Financial Times'ta, Ashmore Group'un küresel araştırma başkanı Gustavo Medeiros tarafından yazılan Türkiye ekonomisi üzerine yeni bir analiz yayımlandı. "Türkiye, yükselen piyasa yatırımcıları için geri döndü. Ankara'dan ekonomik yönetim konusunda belirgin bir sinyal değişikliği oldu" denilen analizde, düşük faiz ve devlet destekli kredi genişlemesiyle karakterize edilen heterodoks politikalardan vazgeçildiği belirtildi. Bu politikalar, Türk yerel varlıklarının yatırımcılar için düşük değerli hale gelmesine yol açmıştı.

Radikal duruş değişimi

CNBC-E'nin haberine göre, yeni politika ve reformların Türkiye'yi yeniden yerel para birimi varlıklarıyla yatırım yapılabilir ülkeler arasına yerleştirdiği ifade edildi. Bu dönüşümün 2023 seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın radikal politika değişikliğiyle gerçekleştiği, Merkez Bankası'nın teknokratlar tarafından yönetilmesi ve Mehmet Şimşek'in maliye bakanı olarak atanmasıyla mümkün olduğu vurgulandı.

Faiz oranı yüzde 20 seviyesine ulaşabilir

Ekonomi politikasında atılan adımlar arasında TL'nin Mart-Temmuz 2023 arasında yüzde 38 değer kaybetmesi, Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 8,5'ten yüzde 50'ye yükseltmesi ve kredi sıkılaşması için uygulanan makro ihtiyati politikalar yer aldı. Bu politikalar sonucunda enflasyonda düşüş görülmeye başlandığı ve Haziran 2024 enflasyonunun aylık yüzde 1,6 olarak açıklandığı belirtildi. Medeiros, enflasyonun bu seviyelerde istikrarlı hale gelmesinin Türk reel faiz oranını yüzde 20 civarına getireceğini belirtti. Daha istikrarlı fiyatlar, lirayı stabilize etmek, yerel halkın dolarizasyonunu azaltmak ve yabancı yatırımcı girişlerini teşvik etmek için önemlidir.

Cari açık azaldı

TL'deki değer kaybı ve yüksek faiz oranları, 2023'ün ilk çeyreğinde GSYİH'nin yüzde 5,5'inden bu yıl aynı dönemde yüzde 2,8'e düşen cari açığı azaltırken turizm gelirlerinin de yaz boyunca ek destek sağlayacağı vurgulandı. Ek kamu vergilerinin enflasyonu artırdığı ve yeni önlemlerin doğrudan vergilere odaklandığı belirtildi. Medeiros, "Açığın azaltılması, önümüzdeki yıllarda kamu görevlisi maaşlarının dondurulması gibi zor önlemleri de içerecektir" dedi.

Ekonomi çevreleri temkinli

Medeiros, yeni politika yönetiminin halen bir güven sorunu yaşadığını ve Erdoğan'ın bu ortodoks politikalardan geri adım atıp atmayacağı sorusunun devam ettiğini belirtti. Ancak bu sefer reformların sağlam temellere dayandığı görülüyor. Medeiros, Erdoğan'ın lira istikrarının popülaritesi ile bağlantılı olduğunu anladığını ifade etti. AK Parti'nin ilk dönemlerine atıfta bulunarak "Erdoğan'ın iktidardaki ilk on yılı, akılcı para ve maliye politikaları ile yabancı yatırımlarda büyük bir artışı destekledi. Bu dönemde ekonomi reel olarak %64 oranında büyüdü ve kişi başına düşen GSYİH yüzde 43 arttı" yorumunu yaptı.

Bütçe açığı yönetilebilir

Yazar, Türkiye'nin makroekonomik sorunlarının 1999 dönemine göre daha az şok yarattığını ifade etti. Bütçe açığının o dönemde GSYİH'nın yüzde 12'sine ulaştığı ve para birimi değer kaybının büyük miktarda kısa vadeli dolar borcuyla birlikte ilerlediği vurgulandı. Bugün ise bütçe açığının daha yönetilebilir olduğu ve kamu borcunun çoğunun lira cinsinden olduğu belirtildi.

Gelecek perspektifleri

Gustavo Medeiros, Türkiye'nin yeniden cazip bir yatırım fırsatı haline geldiğini ve Erdoğan'ın yabancı yatırımcıları buna ikna etmesinin önemli olduğunu belirtti. AB ile ilişkileri normalleştirmek, hukukun üstünlüğünü uygulamak ve kurumları güçlendirmek bu konuda yardımcı olacaktır. Türkiye'nin Körfez yatırımcıları ile ilişkilerini güçlendirdiği ve Merkez Bankası'na mevduatlarını artırdığı ifade edildi.

Kaynak: HABER MERKEZİ