Gazeteci Fatih Altaylı, okullarda uygulanan ikinci sınavların yılbaşına denk getirilmesinin kasıtlı bir şekilde yapıldığını ileri sürdü. Altaylı, söz konusu uygulamanın, eğitim sistemindeki eksiklikleri ve denetim eksikliklerini belirterek, "Cemaat kurslarında çocuklara uygulanan her türlü dayak, sadist muamele, cinsel taciz ve eşcinsel ilişki ile ilgili hiçbir denetim yok"

Ama yılbaşı gününe sınav koyarak kendi dar kafalarınca İslam’a hizmet var. Sonra da buna Milli Eğitim diyorlar. Hadi lan ordan. Siz kim eğitim kim, millilik kim…" dedi. 

Tam bir felaketti" diyen Altaylı, şunları kaydetti:

"Milli Eğitim Bakanlığı’nın nelere seyirci kaldığını gördük, öğrendik. Seyirci kalmak bir yana, kendi yurtlarında kurslarında çocuklara sadistçe yaklaşan cemaatlerin şimdi nasıl milli eğitimin içindeki okullara da musallat edildiğini de biliyoruz. Ancak Türkiye’nin en ilkel bakanlığı haline getirilmeye çalışılan bakanlık bunlarla uğraşacağına bakın nelerle uğraşıyor.

Genel af çıkacak mı? Üst düzey isim açıkladı Genel af çıkacak mı? Üst düzey isim açıkladı

Geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı 1. dönem 2. sınavları için tarih belirlemiş ve bunu okullara bildirmişti. Buna göre sınavlar 25 Aralık ile 5 Ocak arasında yapılacaktı. Tarih ilginçti. Tam yılbaşına denk getiriliyordu.

Çocuklar yılbaşı tatili yapamayacak, aileleri ile yılbaşı kutlamasına katılamayacak, belki bir iki gün tatile gidemeyecek, ders çalışmak imtihana girmek zorunda kalacaklardı. Tarih çok açık biçimde suiniyetle seçilmişti. Hatta yabancı okullar ve yabancı öğretmenler de Noel kutlaması yapamasın diye 25 Aralık tarihinde başlatılmıştı sınavlar.

Bakanlık bu yıl programı belirlerken yabancılara biraz iyi niyetli davranmış. 1.dönem 2. sınavları 30 Aralık’a almış. Öğrencilerin aileleri ile birlikte yılbaşı kutlamasının yine önüne geçmeyi başarmış. Koskoca bakanlığın, koskoca bakanının uğraştığı şeye bakar mısınız! Ayıptan öte bir rezillik." 

İşte mektuptan öne çıkanlar:

• Ailem 7-8 yaşındayken beni İ.A cemaatine bağlı Kuran kursuna göndermeye başladı. • Ben hayatımda ilk dayak yemeye, şiddete maruz kalmaya ve herkesin içinde aşağılanmaya, burada başladım. • ⁠Tecüt namazı kılınması için gecenin 3’ünde dövülerek uykudan uyandırılan çocuklardık. • ⁠Uğradığımız zorbalık nedeniyle altımızı ıslatıyor, bu yüzden tekrar dayak yiyor, gecenin 3’ünde toplu olarak banyoya sokulup hortum ve fırça ile soğuk suyla yıkanıyorduk. • Öğrencileri döverken hocaların kullandığı sopalar kırılıyor ve yerlerine daha dayanıklı sopalar buluyorlar, yeni sopayı denemek için sıra dayağına çekiliyorlardı. • ⁠7-8 yaşlarındaydım ve falakaya yatırılarak dayak yemekten ayağının üzerine basamıyordum. Falakada daha az acısın diye kat kat çorap giyiyordum. • ⁠Kursta abimle beraber kalıyorduk, abim benden önce ayrıldı. Bir süre sonra abimle ilgili bir şeyler duymaya başladım. Aynı kursta kaldığımız Hikmet isimli şahısla cinsel ilişkisi olduğunu öğrendim. • ⁠Kursta bulunan pek çok kişinin birbiriyle cinsel ilişkisi olduğunu öğrendim ve merak ederek ben de 12-13 kişiyle cinsel ilişkiye girdim. • ⁠Yaşım ilerleyip aynı cemaate bağlı bir başka kursa geçtiğimde eşcinselliği burada da çok yayın olduğunu gördüm. • Bu kursta okurken sayısız kez kontörlü telefonlardan 155’i arayarak kaçak kuran kursu olduğunu ve sürekli olarak dayak yediğimizi ihbar ettim ama 1 sefer bile polis gelmedi. • Polisin gelmediği kurslara iktidar partisinden belediyeye bağlı aşevlerinden günlük yemekler gelmeye başlamıştı. • ⁠14 yaşımda ailemi karşıma alarak tarikat yapılarından kurtuldum. • Bizzat kendim kuran kursundayken cinsel ilişkiye girdiğim kişilerin bazıları şu anda aktif olarak diyanetin resmi kadrosunda imamlık yapıyor, bazıları ise şu an İ.A. cemaatine bağlı kurslarda hocalık yapıyorlar.

Kaynak: HABER MERKEZİ