Siyasetin gündemine oturan Bahçeli'nin çıkışını ve 5 kişinin yaşamını yitirdiği TUSAŞ saldırısını değerlendiren Karaca, "Öcalan henüz çağrı yapmadı ama çağrı yapması ihtimali bile PKK’daki taşları yerinden oynatmaya yetti. Öcalan’ın 'PKK’ya silah bırak ve kendini lağvet' demesinin olasılığı bile panik ve dehşet içinde tepki verilmesine yol açıyorsa bunu 'Kandil şimdiden hayır dedi’ diye okuyamayız. Bilakis bir grup etkili olacağı baştan belli olan bu çağrı yapılmasın diye ön alıyor, birileri Öcalan’ı bu çağrıyı yapmaktan alıkoymaya çalışıyor diye anlamamız gerekir" yorumunu yaptı.
Karaca, ayrıca şunları kaydetti:
"Bahçeli’nin konuşması dahil gelişmeler Türkiye sınırları içinde terörün tekrar etmeyecek şekilde sonlandırılması, sınırlarımızın ötesinde ise örgütün başka istihbarat birimlerinin aparatı ya da İsrail gibi ülkelerin vekil savaşçısı durumuna düşmeyecek şekilde tasfiyesi çerçevesinde bir plan yapıldığını gösteriyor. Bir mücadele-müzakere diyalektiğinin taktik ve strateji olarak benimsendiği öne sürülebilir."
Ne olmuştu?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim'de partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Bugün kitabın ortasından hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak nitelikte konuşacağım" diyerek, PKK lideri Abdullah Öcalan'la ilgili çağrı yaptı ve "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiği, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığını gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne Edirne, adres İmralı’dan DEM‘e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız. Vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız" ifadelerini kullandı. Bahçeli'nin sözleri siyaset kulislerini hareketlendirirken, 1 Ekim'de Meclis'in yeni yasama yılı açılışında DEM Parti'lilerle tokalaşmanın ardından gündeme gelen "yeni bir çözüm süreci mi başlıyor" sorusu daha güçlü şekilde tartışılmaya başladı.