Ramazanın başlamasıylaTürk islam kültüründe özel bir yere sahip eski bir Osmanlı sanatı olan mahyalar, bu kutsal ayın manevi atmosferini pekiştirmek için camilerde yeniden yanmaya başladı. İstanbul'un camileri, akşamın alacakaranlığında bu ışık demetleriyle donanarak, Ramazan'ın ruhani atmosferine katkıda bulunuyor.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE 

Mahya geleneği, İslam'ın ilk yıllarına dayanan bir adet olup, Müslüman toplumlar arasında önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle kutsal gün ve gecelerde, halkın ibadet için camilere akın etmesiyle birlikte, camilerin kandillerle aydınlatılması geleneği başlamıştır. Bu geleneğin kökleri, Mescid-i Harâm'ın dahi 455 kandil ile donatılması geleneğine kadar uzanmaktadır. Bu kandillerin bazıları, özellikle Ramazan ayı ve hac mevsimi gibi özel zamanlarda yakılmak üzere tasarlanmıştır. Mescid-i Harâm'da, kandillerin direklere gerilmiş iplere bakır çengellerle asılarak taşınabilirliği sağlanmıştır.

TÜRK KÜLTÜRÜNDE ÖNEMLİ BİR YERİ VAR

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, bu geleneğe dayanarak minareler arasına ip ve kandillerle mahya kurma geleneği doğmuş ve bu, özellikle Ramazan ayı ve mübarek gecelerde kandil yakma alışkanlığına dönüşmüştür. Bu şekilde, Osmanlılar tarafından icat edilen ve nesilden nesile geçen bir sanat dalı haline gelen mahya, Türk kültüründe önemli bir yer edinmiştir. O zamanlarda, özenle hazırlanan mahyalar, zeytinyağı kullanılarak aydınlatılır ve her akşam tazelenen kandillerle süslenirdi.

AMPULLERLE YANIYOR

Günümüzde ise mahyalar genellikle elektrik ampulleriyle yapılmakta olup, Ramazan ayının başlangıcında "Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan", "On Bir Ayın Sultanı" “Ramazan Kur’an Ayıdır”gibi yazılarla süslenirken, Ramazan'ın sonlarına doğru ise "La İlahe İllallah", "Elveda Ya Şehr-i Ramazan" gibi yazılarla donatılmaktadır.

Kaynak: İLKE DUYAN ERGÜR