Oysaki emeklilik sadece aktif çalışma hayatının değişmesidir. Bununla beraber birçok insan emeklilik sonrası çalışmaya devam ederken, kimileri ek iş yapmakta, kimileri hobi ve özel meşguliyet alanları oluştururken kimileri de, ailesiyle ve yakın çevresiyle vakit geçirmeyi tercih etmektedir. İstatistiklere göre emekliliğe geçişi yaşlılık olarak nitelendirenler çok daha çabuk demoralize olup depresyona girdiğini göstermektedir.  İçinde bulunulan kültürel faktör ve algıların da emeklilik sürecini yaşamayı farklılaştırdığını belirten uzmanlar, “Doğu toplumlarındaki sosyal destek, komşuluk, aile ve arkadaşlık bağları emeklilik sonrası adaptasyonu kolaylaştırıcı mahiyettedir. Yalnızlığın ve bireyselliğin hüküm sürdüğü batı toplumlarında bu yüzden emeklilik daha çetin geçmektedir. O yüzden batı toplumlarında emeklilik yaşı doğu toplumlarındakine göre çok daha geçtir. Buna ekonomik etkenlerin yanında bu kültürel faktörler de etkendir” şeklinde ifade ediyorlar.

Emekli olmuş kişiye, aile bireylerinin de anlayış göstermesi gerektiğini belirten uzmanlar ”Bizim toplumumuzda ev hanımları erkeği evde istemez. Bir hastam üst düzey yönetici olarak çalıştıktan sonra emekli olmuştu. İlk günlerde evde müthiş bir ilgi ve ikramla karşılanmış. Ancak bir müddet sonra eşi elektrik süpürgesiyle temizlik yaparken ayağını dürtmeye başlamıştı. Bu tutum yüzünden kendini kötü hissetmiş ve depresyona girmişti. Evdekilerin emekli olmuş bir insana anlayışla yaklaşmaları, onlarla empati kurarak duygularına ortak olmaları son derece önemlidir” bilgisinin altını çiziyorlar.

Emeklilik sürecindeki ruhsal sıkıntılardan birisinin de çalışan kişinin işini bir güç unsuru olarak görmesinden kaynaklandığını belirten uzmanlar, “Ataerkil toplumlarda çalışmak ve bir işe sahip olmak aynı zamanda bir güçlülük göstergesidir. İşine ve çalışmaya aşırı güç atfeden bireylerde emeklilik sonrası güçsüzlük, güçten düşme, iktidarını kaybetme gibi düşünceler belirir. Bu da ruhsal sıkıntılara zemin hazırlar” şeklinde bilgi veriyorlar.

Yıllarca çalışmış insanların sabah kalktıklarında yapacak bir şeylerinin olmamasının kötü bir duygu olduğunu belirten uzmanlar, kişinin hedeflerinin olması gerektiğini aksi takdirde bunalım girme ihtimalinin yüksek olduğunu ifade ediyorlar 
En çok görülen ruhsal sorunlar

Depresyon

Emekliye ayrılmış ve herhangi bir şeyle meşgul olmayan kişilerde görülen en önemli psikiyatrik bozukluğun depresyon olduğunu belirten uzmanlar, “Mutsuzluk, içe kapanma, dalgınlık, sinirlilik, uykusuzluk, halsizlik ve enerji azlığı şeklinde kendini gösterir. Depresyona giren emeklilerde alınganlık, sözleri ve tavırları yanlış anlama çok sık görülür. Bir an önce tedavi edilmesi son derece önemlidir. Tedavi edilmeyenlerde intihar riski yüksektir” bilgisinin altını çiziyorlar.

Yalnızlık ve Gelecek Korkusu

Emeklilik sonrası ruhsal sıkıntılardan bir diğerinin de korku ve kaygı olduğunu belirten uzmanlar, “Kişide yalnız kalma ve ölüm korkusu baş gösterebilir. Bu korkular bazı emeklilerde istenmeyen yanlış ilişkilere sebebiyet verebilir. Bir danışanımda emeklilik sonrası yalnız kalma korkusu gelişmişti. Bu korku kendisine uymayan bir hanımla evlenmesine ve yakın çevresiyle ilişkilerinin bozulmasına yol açmıştı. Yalnızlık korkusu bazen kendisini panik ataklarla gösterir. Yalnız kalırsam, bakıma muhtaç hale gelirsem, huzur evine düşersem, yakınlarım beni terk ederse, açlıktan ölürsem gibi korkular panik ataklara sebep olabilmektedir” şeklinde uyarıyorlar.

Neler Yapılmalı?

Emeklilik sonrası sorunların bireysel olduğu kadar toplumsal olduğunu belirten uzmanlar, “Devletin bu konuda bir emekliliğe adaptasyon çalışması yapması son derece faydalı olur. Ailelerin de anlayışlı ve hoşgörülü davranması gerekir. Ancak bireysel anlamda depresif bir durum söz konusuysa psikiyatrik destek gerekir. Çünkü emeklilik sonrası yaşanan depresyon ve ruhsal sorunlar Alzheimer ve tıbbi hastalıkların oluşmasına zemin hazırlamaktadır” şeklinde bilgiler veriyorlar.

Kaynak: FATMA SÜMER