diyen Gazi Mustafa Kemal'e de şükranlarımızı sunmaya geldik. Biz burada Yahya Kemal'in Aziz İstanbul'una, Münir Nurettin Selçuk'un Aşiyan'ına, Orhan Veli'nin sevdalarının şehrime, Nazım Hikmet'in Gülhane'deki ceviz ağaçlarına selam söylemeye geldik.