Ekrem İmamoğlu, TBMM Grubu Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu.
Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları:
"Yönettiği makamı kendisine dair bir milletin emaneti olarak değil sanki bir mülk edinmişlik psikolojisiyle hareket eden bir iktidarla karşı karşıyayız
Sözlerimiz Sayın Cumhurbaşkanı'nı kızdırmış. Hemen bana ve Genel Başkan'ımıza 1 milyonluk tazminat davası açmış.
Soruları sorduk Sayın Cumhurbaşkanı alındı karşılığı 1 milyonluk tazminat davası oldu.
Ahmet Özer'in yakalanması tutuklanması baskın yapılması sürecin şafak operasyonu gibi yürütülmesi yaşadıklarımızın en sonuncusu. kumpaslarına çok güçlü bir şekilde durmamız şarttır.
İçişleri Bakanı demiş ki şehrin emini terör yandaşı olamaz. Ne kadar safsata bir kısım cümleleri yazan iddianameyi okuduğumda yere fırlattım. 10 sene önce bir telefon görüşmesiyle terörist ilan edildi başkanımız. 10 sene önce FETÖ'ye övgüler yağdıran sensin. Sponsor katkıları sağlayan da sensin 10 yıl önce terör örgütü ile kol kola olan sensin. Senin cümlelerinle sureti halktan görünüp diğer taraftan terör örgütü ile yan yana olduğunuzu size mi hatırlatalım.
Siz önce bakanlığınızı kim yönetiyor ona bakın. İnsanları terörist ilan etmek bu ülkede son yılların modası haline geldi. Sana bile iftira atılsa seni savunacak insanlar var bu salonda.
Saatler önce Sabah Gazetesi yazıyor. Bakanlığınızı kim yönetiyor.
Gelen cümleleri kendi fikriniz gibi ifade etmeye başlar, talimatla hareket edilen bir süreç işletilirse ne yazık ki 86 milyon vatandaşımızın başı öne eğilir.
Suçu olmayan insanlara iftira atmak mesleğinizin bir parçası olarak görmek utanç vericidir.
Türkiye hukuk devletidir demişsiniz ama masumiyet karinesini unutmuşsunuz.
Sevgili yol arkadaşlarım, dava arkadaşlarım. Bu siyasi kumpasın çok amacı var ama en temel amacı partimizi kudretsiz göstermektir.
Bizi bölerek, parçalayarak yolumuzdan şaşırtmaya çalıştıklarını unutmayın.
Neredeyse daimi bir iktidar çabası içinde olduklarını unutmayın. Bu umduklarını asla bulamayacaklar, bu konuda tavizsiz ve kararlı bir biçimde her birimizin yola çıktığımızı ve kararlı olduğumuzu görüyorum. Umduklarını bulamayacaklar. Güçlü bir şekilde siyaset yapmaktan başka çaremiz yoktur.
Sorumluluk alma derecemizi asla tahmin edemeyecekler. Kimsenin bize istikamet dayatmasına asla izin vermeyeceğiz. Birlikte hareket edip birlikte yürüyeceğiz. Bizden başka umudu kalmayan halkımızı asla hayal kırıklığına uğratmayacağız.
İhtiyacımız olan tek şey güçlü bir yoldaşlık, yol arkadaşlık ve geleceğe dair inançlarımızdır. Bu yoldan milim sapmamalıyız. Küçük hesaplara karşı çelik gibi dimdik ayakta durmalıyız.
Biz hata yaparsak partimizi 31 Mart başarısına taşıyan değişim ve yenilenmeyen sürece ortak akılla hareket etmekten uzaklaşırsak o zaman kaybederiz. Sadece biz kaybetmeyiz, milletimize ve ülkemize kaybettiririz.
Buradan öyle bir çağrı verelim ki gözü yaşlı analarımızın, kadınlarımızın, bebeklerimizin, çocuklarımızın gönlü ferahlasın."