Televizyonlardaki “çubuklular”, güvenlik uzmanları vs. “Bir harekat sorunsuz ilerliyorsa mutlaka büyük bir sorun vardır” diyerek, muhalifler Suriye’nin içine doğru çekilip kuşatılacak, rejim büyük bir süpürme harekatı başlatacak diye yorum yapıyordu. Hepsi yanıldı.
Rusya Suriye Milli Ordusu’na göstermelik bir hava harekatı yaptı, muhaliflere sinek vızıltısı gibi geldi. İran’dan ise, “Şam yönetimi isterse yardıma hazırız” açıklamasının haricinde kayda değer bir destek gelmedi. Belli ki planlar yapılmış, pazarlıklar bitmiş rejimin ipi çoktan çekilmiş.
KAZANAN NE YAZIK Kİ İSRAİL OLDU
Büyük Orta Doğu Projesi (BOP)’ni planlayan İsrail başı çekiyor. Fırsatı kaçırmayan İsrail Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgeyi geçerek 1973’ten sonra ilk kez Suriye topraklarına girdi.
BOP’un uygulayıcısı ABD’nin de kazananlar arasında.
Selefi terör örgütü HTŞ de kazananlar arasında.
Savaş öncesi 23 milyon nüfusu olan Suriye’deki Kürt nüfusu 1.8 milyondu. Gelinen noktada Kürtler Suriye’nin 3’te birini kontrol ediyor.
Suriyeliler dönecek dertler bitecek mi?
Şam’da Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkelerine dönmek için sınır kapılarına akın eden Suriyelilerin tamamının dönmesini bekleyenler daha çok bekler baştan söyleyeyim. Yapılan araştırmalara göre göçmen, mülteci, veya sığınmacıların şartlar düzelse bile göç ettikleri ülkelere dönme oranı bi hayli düşük.
O yüzden Suriyeliler gidecek dertler bitecek diyenler fena halde yanılacak. Parası olan Suriyeliler çoktan TC kimliğini aldılar bile… Dönenlerin çoğu Türkiye’de beklediğini bulamayan, bir baltaya sap olamayanlar olacak.
Peki 2025’ten dileğimizi ne olacak…
1- Kalanların Türkiye’ye uyum için çaba göstermeleri.
2- Bir odada 20 kişinin yaşadığı evlerin tarihe karışması.
3- Toplu taşımada yüksek sesle konuşanların azalması.
4- Kiraların düşmesi.
5- Ucuza işçi çalıştırma devrinin son bulması.
6- Gidenlerin yerine yerleşiklerin istihdam edilmesi.
7- Caddelerde Arapça tabelalarının azalması.
8- İçinde yabancıların geçtiği asayiş haberlerinin son bulması…
Suriye’de yeni dönemin şifreleri
24 yıllık Beşar Esad döneminin sona ermesiyle bölgede boy gösteren tüm unsurlar Suriye’deki yeni dönemin için rol kapma yarışına girdi. Ortak beklenti büyük kaos ve yıkımlar olmadan yumuşak geçişle hayatın normale dönmesi. Muhaliflerin 12 günde başkente girerken direnişle karşılaşmaması bu umutları canlı tutuyor. Başbakan Muhammed Gazi El Celali’nin “Yeni yönetimle iş birliğine varız” açıklaması da işlerin yolunda gittiğine işaret.
Ülkenin kıyı şeridindeki Nusayriler’in rejim destekçisi olduğu biliniyor. Öte yandan Suriye Milli Ordusu ve YPG’nin arasındaki ilişkiler yeni dönemde sağ duyuya mı yoksa yeni bir çatışmaya mı evrilecek bekleyip göreceğiz.
ABD’nin terör örgütü YPG’yi eğitip silahlandırdığı malum. YPG’nin nasıl bir yol izleyeceği çok önemli. Sahada kazandığını siyasete tahvil etmek istemeleri halinde Türkiye devre girecektir. Türkiye’nin tavrı net. Böyle bir oluşuma asla izin vermeyecektir.
ABD’nin yeni başkanı Trump’ın görevi devralmasıyla YPG’nin ABD ile ilişkilerine yeni bir boyut kazandırması bizim için iyi bir senaryo olmayacaktır.
Suriye’de siyasi çözümün temeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 2254 sayılı kararı çerçevesinde başlayabilir. Yeni bir anayasayla birlikte gerçekleştirilecek seçimlere kadar geçecek süre içerisinde Şam’da geçici bir yönetim komitesi kurulması beklenebilir.
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Muhammed Golani’nin de konuşmaları ışığında kurulması beklenen komitede rejim yanlısı gruplar ve YPG’nin yer alıp almayacağı çok önemli.