Şehvet, insanların cinsel birliktelik arzusu, romantik bağlar veya cinsel uyaranlarla ilişkilendirilebilir. Bu nedenle şehvet, cinsellikle ilgili birçok farklı bağlamda kullanılabilir. İnsanların şehvet duyguları bireyden bireye değişebilir ve bu duyguların yönetilmesi önemlidir, çünkü ahlaki veya toplumsal normlara aykırı davranışlara yol açabilir. İşte şehvetin ilkesi nedir? İki kişiye neden aşık olamayız? İşte detaylar..
İŞTE ŞEHVETİN İLKESİ
SEVGİ VE AŞK, DUYGUSAL BAĞLAMDA FARKLI İKİ KAVRAMDIR
Buna karşılık, bir partnere karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu olarak bilinen aşk, iki kişi arasında yalıtılmış bir duygudur, ikinin birleşerek tek olma durumudur, üçüncü kişinin varlığı diğer ikisi arasındaki aşkı yok eder, geçersiz kılar. İnsan birçok kez âşık olabilir ama bu aynı anda olmaz. Yani aynı anda iki kişiye âşık olmak aşk duygusunun doğası gereği olası değildir, aynı anda birden çok kişiye duyulan şey sevgidir. Aşk ve sevgi iç içe geçmiş duygular olmaları nedeniyle çoğunlukla aynı anlama geldikleri düşünülür oysa aşk ve sevgi arasında siyah ve beyaz arasındaki kadar net bir ayrım vardır.” Aşk ve sevginin iç içe geçmiş duygular olmaları nedeniyle çoğunlukla aynı anlamda kullanıldığını söylenir.Aşk ve sevgi arasında siyah ve beyaz arasındaki kadar net bir ayrım vardır.
İKİ KİŞİYE NEDEN AŞIK OLAMAYIZ?
- Aşk tekildir sevgi ise çoğul
- Aşk bağımlılık, sevgi ise bağımsızlıktır
- Sevgi bilinçli, aşk bilinçsizdir
- Şehvete bulanmış aşk, şefkate bulanmış sevgi
- Aşk asi, sevgi uysaldır
- Aşk yakıcı, sevgi ise sıcaktır
İŞTE İKİ KİŞİYE AŞIK OLUNAMAMASININ 6 NEDENİ
1-) AŞK TEKİLDİR SEVGİ İSE ÇOĞUL
"Sevgi kolektif bir duygu olup çoğuldur, yani tek bir hedefe yönelmez, aynı anda birçok kişiyi, nesneyi veya kavramı sevebilme kapasitesine sahiptir. Kimse hayatında yalnızca tek bir şeyi sevmez. Ancak aşk, özgülenmiş bir duygu olarak kabul edilir. Bir kişi, âşık olduğu birinden vazgeçmeden başka birine aşık olamaz. Bu nedenle aşk aynı zamanda bir vazgeçi olarak düşünülür. Birini sevmek için başkasını sevmemiz gerekmeyebilir, ancak aşk duygusu yalnızca birine yönelik olduğunda başka birine kayabilir."
2-) AŞK BAĞIMLILIK, SEVGİ BAĞIMSIZLIKTIR
"Sevgi yalnızca tek bir kişiye sınırlı kalmaz, paylaşıldıkça büyür. Sevgi, seven ve sevilen arasındaki sınırları ve bağımsızlığı koruyan bir duygu türüdür. Erich Fromm'un ifade ettiği gibi, 'Sevgi, bir kişinin kendi bütünlüğünü ve benliğini koruma şartıyla bir araya gelmedir. Sevgi, aktif bir güç olarak kişinin içinde bulunur; insanlar arasındaki duvarları yıkan, birleştiren bir güçtür. Sevgi, izolasyon ve ayrılık hissine karşı koyar, kişiye kendi olma özgürlüğünü ve bütünlüğünü koruma fırsatı tanır. Sevgi, iki kişinin bir arada olmasıyla bir paradoksa işaret eder; iki kişi birleşir, ancak yine de iki ayrı birey olarak kalır." Aşk, koruma arayışı, anlam kazanma, bir başkasının içinde erime ve hem kendisi olma hem de diğerini kendine katma isteği olarak tanımlanabilir. Bu anlamda aşk bir tür bağımlılık olarak düşünülebilir."
