Osmanlı saraylarında ve soylu konaklarında, iftar yemeği verilmesi gelenekti. Ev sahipleri konuklarına "Soframızı misafir olarak evimizi bereketlendirdin ve bize sevap kazandırdın." diyerek çeşitli hediyeler sunarlardı. O dönemde çoğu zaman sadakalar diş kirası adıyla verilmiş, böylelikle toplumdaki yardımlaşma kültürü hem zarif bir usul kazanmış hem de yaygınlaştırılmıştı.
PİLAV İÇİNDE GİZLENEN ALTIN
Osmanlı Devleti'nde, iftar sofralarına gelen konuklara çeşitli hediyeler verilirdi. Bazı kaynaklara göre; bu hediyelerin en özel olanı, "diş kirası" adı verilen altın paralarla dolu pilav tenceresiydi. Fâtih Sultan Mehmed'in vezîriâzamı Mahmud Paşa'nın düzenlediği ziyafetlerde bu geleneğin başladığı söylenir. Pilav içinde gizlenen altın paralar, yemek sırasında konuklar tarafından bulunurdu. Ancak, bu hediyelerin asıl amacı, insanlara yardım etmek ve sevindirmekti.
HEDİYE OLARAK NELER VERİLİRDİ?
Misafirler, teravihe gitmek üzereyken, gümüş tabaklar, yüzükler ve akçeler; kehribar tesbihler, oltu taşlı ağızlıklar veya altın paralar, bir kadife kese içerisinde hane sahibi tarafından diş kirası olarak takdim edilirdi.