Bu eşsiz şehirde, Küçükçekmece ilçesinde bulunan Garip Dede Türbesi, İstanbul'un tarihine damgasını vurmuş özel bir hikâyeyi barındırıyor. Bu türbe, ziyaretçilerin ilgisini çeken yaşanmış bir hikâyenin izlerini taşıyor ve İstanbul'un sokaklarında gizemli bir hazine gibi duruyor. Gazete Yazıyor bu hikâyeyi sizler için kaleme aldı…
RİVAYETE GÖRE GARİP DEDE'NİN HİKÂYESİ
Garip Dede, 1600'lerde yaşamış ve tam 102 yıl ömür sürmüş bir erendir. Onunla tanışmış ve onu sevenler, onun hatırasını yaşatmak amacıyla bu türbeyi inşa etmişlerdir. Nur yüzlü Garip Dede bütün köyü dolaşmasına rağmen çalmadık kapı bırakmaz tek istediği bir lokma ekmek ve sıcak bir aştır. Bu erene kimse kapısını açıp yemek vermez. O kadar açtır ki son bir umutla çalmadığı son kapıyı da çalar. Kapıyı açan yaşlı kadın Garip Dedeyi içeri davet eder ve önüne sıcak bir tas çorba koyar. Garip Dede kadıncağıza dua edip çocuklarını al ve arkana bakmadan bu köyden uzaklaş der. Kadın Garip Dedeyi dinler. Köyden uzaklaşırken merakını yenemez ve dönüp arkasına bakar. Köy çökmekte ve köyün yerini sular kaplamaktadır, insanlar köy çöktü diye bağırmışlar. Sonrasında köyün yerinde ise bir göl oluşmuş ve bu göle "Çekmece Gölü" adı verilmiştir.
İLAHİ AŞK VE İNSANLIK İÇİN BİR YOLCULUK
Garip Dede'nin yaşamı, insanlara sevgi, yardımlaşma ve ilahi aşkın gücünün önemini hatırlatır. Garip Dede, sıradan bir yaşamın ötesine geçerek İstanbul'un sokaklarında ve türbelerinde yaşayan bir efsane haline gelmiştir.
