Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Akın, Dijital Telif Yasası çalışmalarına ilişkin, "Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde telif hukuku tamamen dijital platformların dinamikleriyle şekillenecek. Buna uygun olarak biz de düzenleme yapmak zorundayız. Bu platformlarla bir şekilde adil şartlarda pazarlık edebilmemiz gerekiyor." dedi.
Prof. Dr. Akın, TBMM Dijital Mecralar Komisyonunun dijital ağların hukuksal ve yönetsel çerçeveye alınmasına yönelik çalışmalarıyla bu ağlarda yaşanan telif sorunları ve çözüm yollarını AA muhabirine değerlendirdi.
Telif hakkına konu fikri üretimlerin birçoğunun artık dijital mecraların tekelinde dünyaya sunulduğunu belirten Akın, tekelleşmenin bu denli yoğun olduğu bir dönemin daha önce yaşanmadığını söyledi.
Bütün insanlığın fikri üretiminin belli şirketlerin kontrolündeki 3-5 dijital platform üzerinden dünyaya sunulduğuna dikkati çeken Akın, bu şirketlerin sadece siyasi ve ekonomik olarak güçlü ülkeleri muhatap aldıklarını, diğer ülkelerde ise haber içeriği üretenlere çoğu zaman cezalarla tahsil edilebilen cüzi ödemeler yapılabildiğini anlattı.
"Dijital Telif Hukuku" isimli bir kitap çalışması da yapan Akın, şunları kaydetti:
"Günümüzde haber içeriğine bedel ödenmesi, buna ilişkin bir maliyete katlanılması, bu içeriği üretenler bakımından anlamsız hale geldi. Siz haberi üretiyorsunuz, maliyetine katlanıyorsunuz ancak bundan gelir elde edenler, bahsettiğimiz dijital platformlar. Geldiğimiz nokta, bizim gibi ülkeler bakımından sürdürülemez bir hal aldı. Bunu engellemenin, bu aşamada pek de mümkün olduğu kanaatinde değilim. Sadece bunu organize edebiliriz. Belli bir planlama ile bu kısır döngüden çıkıp, haber üretenlerin de katlandıkları maliyetin biraz üstünde, en azından belli bir karla haber üretmeye devam etmeleri sağlanabilir. Haber üreticileri ile dijital platformlar arasında sağlıklı bir ilişkinin kurulması, çıkaracağımız kanunlar ile sağlanabilecektir."
Dijital platformlar ile meslek örgütleri anlaşacak
Dijital telife ilişkin düzenlemeler yapan Avrupa Birliği'ni (AB) Türkiye'nin örnek alabileceğini ifade eden Akın, "AB'nin yaptığı şey, çıkardıkları Tek Pazar Direktifi. 'Burası bir dijital pazar ise önce bunun sınırlarını tespit edelim' dediler. Biz de önce buradaki ekonomik değer olan kavramları tanımlayalım ve bu kavramların sahibi olan meslek örgütlerini oluşturalım. İçerik üreticilerinin uygun şekilde gelir elde etmeleri, meslek örgütleri ve dijital platformların bir araya getirilmesiyle sağlanabilecektir." ifadelerini kullandı.
Öncelikle haberin hangi kapsamda korunacağının belirlenmesi, sonra meslek gruplarının ciddi anlamda örgütlenmesi gerektiğini vurgulayan Akın, "Daha sonra kanun zoruyla, ülkemize hizmet sunan dijital mecraların, meslek örgütleriyle iletişimde kalmaları ve onların da taleplerinin dikkate alınması gerekiyor." dedi.
Basın kuruluşlarının örgütlenme sağlanmadan tekil olarak haklarını arama yoluna gittikleri zaman dijital mecraların karşısında muhatap alınmadıklarını belirten Akın, dünyada genellikle bu yola başvurulduğunu, ABD'nin en büyük medya gruplarının da aynı sorunları yaşadığını aktardı.
ABD'deki medya kuruluşlarının "batıyoruz" şeklinde feryat ettiğini vurgulayan Akın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizde de aynı durum söz konusu. Bu kuruluşların ürettikleri haberlerin ciddi anlamda bir maliyeti var. Bu maliyete katlanıyorlar ancak bunu topluma sunma noktasında, dijital mecraların çok daha avantajlı olduğunu görüyoruz. Özellikle gençler için haber kaynağı bir-iki tane uygulama, onun dışında başka bir haber kaynağı yok. Bu dijital mecraların haberleri alma şekilleri ise haberi üretenlerle aralarında sözleşme imzalayıp belli bir bedel ödeme şeklinde değil, tam tersine hiçbir izin istemeksizin doğrudan haberin alınıp sunulması şeklinde. Bu durumda maliyete katlanan ile gelir elde eden iki farklı grup oluyor. Bu denklemin bir şekilde bozulması gerekli. Çünkü bu dijital mecralar bakımından da sürdürülebilir değil."
"Kanun çıkarsa bedel ödemeye razı olurlar"
Bir işverenin işçi istemediği sürece onu ücretsiz çalıştırmak isteyeceğini belirten Akın, "Şu an aslında dijital mecralar bakımından olan bu. Ne zaman ki haber üretilemez hale gelir ve bu sebeple çarklar dönmemeye başlar, o zamana kadar dijital mecralar ücretsiz olarak bu işi sürdürmek isterler. Ancak ülkemizde kanun çıkarsa, dijital içeriklerin bu şekilde hiçbir bedel ödenmeden elde edilmesi engellenir. O zaman dijital platformlar da bu bedeli ödemeye razı olurlar." diye konuştu.
İnsanlığın telifle ilgili 500 yıllık serüvenine bakıldığında bir evrim geçirmenin arifesinde olunduğunu kaydeden Akın, dijital platformların ayrı bir dinamiğinin olduğunu söyledi. Akın, sözlerini şöyle tamamladı:
"Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde telif hukuku tamamen dijital platformların dinamikleriyle şekillenecek. Buna uygun olarak biz de düzenleme yapmak zorundayız. Bu platformlarla bir şekilde adil şartlarda pazarlık edebilmemiz gerekiyor. Çünkü içerik ve müşteri bu ülkeye ait ancak bunların sunumu yabancı dijital platformlar tarafından yapılıyor ve gelir onlar tarafından elde ediliyor. Bunun sürdürülebilir olmasının yolu, kanuni düzenlemeler yaparak, kavramların gerektiği şekilde tanımlanması, ülkede içerik üretenlerin organize olması ve adil bir pazarlık ortamının sağlanması ile mümkündür."