Bartın'ın Amasra ilçesinde geçtiğimiz gün sabah saatlerinde yaşanan 4.8 büyüklüğündeki deprem, bölge halkında tedirginliğe yol açarken, uzmanlar deprem riskine karşı bir kez daha uyarılarda bulundu. Can ve mal kaybı yaşanmayan deprem sonrasında açıklamalarda bulunan Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Karadeniz bölgesinde depremlerin nadir olmadığını belirterek, bu depremin İstanbul depremiyle doğrudan bağlantılı olmadığını söyledi.
TGRT Haber'e katılan Görür, Bartın’daki depremin ardından dikkat çeken açıklamalar yaptı. Karadeniz bölgesinde depremlerin, bölgeye özgü fay hatları sebebiyle sıkça meydana gelebileceğini ifade eden Görür, "Bu deprem Batı Karadeniz havzasındaki faylı bölgede oluştu. Türkiye'nin büyük fay hatlarıyla doğrudan bir bağlantısı yok, ancak Karadeniz'e özgü kuzeybatı ve güneydoğu uzantılı faylar var. Özellikle Rusya’ya yakın kıta kenarlarında bu tür depremler görülür" dedi. Bu açıklamalarla Bartın’da meydana gelen depremin büyük bir felaketin habercisi olmadığını belirten Görür, halkı sakin olmaya davet etti.
Prof. Dr. Görür, Bartın depremi sonrası İstanbul'da beklenen büyük depremle ilgili de ciddi uyarılarda bulundu. İstanbul’un depreme hazırlıksız olduğunu dile getiren Görür, yönetim ve halkın, yapı stoku, ekonomi ve altyapı gibi temel unsurları dikkate alarak harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
"İstanbul'da her şeyi yapılandırabilirsiniz, ama ekonomiyi düşünmezseniz sonuç felaket olur. Büyük bir depremde altyapı çökerse burada aç kalırsınız, ekmek bulamazsınız" diyen Görür, sadece binaları güçlendirmekle değil, aynı zamanda şehrin ekonomik ve ekolojik sistemlerinin de deprem dirençli hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
Naci Görür, Güneydoğu Anadolu bölgesinin depremselliğine dikkat çekerek, bu bölgenin büyük depremlere her zaman açık olduğunu söyledi. Bölgedeki levha sınırlarının jeolojik olarak milyonlarca yıl daha aktif olacağını ifade eden Görür, depremlerin sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de tehdit edeceğini vurguladı.
"Bugün belki biz ölmeyiz, ama çocuklarımız ve torunlarımız bu depremleri yaşayacak. Eğer biz binaları sadece görünüşte güçlendirirsek, gelecek nesillere yine aynı sorunları taşırız. Özel malzeme, teknoloji ve tasarım kullanmazsak aynı felaketleri yaşarız" diyerek, uzun vadeli ve bilimsel yaklaşımların önemine dikkat çekti.
Görür, depremlerdeki can kaybının büyük oranda şehirlerin yapısına bağlı olduğunu belirtti. Tayvan gibi deprem dirençli kentler kuran ülkelerde depremlerin ciddi can kaybına yol açmadığını örnek göstererek, Türkiye'nin bu konuda geri kaldığını vurguladı. "Bizde 7.6 ve 7.7 büyüklüğündeki depremlerde 50 bin kişi öldü. Tayvan'da benzer büyüklükte bir depremde sadece 3 kişi öldü. Bunun sebebi, Tayvan’ın deprem dirençli kentler kurması. Binaları, altyapıyı, ekonomiyi her şeyi özel olarak tasarlıyorlar," dedi.
Görür’ün uyarıları, sadece binaların sağlamlaştırılmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda şehrin tüm unsurlarının depreme karşı dirençli hale getirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
