Türk sinemasının unutulmaz film müziklerini besteleyen Moğollar grubunun kurucularından Müzisyen Cahit Berkay, “100. yıl marşları 10. Yıl marşı çıtasını geçemedi” değerlendirmesinde bulundu.
Gazeteci Semra Topçu’nun YouTube kanalında yayımlanan söyleşide “100. Yıl marşlarından hangisini beğendiniz?” sorusuna yanıt veren Berkay, “tutar-tutmaz” kaygısıyla hareket edilmesinin yüzeysel işler yapılmasına neden olduğunu söyledi. Berkay, “Hepsini dinleyememiş olabilirim ama dinleyebildiğim kadarıyla müzikal, estetik değeri bayağı düşüklerdi” ifadesini kullandı.
Berkay’a yöneltilen soru ve yanıtları şöyle:
100 yıl için yapılan marşları nasıl buldunuz?
Berkay: Bir çıta var. 10. Yıl Marşı’yla çıta çok yukarda. Bugünkü müzisyen çokluğu ile, besteciler çokluğu ile, müzikal estetiği yüksek, şiirsel tarafı yani şarkı sözleri tarafı da yüksek bir şey, kimse alınmasın ama ben öyle değerli bir şey bulmadım.
Müzikal değeri çok daha yüksek eserler çıkması lazımdı. Bir de furya oldu herkes oturdu 100. Yıl marşı yaptı. Hepsini dinleyemedim ama duyduklarım kadarıyla kalite çok düşüktü. Dinlediklerimin hiçbirini beğenmedim. Hepsini dinleyememiş olabilirim ama dinleyebildiğim kadarıyla müzikal, estetik değeri bayağı düşüklerdi.
İsim vermez misiniz, merak ettim?
Berkay- Vermem. Yok yok hiç girmeyelim oraya… benim beğeni değerlerim yüksek. Ama zor beğenen bir insan olarak da tanımayın beni lütfen. Ben basit ama müzikal estetiği çok yüksek şeyler duydum şimdiye kadar ama bu marşlar içinde öyle bir duygu oluşturanı yok, onu demek istedim. Şaka değil yani 100. Yıldayız, yüz senenin sonundaki duru bu…
Yılda da besteci tarafı o kadar amiyaneleştirildi ki, şunu şöyle yaparsan tutar, yaklaşımı… Bak bunun altını çizelim; şöhrete kavuşmak için, çok para kazanmak için profesyonel müzisyenler bilir, bir formülü vardır bunun; “şu tarz şarkı yapılırsa bu tutar”, yani tutardan ne anlam geliyor, para getirir. İşte yapımcılar tarafından müdahale oldu, değer bulunmadı abi bu satmaz dendi, her şey paraya bağlandı, müzisyen arkadaşlarımın hepsi yaşamıştır. “Bu satmaz, şu satmaz, e satan?” Toplumun müzikal seviyesi, anlama duyma seviyesi, estetik değerleri hep para uğruna azaltıldı, bastırıldı.
"Satma kaygısı ile kalıcı olmayan şeyler üretiliyor" diye anlıyorum.
Berkay: Tabii ne oluyor, iki ay üç ay geçiyor sonra kimse hatırlamıyor, tam tüketici.
Yani 100. Yıl marşı hazırlamak için yeterince çalışılmadı mı, müdahalelerle ticari mi düşünüldü?
Berkay: O çalışarak da olur birikimle de olur, beste işi yani toplumu iyi tanıyacaksın. Besteci dediğin zaman da beslenme çantandaki kültür hazinen ne ki, ne kadar senin özümsenmenden geçti? Yaşar Kemal okumazsan senin müzisyenliğin gelişmez kardeşim çünkü yapacağın şarkı belli. Sen Nazım Hikmet’i hatim indirmezsen, Pir Sultan Abdal’ı bilmezsen senin müzikal kaliten toplumun büyük kesimi sarmaz.
Sanatın her dalında resimde, heykelde, sinemada, müzikte, tiyatroda beslenme çantanı doğru kuracaksın. Ekmek su değil, kendi kültür hazineni koyacaksın, dünyanın en zengin kültürlerine sahip ülkelerden birisiyiz. Bu coğrafyada bizim Anadolu’daki kültürel zenginlik çok az yerde var. Kıskansınlar tabii ki, Alman da kıskanır, Amerikalı da kıskanır.
Senin 1000 yıllık geçmişin var. Bin senedir kar topu gibi yüklene yüklene yeni kuşaklar ilave ede ede buraya gelmişiz. Biz de üzerine bir şeyler ilave edip geleceğe, gelecek kuşaklara aktarmak zorundayız. Ama sevmesen de Türk Sanat Müziğini bir kenarından bileceksin. Genç kuşaklara benim sözüm. Tamam türküyü sevmeyebilirsin ama bil ya kardeşim. Ne olduğunu bil en azından. Bunlarla kendini donat. Mozart’ı da Beatles’ı da öğren.
Ürettiğinin derinliği mi oluyor o zaman?
Berkay- Tabii ki o derinlik olmasa sen yüzeyde kalırsın hep iyi iş çıkartamazsın ki. İşte 100. Yıl marşları da o düzeyde kaldı.
Popüler-günlük ile eskimeyen-ölmeyen arasındaki fark da bu şekilde ortaya çıkmış mı oluyor?
Berkay: Aynen öyle.