İnan Kıraç, 2020'de yaşamını yitiren eşi, Koç Holding kurucusu Vehbi Koç’un kızı Suna Kıraç’ın mirası nedeniyle kızı İpek Kıraç’a bu yılın başında dava açmıştı. İnan Kıraç, Suna Kıraç’ın vasiyetnamesiyle kızı İpek Kıraç’a intikal eden Temel Ticaret ve Yatırım AŞ’nin yüzde 20,13 hissesine tedbir konulmasını istemiş ve tamamı İpek Kıraç’ın mülkiyetine geçen hisse senetlerinin Medeni Kanun uyarınca yüzde 25’inin kendi adına tescil edilmesini talep etmişti.
İpek Kıraç babası İnan Kıraç'a karşı dava açtı. İnan Kıraç'ın mal kaçıran ve halen kaçırmakta olduğu bir konumda olduğunu ileri sürdü. İnan Kıraç'ın, Suna Kıraç'a ait hesaptan yüz milyonlarca doları usulsüz bir şekilde aktardığını, Koç Holding hisselerinin bir kısmını 600 milyon liraya sattığını iddia eden İpek kıraç, babasının mal varlıklarına tedbir konulmasını talep etti.
İstanbul Anadolu Aile Mahkemesi'nde baba kız arasında görülen miras davasında yeni bir gelişme yaşandı. İpek Kıraç'ın talebi üzerine mahkeme, İnan Kıraç'a ait Karsan şirketi hisselerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verdi.
Öte yandan İnan Kıraç'ın kızı İpek Kıraç'a açtığı Mirasçılık belgesinin iptali davası İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Mahkeme davayı reddetti. Gerekçeli kararda, Kıraç'ın mahkeme önünde ikrarda bulunmuş olup, İpek Kıraç'ın atanmış mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin talebini kabul ettiğini, açıkça bu şekildeki ikrar ettiği anlatıldı.
Kararda, "Atanmış mirasçılık kanunun emredici hükümlerinden olmadığından, geçersiz bir atanmış mirasçılık belgesi, tüm mirasçılarca kabul edildikten sonra geçerli hale gelecektir. Bu nedenle İnan Kıraç'ın kabul etmiş olduğu atanmış mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin beyanına rağmen; mahkememizde açmış olduğu atanmış mirasçılık belgesinin iptali davasının reddine karar verilmiştir" denildi.
Benim annem Suna Kıraç, babam ise İnan Kıraç'tır. Beni doğuran olmasa da yetiştiren ailem tarafından belirli değerler ve ilkeler etrafında büyütüldüm. Hal böyleyken, babamın son yıllarda bu ilkelere aykırı attığı adımlar, içerisinde anıldığı çevreler ve konular, kendisine, kurumlarımıza ve ailemize zarar veren kararlar ne yazık ki beni hem şaşırtmakta hem de üzmektedir.
İPEK KIRAÇ'TAN İLK AÇIKLAMA
Konunun kamuoyuna yansımasının ardından ise İpek Kıraç yazılı bir açıklama yaptı. "Bu açıklamayı yapmaya mecbur kaldım" diyen Kıraç şu ifadeleri kullandı:
Öncelikle belirtmek isterim ki; bugün halen devam eden hukuki süreç ilk olarak Ocak 2023'te babam İnan Kıraç tarafından açılan ve annem Suna Kıraç’ın vasiyeti doğrultusunda verilen mirasçılık kararının iptaline yönelik olan dava ile başlamıştır. Dolayısıyla her ne kadar davanın görünen tarafı ben olsam da, babam İnan Kıraç aslında eşi Suna Kıraç'ı ve son arzularını dava etmektedir.
Zaman içerisinde eklenen yeni davalarla kapsam genişlemiş ve son olarak evlatlıktan ret talebi ile aleyhime yeni bir dava açılmıştır. Bu davanın henüz ilk duruşması dahi yapılmamış olup sonuca bağlandığı yönündeki haber yanlıştır.
Devam eden hukuki süreçler hakkında herhangi bir yorum yapmayı doğru bulmamakla birlikte, babam tarafından basına verildiği anlaşılan ve gerçeği yansıtmayan haberler vesilesiyle aleyhime karşı bir algı yönetimine izin vermeyi doğru ve adil bulmuyorum.
Annemin bana bıraktığı manevi ve maddi mirası koruma çabam sanki hakkım olmayanı ele geçirmeye çalışıyormuşum gibi yansıtılmaktadır.
'BENİ HEM ŞAŞIRTMAKTA HEM DE ÜZMEKTEDİR'
Halbuki haberlerde belirtilenin aksine, henüz devam eden dava sürecinin sonuçlanan ilk mahkemesinde karar lehime çıkmış olup annemin bana bıraktığı mirasın meşruluğu hukuken de tescil edilmiştir.
Beni “İpek” olarak var eden; beni yetiştiren ve bana emek veren ailemdir. Buna rağmen babamın her türlü vesileyle “evlat edinilmiş” olmamı gündeme getirmesi bütün bu süreçte en çok üzüldüğüm husustur. Benim annem Suna Kıraç, babam ise İnan Kıraç'tır. Beni doğuran olmasa da yetiştiren ailem tarafından belirli değerler ve ilkeler etrafında büyütüldüm. Hal böyleyken, babamın son yıllarda bu ilkelere aykırı attığı adımlar, içerisinde anıldığı çevreler ve konular, kendisine, kurumlarımıza ve ailemize zarar veren kararlar ne yazık ki beni hem şaşırtmakta hem de üzmektedir.
Her şeye rağmen, ailemizin bu ülkeye dair sorumluluklarının bilincinde olarak annemin bana emanet ettiği manevi ve maddi mirası savunuyor ve yaşatmak için çalışıyorum. Sürecin devamına dair en büyük dileğim; babamın bir aile olduğumuzu ve bu mirası birlikte korumamız gerektiğini anımsamasıdır. Beni büyük bir sevgiyle yetiştiren babamın aynı arzuyla hareket edeceğine olan ümidimi hala korumaktayım. Zira bu davaların tümü özü itibariyle annemin iradesine ve manevi mirasına aykırı olup, sonucu ne olursa olsun kazananı olmayacaktır.