Ege Denizi'ni tehdit eden risk faktörlerini incelediği ve 3 haberden oluşan haber dosyasının ikinci bölümünde, deniz çayırlarının azalması ve bu azalmanın nedenlerinden biri olan yabancı istilacı türler ele alındı.
Dünyadaki bütün bitki habitatları içerisinde en fazla karbon depolama kapasitesine sahip olan ve "denizlerin akciğerleri" olarak nitelendirilen deniz çayırları, iklim değişikliğiyle mücadelede insanlığın en önemli müttefiklerinden biri olarak gösterilirken birçok deniz canlısı türü için barınak işlevi görerek biyoçeşitliliğin korunmasına katkı sunuyor.
Ege Denizi de Türkiye kıyılarındaki deniz çayırlarının önemli bir kısmına ev sahipliği yapmasıyla öne çıkıyor.
KIYILARIMIZIN AKCİĞERİ
Taşkın, Türkiye'de deniz çayırlarının en yoğun Ege Denizi kıyılarında, sonrasında ise sırasıyla Akdeniz kıyıları, Marmara Denizi ve Karadeniz'de yayılım gösterdiğini söyledi.
Taşkın, 1960'lı yıllardan itibaren deniz çayırlarının bütün Akdeniz'de olduğu gibi Türkiye'de de karasal baskılardan etkilendiğini belirterek, "TÜBİTAK 1001 projesi kapsamında yaptığımız çalışmalarda özellikle Ege Denizi'nde deniz çayırlarının birçok noktada alt yayılış limitinin etkilendiğini ve çekilmeye başladıklarını tespit ettik. Kıyılarımızın akciğeri sayılabilecek bir bitkinin, belki de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyleyebiliriz." dedi.
Deniz çayırlarının yaşama ortamının 0 ila 45 metre derinlikte olduğunu, Ege Denizi'nde 35-40 metreye kadar gözlemlenirken son dönemde birçok istasyonda yaptıkları ölçümlerde alt sınırı 20 metrelerde tespit ettiklerini aktaran Taşkın, özellikle son 10 yılda deniz çayırı alanlarında ciddi şekilde gerilemeler olduğunu, yaptıkları çalışmalar kapsamında İzmir Ildır'da 2-3 metrelik bir çekilme gözlemlediklerini bildirdi.
DENİZ ÇAYIRLARI YOK OLUYOR
Çekilmenin gelecek dönemde ciddi olumsuzluklar yaratacağından bahseden Taşkın şunları söyledi:
"Deniz çayırları barındırdığı türler, ürettiği oksijen, denizlerin emdiği karbondioksiti oksijene çevirme, karbondioksiti kökleri aracılığıyla kumda hapsetmeleri açısından ciddi yararları olan bir canlı. Karasal baskının artması sonucu maalesef geri çekilmeler gözlemledik. 20 metre derinlikte deniz çayırı yayılışına rastlarken 25-35 metrelerdeki kumun ya da balcığın içerisinde köklerini gördük ki bu da 25-30 metrelerden kıyıya doğru çekildiği anlamına geliyor."
Deniz çayırlarının derinlerdeki yayılışının ve kapladığı alanın azalarak kıyıya doğru çekilmelerinin birçok nedeni olduğunu kaydeden Taşkın, "Başta küresel ısınma olmak üzere, yabancı türler, yabancı türlerin bunları otlama yoluyla tüketmesi, artan kirlilik, evsel ve endüstriyle atıklar, balıkçılık, dip trolüyle avlanma, günübirlik yat turizmiyle üzerlerine atılan çapalar ciddi şekilde etkiliyor. Ayrıca, suda artan bulanıklık, ışığı keserek oksijen üretmelerini ve sağlıklı gelişmelerini engelliyor." diye konuştu.
Ege'deki deniz çayırlarının üzerindeki baskıların bölgelere göre değiştiğine değinen Taşkın, kuzeyde bulanıklığın ve kirlilik, orta bölgede kirlilik ve akuakültür faaliyetleri, güneyde ise hem evsel kirlilik hem de günübirlik yat ve turizm faaliyetleri sonucunda geri çekilmeler yaşandığını anlattı.
Deniz çayırlarının kıyılara çekilmesinin nedenlerinden birinin yabancı istilacı türler olduğunu işaret eden Taşkın, yabancı türlerin yarısının Süveyş Kanalı'ndan diğer yarısının ise akuakültür ve gemi balast sularıyla Ege Denizi'ne giriş yaptığı bilgisini verdi.