Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy'un konuğu oldu. HÜDA-PAR'ın başlattığı Anayasa'nın ilk dört maddesi tartışmasına dahil oldu.

Destici, Anayasa’nın ilk 4 maddesinde yer alan laiklik ifadesinden rahatsız olduğunu belirtti. Destici, "Laiklik daha net bir hale getirilmeli. Geçmişte bir zulüm olarak döndü millete. Çocuklarımız niye başörtüsüyle üniversiteye alınmadı?" dedi.

Destici'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"BİZ DEMOKRATİKLEŞMEDEN YANAYIZ"

Biz BBP olarak kurulduğumuzdan beri bu darbe anayasasından Türkiye'nin kurtulması gerektiğini söylüyoruz. İster mecliste ister halk oylamasıyla yapılsın bütün anayasa değişliklere evet demiş bir BBP var. Biz demokratikleşmeden yanayız. Bizim çalışmalarımız var, bunları paylaştık. Öncelikle demokratik anayasa istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi dili Türkçe'dir, yanına başka bir dil konulmasına asla onay vermeyiz. Vatandaşlık ve Türk kimliği tanımından asla taviz vermeyiz. Her milletin adı vardır. Türkü, Kürdü, Türkmeni, Çerkezi, Boşnağı, Alevisi, Sünnisi ile ortak adımız Türk milletidir. Bundan kimse taviz vermez. Medeni, sosyal, siyasi haklar ekseni. Medeni haklardan bireysel özgürlük, düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü. Mülk edinme, adalet gibi haklardan bahsediyoruz. Vatandaşlara gelirin adil dağıtılması, vatandaşların siyasete katılma hakkını savunuruz.

"LAİKLİK DAHA NET BİR HALE GELSİN"

Şunu istiyoruz; ilk 4 maddeye dokunmadan bir laiklik tanımı var. Bu tanımın daha net bir hale getirilmesini istiyoruz. Geçmişte zulüm olarak döndü bu millete. İnanç ve fikir hürriyeti ise insanlardan inandığından, giyim ve kuşandığından dolayısıyla o zaman bu çocuklarımız neden üniversitelere giremedi, neden asker yapılamadı? İlk 4 maddeye dokunulmayacak. Numan Bey, teknik bir konuya girdi. Bir edebiyat, dil anlamında düzeltme olur diye bir şey söylemek istedi. Milletimiz ilk 4 maddede hassas. Numan Bey'in de 'ilk 4 maddeyi değiştirelim' diye bir düşüncesi ve sözü olmadı. Sadece 'devletin ülkesi ile bölünmez bütünlüğünü', 'milletin ülkesi ve devletiyle bölünmez bütünlüğü'nden bahsetti. Numan Bey çok net şekilde ilk 4 maddeyle problem olmadığını ifade etti. Meclis Başkanı sıfatı dışında akademik unvanı var. Üniversite açılışında akademik konuşma içerisinde bunu ifade ettiğini düşünüyorum. Daha önceki açıklamalarına baktığımızda net bir şekilde problem olmadığını ifade etti. Söylediği sözü cımbızla alarak onu hedef tahtasına konmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

"DEMOKRATİK OLARAK DÜŞÜNCELERİNİ İFADE EDEBİLİRLER"

Siyasette yumuşama, partiler arası diyalog, bunlar herkesin özleyebileceği bir şeydir. Ama kırmızı çizgimiz neresidir? Terör ve şiddet. TBMM'de temsil edilen sözde siyasi partidir bize göre, PKK'nın, terör örgütünün uzantısıdır. Terör örgütü ile arasına mesafe koymadan, terörü lanetlemeden, kınamadan gerçekten Türkiye'nin partisi olmadan biz BBP olarak tokalaşmayız, konuşmayız, selam dahi vermeyiz. Onların elinde de teröristler gibi Mehmetçiğin ve öğretmenlerimizin kanları var. Lanetlesinler terörü ben de gider tokalaşır, konuşurum. Demokratik olarak düşüncelerini ifade edebilirler. Hem sayın Bahçeli'nin hem MHP Genel Başkan Yardımcıların açıklamaları net; buradan çözüm süreci çıkmayacağı noktasında. Normalleşme gibi birtakım cümlelerle bir çözüm süreci getirilmeye çalışılırsa buna rıza göstermeyiz. BBP olarak çözüm süreci yaşandığında şiddetle itiraz eden siyasi partiydik. Bununla ilgili 30 panel yaptık. Bunun Türkiye'ye hayrı yok. Bunların kendi iradeleri yok. DEM yöneticileri ya Kandil'den ya İmralı'dan emir alıyor. Onlar da emperyalistlerden Amerika'dan, İsrail'den, Fransa'dan emir alıyorlar. Ülkemizin etrafında olanları görüyoruz. Birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, diyaloğa ülkemiz ve devletimiz için çözümler üretmeye mecburuz. Kırmızı çizgi terör ve şiddet. Terör örgütü sınırlarım içinde ya da harekat bölgelerimde Mehmetçiğe saldırıyorsa, ABD ile birlikte Suriye'nin kuzeyinde terör devleti kurmaya çalışıyorsa, orada Türkmen ve Arapları boşaltıp, bölgeyi kendine göre uygun hale getirmeye çalışıyorsa, bunu da ABD ve İsrail'in desteği ile yapıyorsa. Bu durumda, hal böyle iken ve DEM Parti'nin PKK ile ilişkisi açık devam ederken. Bunu gizlemiyorlar, Meclis'te PKK'yı savunuyorlar, terörist başına özgürlük istiyorlar, bütün teröristlere özgürlük istiyorlar. Bu doğru değil. Bunun doğru olmadığını hem Cumhurbaşkanımız hem MHP'liler açık ifade etti. Sayın Bahçeli de hangi amaçla bu adımı attığını açıkladı. Ben onun üzerine bir söz söyleyecek değilim. Artık takdiri milletimiz yapacak.

Editör: Funda Işık