Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davanın dördüncü duruşması görüldü. Müşteki sıfatıyla duruşmada ilk kez konuşan Ayşe Ateş, "Sinan, bu tehditler başladığında bana ‘Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım ile Olcay Kılavuz’a talimat vermiş ve beni öldürmek için kapı kapı gezip kiralık katil arıyorlarmış dedi." ifadelerini kullandı.
Ailenin avukatlarından Süleyman Kavak, "Tolgahan Demirbaş'ı, Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına aldık. Demirbaş’ın sokakta gözaltına alındığını anlatan yakalama tutanağı sahte" diyerek suç duyurusunda bulunan eski polis müdürünün dosyada tanık olmasını talep etti.
Davada yaşanan gelişmeleri değerlendiren gazeteci Fatih Altaylı, tetikçiyi kaçırmakla suçlanan tutuklu sanık Tolgahan Demirbaş’ın gözaltı tutanağının sahte olduğunun iddia edilmesiyle ilgili, "Bu basit bir tutanak değiştirme işi değildir. Bu devletin ölümüdür." yorumunu yaptı.
Altaylı şu ifadeleri kullandı; "Rezaletten öte bu bir felakettir. Bunu iktidar ortağı bir partinin milletvekilini koruma girişimi olarak görmek olayı hafife almaktır. Böyle bir olay, bu toplumda yaşayan herkesin tehlike altında olduğunu gösterir.
Yarın öbür gün, hepinizle ilgili herhangi bir olayda ya da davada benzer komplolar kurulabilir, benzer yargıyı yanıltma girişimleri olabilir, devletin resmî kurumlarında yalan belgeler hazırlanarak herkes suçlu hale getirilebilir ya da suçlular suçsuzmuş gibi gösterilebilir. Devlet bu hale getirilmiş ise suçlular suçsuz, suçlular suçlu ilan edilebilir. Bu basit bir tutanak değiştirme işi değildir. Bu devletin ölümüdür. Sinan Ateş’in ölümünden sonra devlet de öldürülmektedir. Bu ihbar ile ortaya çıkan devleti öldürme girişiminin peşine düşülmez, bu felaketin mimarları adım adım sonuna kadar takip edilmez ise bu ülkede artık yaşanamaz."