Köfteci Yusuf markasının etlerinde ‘domuz eti’ kullanıldığının tespit edilmesinin yankısı günleridr devam ediyor. Bazı kesimlerce komplo teorileri üretilen konuyla gazeteci Cem Küçük’ten de bir yorum geldi.
konunun farklı yerlere çekilmesine tepki göstererek Cem Küçük; 'İşin içinde komplo, dış güçler yok' dedi. Köfteci Yusuf hakkındaki yazısında şu ifadelere yer verdi; 'Tarım ve Orman Bakanlığı akıllı bir uygulamayla taklit ve tağşiş yapan firmaları açıklıyor. Birçok firmanın taklit ve tağşiş yaptığı ortaya çıktı. Tabii bizde yaptığını kimse kabul etmez. Dış güçlere bağlayan da olur, kendisine komplo kurulduğunu da...
KONTROL NASIL YAPIYOR?
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı işine odaklı bir isim. Gördüğüm kadarıyla şatafat ya da reklamı da sevmiyor. Hile hurda yapanları tek tek açıklıyor. Birkaç gündür ismi bilinen Köfteci Yusuf’un ürünlerinde de domuz eti çıktığını bakanlık açıkladı. İşi komplo görenler de var, gerçekten domuz eti kullanmış diyenler de...
Kontrol nasıl yapılıyor ona bakalım?.. Tarım Bakanlığı yetkilileri herhangi bir şubeye gidiyor. Bu bir AVM de olabilir. Müşteri gibi döner, köfte alıyor. Sonra bunlar incelemeye alınıyor. O arada tespiti yapılıyor. Şayet domuz eti kullanılmaydıysa, ne diye kullanılsın diye rapor çıksın?
'KESİNLEŞEMEDEN İSİM YAYINLANMIYOR'
Bu arada denetimler şubat ayında yapılmış. Şimdiye kadar ne bekliyordunuz, diye sorulmuş. Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerine süreç nasıl işliyor diye sordum. Şöyle cevap aldım: Bakanlık denetim yaptı, domuz etini tespit etti. Ürünleri toplatma cezası verdi ve ayrıca savcılığa suç duyurusunda bulundu. Firma yani Köfteci Yusuf mahkemeye gitti ve dava açtı. Ürünleri toplatma cezasını kaldırdı. Bakanlık üst mahkemeye gitti. Üst mahkeme bakanlık lehine karar verdi. Kararın bakanlığa bugün (yani dün) ulaşmasının ardından Bakanlık kesinleşen sonucu yayınladı. Yani mahkeme ismin açıklanmasının uzun sürmesine neden oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı mahkeme kesinleşmeden isim yayınlayamıyor.
Bir de niye kapatmıyorsunuz ve ne ceza verdiniz diye sordum. Ona da şöyle cevap aldım:
“1) Kişilerin sağlığını tehlikeye düşüren ürünler... Buna tekstil boyasının gıdada kullanılmasını bir örnek olarak verebiliriz... Bu tür durumların tespiti durumunda biz bu ürünleri piyasadan toplatıyoruz ve imha ediyoruz. Bu fiiller kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek bir fiil olduğu için mevzuatta da suç olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu işletmeler hakkında, kendi yaptırımlarımıza ilave olarak Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunuyoruz.
CEZALAR AZ
2) Taklit veya tağşişli ürünler... Buna farklı yağlar karıştırılan yağın zeytinyağı olarak piyasaya sürülmesi, peynire margarin katılması gibi örnekleri verebiliriz. Tespiti durumunda bu ürünleri de toplatıyoruz. 3 yıl içindeki ilk 2 tespitte ağır para cezaları uyguluyoruz. Buna rağmen 3 yıl içinde 3’üncü kez yapılırsa, bu da mevzuatta suç olarak tanımlanmıştır. Bu tür durumlarda da yine Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunuyoruz. Bakanlık olarak tespit ettiğimiz uygunsuzlukları, mevzuattaki tüm idari işlemleri tamamladıktan sonra kamuoyu ile paylaşıyoruz. Burada şunu vurgulamak gerekiyor. Biz vatandaşlarımızın doğru bilgilenmesi adına bu duyuruları yapıyoruz. Kasıt veya kusurun tespiti ve buna bağlı cezai sonuçlar hukuki süreç sonunda belirleniyor.”
Ayrıca Tarım ve Orman Bakanının, “Bize göre cezalar az. Artırılmalı” dediğini de hatırlatalım.
Yani işin içinde komplo, dış güçler yok. Tespit sonunda ortaya çıkmış. Şimdi bu olayı bile Rockefeller, Rotchild ailelerine bağlayanlar çıkacaktır. Nitekim dün sosyal medyada yabancı menşeli fast food zincirleri bu işin içinde diyen bile çıkmış! Bu ülkede akılla hiçbir şey konuşulmuyor…”