3-)SEVGİ BİLİNÇLİ, AŞK BİLİNÇSİZDİR
"Sevgi, bir kişiyi tanıdıkça, onu anladıkça ve kabul ettikçe gelişen bir duygu türüdür, çünkü tanımadığımız ve anlamadığımız biri üzerine sevgi geliştiremeyiz. Birini daha fazla tanıdıkça sevgisi artar, sevgisini besledikçe kişiyi daha iyi anlarız. Başka bir deyişle, sevgi, bilinçli bir seçimin sonucudur. Mantıklı bir şekilde birini seçeriz, onu tanırız ve ardından severiz. Sevdiğimiz kişinin eksikliklerini göz önünde bulundurarak sevgi geliştiririz ve ona neden aşık olduğumuzu biliriz. Diğer taraftan, aşk, bilinçsiz ve sorgusuz sualsiz bir kabul ve onayla ilişkilendirilen, hiç tanımadığımız bir kişiye karşı duyduğumuz arzu ve tutkudur. Aşık olduğumuz kişinin kusurlarını görmez, aksine onu mükemmel bir idol olarak algılarız ve neden aşık olduğumuzun bilincinde olmayız. Ancak insan bilinçli bir şekilde aşık olamaz, ancak bilinçli bir karar vererek sevebilir."
4-)ŞEHVETE BULANMIŞ AŞK, ŞEFKATE BULANMIŞ SEVGİ
"Sevgi bir süreçtir ve kimse bir kişiyi görür görmez sevgiyle dolu hale gelmez. Ancak arzunun etkisi altında olan aşk, ilk görüşte bile oluşabilir. Aşk, cinsellik, duygu ve değerlerin karmaşık bir bileşimidir. Aşkta cinsel arzu ve zevk arayışı önemlidir ve genellikle diğer bir kişiye yöneliktir. Bu arzunun hedefi, iki kişinin birbirine duyduğu isteği tatmin etmektir ve sonunda her iki tarafın birbirine yakın olduğu bir durumu hedefler. Şehvet ve tutkunun etkisi altında olan aşkta, cinsellik önemli bir bileşendir. Jose Ortega Gasset'in ifade ettiği gibi, 'Sevgi bir tür duygusal aktivitedir ve bir yanda tüm zihinsel süreçlerden -algılama, düşünme, analiz, anımsama, hayal etme- ayrılırken, diğer yanda çoğu zaman arzusuyla karıştırılan bir şeydir. Bir insan susadığında, bir bardak suya arzu duyar, ancak suyu sevmez. Elbette, arzular genellikle sevgiden türetilir, ancak sevgi kendisi bir arzu değildir.' İlgili sevgi türlerinden biri olan şefkat dolu sevgi, cinselliği içermez. Çünkü şehveti seven seks gibi, şefkat ve merhamet de birbirini dışlarlar."
5-) AŞK ASİ, SEVGİ UYSALDIR
"Aşk, mantıklı düşünceye izin vermeyen, kararlı ve koşulsuz bir bağlanmadır. Aşk, kendine özgü kurallarını, kabullerini ve davranış biçimlerini belirler. Birine aşık olduğumuzda, eleştirel bir bakış açısına sahip olmayız; ona ilgi gösteririz. Aşk katıdır, değiştirilemez ve parçalanamaz. Rochefoucauld'un dediği gibi, 'Aşk bir ayaklanmadır. Âşık kişi, kendi akıl yürütmelerine yönelik eleştirilere karşı isyankar bir tavır alacaktır.' Sevgi, eleştiriye, hoşgörüye, tartışmaya ve uzlaşmaya açık bir esneklik sunar. Aşk, gizemden beslenir ve sonunda acı ile sonuçlanırken, sevgi güvenli bir limandır."
6-) AŞK YAKICI, SEVGİ İSE SICAKTIR
"Aşk, sevginin bir parçasıdır, ancak genellikle daha baskın olan ve insanı yerinden oynatan yoğun bir tutku ve arzu içerir. Sevgi ise şefkat, samimiyet ve güven duygularını içerir. Aşkın içindeki tutku ve arzu o kadar yoğundur ki doyumsuz bir özlemle doludur çünkü şiddetli bir arzu genellikle bir şeyin eksikliğini hissettirir. Aşkın temelinde, sahip olunmayan bir şeyi arzulama dürtüsü bulunur. Freud, "İnsanın erotik yaşamındaki pek çok garip davranış ve âşık olmanın kompulsif karakteri, çocukluğa başvurmadan ve çocukluktan gelen etkileri göz ardı ederek neredeyse anlaşılmaz" demiştir. Çünkü herkesin ilk aşk nesnesi genellikle annesi veya babasıdır ve her yetişkin, içsel olarak bu ilk aşk nesnesinin yansımasını arar. Başka bir deyişle, âşık olmak, insanın ilk aşk nesnesiyle yeniden birleşme arayışını temsil eder."