Hat sanatı, eskiler tarafından, "Cismani aletlerle meydana getirilen ruhani bir hendesedir" diye tabir edilir. İslam'ın ortaya çıkışı sonrası kullanılan hat yazısı, Anadolu Selçuklu, Timurlular, Safeviler ve Memlükler döneminde de icra edildi. Osmanlı Devleti'nde ise meşk edilerek zirveye ulaştı. Osmanlı'nın en ünlü hattatlarından Şeyh Hamdullah, hat sanatına adeta yeni bir kimlik kazandırdı.
FATİH'TEN SONRA ZİRVEYE ULAŞTI
Hüsn-i hat sanatı, Fatih Sultan Mehmet'ten sonra Osmanlı Devleti'ndeki baş tacı sanatlardan biri olmuştu. Padişahlar hat sanatına gönül vermiş, ancak hepsi 'hattat' olma başarısına erişememişti. Fatih Sultan Mehmet de hattat olmasa da hususi kütüphanesi için birçok kitabı devrin önemli hattatlarından Şeyh Hamdullah'a yazdırmıştı.
ÖRNEKLERİ TOPKAPI SARAYI'NDA
8 padişah ise 'Hattat' unvanına erişebilmişti. Şeyh Hamdullah’ın öğrencisi II. Beyazıt; Mustafa Rakım’ın öğrencisi II. Mahmut, Hafız Osman’ın öğrencisi II. Mustafa ve III. Ahmet ile II. Süleyman, IV. Murad, I. Ahmed, Sultan Abdülmecid Osmanlı'nın hattat padişahlarıydı. Özellikle III. Ahmet, hat sanatını severek icra eden ve sayısız hat levha oluşturan bir padişahtı. Padişahların meşk ettikleri hat eserler, Topkapı Sarayı'nda sergilenmekte. Osmanlı'da hat sanatına verilen kıymet de günümüze kadar gelen bu örneklerde görülmekte.
MEZİN DEDEYİ