Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube'da kendi kanalında yaptığı programda Barış Yarkadaş ile ilgili açıklamalarda bulundu. Tunç Soyer'in CHP Genel Başkanlığı'na aday olacağına dair iddiaları ve sonrasında Soyer'in yaptığı açıklamayı yorumladı. Altaylı, Yarkadaş için şu ifadeleri kullandı:
"Tunç Soyer diyor ki, 'Burada bu kuyuya taşı atan Barış Yarkadaş, benim öyle bir planım yoktur' diyor. Barış Yarkadaş enteresan bir figür. Gazeteci desen gazeteci değil, siyasetçi desen siyasetçi değil. Ortada bir figür olarak kaldı. Eskiden gazeteciydi. Sonra siyasete girdi. Sonra oradan çıktı. Çıktığında da çıkmadı. CHP ile ilgili 'inside information(içeriden bilgi)' diyebileceğimiz ama aslında 'information (bilgi)' olmayan, görüş diyebileceğimiz ama gerçekleri yansıtmayan, iddia diyebileceğimiz ama gerçekleşmeyen bir sürü şey söyledi. Bu da onlardan biri olarak tarihe geçti. Gazeteci mi CHP'li mi? CHP'de çeşitli görevlere aday birisi mi yoksa 'siyasette işimi hallettim artık gazeteciyim' mi? Orada bir karar verirse inandırıcılık açısından daha iyi bir pozisyon almış olabilir ama tabi kendi bileceği şey. Sonuçta konuşulan, ciddiye alınan bir gazeteciydi. Yeniden o pozisyona gelmesi gazetecilik kimliği açısından daiyi olur. Şu anda ortada kaldı biraz"
"FATİH İŞTE BUDUR"
Altaylı'nın bu sözleri sonrası ise Barış Yarkadaş Twitter'dan uzun bir açıklama paylaştı. Yarkadaş, Altaylı'ya dair kendisinin de yaşadığını öne sürdüğü bir olayı şöyle aktardı:
"Yıl 1991.. Güneş Gazetesi’nde stajyer öğrenciyim. Gazete ciddi bir mali krizde. Aralarında Fatih Altaylı’nın da olduğu gazete yönetimi maaş ödeyemiyor. Maaşını alamayan işçiler, gazetenin karşısında 'direniş çadırı' kurmuş, maaşlarını alabilmek için çaba gösteriyor. Muhabirler, habere giderken, yandaki bakkaldan borç alıyor. Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik, gazete binası ısınabilsin diye arada sırada mazot yolluyor. Anlayacağınız tam bir sefalet var. Fatih Altaylı ise o sırada her gün farklı bir arabayla binaya geliyor ve hiçbir şey yokmuş gibi yaşıyor. Lafı uzatmayayım: Sefaletin boyutu derinleşince, gazetenin yazarlarından Ahmet Tezcan, Altaylı’nın da olduğu patron katına çıktı ve Fatih’e 'Bir arkadaşımızın çocuğu oldu. Çocuğuna süt alamıyor. Bani ona biraz para verin süt alabilsin' dedi. Fatih, 'Ne yapayım ben de kedime süt alamıyorum' cevabını verdi. Fatih işte budur…"
"AHMET TEZCAN DA O GRUPTAYDI"
Yarkadaş ayrıca, paylaşımının sonunda "Bu anektodu 2000 ya da 2001 yılında yaklaşık 700 üyesi bulunan Gazeteciler Meclisi Girişimi’nin mail grubunda da yazmıştım. Ahmet Tezcan da o gruptaydı. Ahmet Abi hatırlar.. Cezaevinde başlayan ölüm oruçları üzerine yaptığımız bir tartışma sonrası hatırlatmıştım" iddiasında bulundu.