Venedik Film Festivali'nde Filistin kefiyesi ve bayrağıyla poz veren Sora, AA muhabirine, sanat dünyasının Filistin konusundaki tutumunu değerlendirdi.
ABD doğumlu Japon yönetmen Sora, 2024 Venedik Uluslararası Film Festivali'nde Filistin bayrağı ve "Özgür Filistin" yazısıyla boy göstererek, salondaki izleyicilerden büyük alkış aldı.
Festivalden aldığı olumlu tepkileri anlatan Sora, o anları "Venedik'te şahsen, kefiye ve Filistin bayrağına büyük bir alkış vardı ve seyirciler 'Özgür Filistin' diye bağırıyorlardı ve ben de 'Özgür Filistin' diyerek karşılık veriyordum." sözleriyle aktardı.
Sora, festival ortamının Filistin dayanışmasına destek vermek için önemli bir imkan olduğunu belirterek "Film yapmak ve Venedik gibi uluslararası film festivallerine gidebilmek büyük bir ayrıcalık ve bu bana sesimi Japonlar da dahil olmak üzere pek çok insana, ama aynı zamanda tüm dünyadaki insanlara duyurmak için büyük bir platform sağlıyor." diye konuştu.
Kefiye ve Filistin bayrağıyla sahneye çıkmasına karşı gelecek nefret söylemleri ve siyonist söylemlerin beklediğinden daha az olduğuna işaret eden Sora, "Şunu söylemeliyim ki, yaptığımın o kadar da büyük bir şey olduğuna inanmıyorum. Sadece kefiye giyiyorum ve her zaman kefiye giyerim. Bu kadar minimal bir eylemin bu kadar ilgi görmesi ve bu kadar minnettarlık duyulması bana biraz tuhaf geliyor ama bence içinde yaşadığımız dünyanın durumu bu. Bu kadar küçük bir eylemi bile çok az insan yapıyor, bu da gerçekten bir hayal kırıklığı." ifadelerini kullandı.
Sora, Filistin-İsrail arasında "denge kurulmasına" karşı çıktı
Venedik Film Festivali'ndeki programlamadan duyduğu rahatsızlığı dile getiren Sora, "Venedik Film Festivali'nde biraz hayal kırıklığına uğradım çünkü programda bir İsrail filmi ile bir Filistin filmini aynı bölümde göstererek bir tür denklik kurmaya çalıştılar. Bu durum beni gerçekten hayal kırıklığına uğrattı." değerlendirmesinde bulundu.
Yaşananların eşdeğer olmadığını vurgulayan Sora, "Biri diğerini işgal ediyor ve diğerine karşı etnik temizlik yapıyor. Yani burada bir eşdeğerlik yok." yorumunu yaptı.
Sora, festival programında bir İsrail filminin bulunmasına karşı çıktığını söyleyerek, "Özellikle de filmin, Gazze'deki soykırımın suç ortağı yapım şirketleriyle bağlantıları olduğu için bu İsrail filminin programlanmasına karşı açık bir mektubun parçası oldum." diye konuştu.
"7 Ekim olayları ve soykırım gerçeği"
7 Ekim 2023 sonrasında başlayan soykırımın kendisini derinden etkilediğini ifade eden Sora, şöyle devam etti:
"7 Ekim'de New York'taydım. Filmi bitirebilmek için gerekli motivasyona sahip olmaya devam etmeye çalışmak gerçekten zordu. Canlı yayınlanan soykırım karşısında, daha önce hiç yaşamadığım şeylerle karşılaştım. Muhtemelen hayatımız boyunca gördüğümüz en kötü soykırım bu. Yaşanan olaylar sanatsal üretim sürecini olumsuz etkiledi. Film yapmaya devam edip edemeyeceğimi anlayamadım. Çünkü insanları insani melekelerinden mahrum bırakan korkunç bir şiddetin yaşandığı gerçeğiyle karşı karşıyaysak, insan onuru ve insanlık hakkında hikayeler anlatmanın ne anlamı var? 7 Ekim'de yaşanan olayları ancak tarihsel bağlamıyla bakıldığında anlamlandırılabildim. Geçtiğimiz yıl çok şey öğrendim ve bunun aslında bir soykırım olduğuna yüzde yüz ikna oldum. Şunu öğrendim: Olaylar sadece 7 Ekim'de başlamadı, belli ki olaylar çok daha önce başladı. İsrail'in son 76 yıldır ve ötesinde yaptığı şey çok açık bir şekilde yerleşimci sömürgeciliğidir."
Sora, İsrail'in yerleşimci sömürgeciliğinin sadece Filistinlilerin anlatımlarıyla sınırlı olmadığını belirterek, "Bu sadece Filistinlilerin anlatılarıyla ikna olduğum bir şey değil. Aslında İsraillilerin kendileri de bunun ayrı bir sömürgeci proje olduğunu söylüyorlar. David Ben-Gurion ya da Siyonist hareketin kurucularının sözlerine bakarsanız, Filistin'de yaşananların yerleşimci sömürgeci proje olduğunu söylüyorlar." diye konuştu.
İsrail'in geçen 76 yıl boyunca Filistin topraklarında etnik temizlik yaptığını söyleyen Sora, "Yani sizin yaşamadığınız bir yerde yerleşimci sömürgeci bir projeyi başarılı kılmanın tek yolu etnik temizlik yapmaktır. Geçtiğimiz 76 yıl boyunca yaptıkları da buydu ve işgal altındaki Batı Şeria'da yapmaya devam ettikleri şey de bu, etnik temizlik projesini tamamlamaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de büyük bir direnişle karşılaşıyorlar." dedi.
Sinema sektörü soykırıma sessiz
Sanatçıların Filistin konusunda daha fazla sorumluluk alması gerektiğini dile getiren Sora, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kültürel cephede bu tür iddialarla mücadele etmek çok önemli. Ayrıca sadece farkındalık yaratmanın da oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Konuşmalar, film gösterimleri ve farkındalık yaratma kampanyalarına katılmak, bu tür şeylerin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Medya sektörü de kendi menfaatleri uğruna soykırımı meşrulaştırdı. Medya kuruluşlarının, kendi çıkarlarına uyuyorsa soykırımı meşrulaştırmak ve aynı zamanda siyasi çıkarlar için gerçekliği eğip bükmek konusunda ne kadar suç ortağı olduklarını biliyoruz. Sinema sektörü Filistin'deki olaylara yeterince tepki göstermedi. Kültür sektörünün, bu tür bir enformasyon savaşının en büyük cephesi olduğunu düşünmüyorum. Bence medya, eğitim sektörü belki de kültür sektöründen çok daha fazla suç ortağı."
Filistin kültürü yok ediliyor
Sora, Filistin kültürünün korunmasının önemine dikkati çekerek, "Bu soykırım boyunca gerçekleşen şeylerden biri, sadece insan hayatlarının değil, aynı zamanda bu arşivlerin, kurumların, müzelerin ve hafızanın yok edilmesi yoluyla Filistin'in kültürel kimliğinin de yok edilmesidir. Dolayısıyla bunu korumaya çalışmak da oldukça önemli ve direnişin çok önemli bir cephesi." diye konuştu.
İsrail'i destekleyen kuruluşlara yönelik boykotun önemine işaret eden Sora, şunları kaydetti:
"Tüketiciler olarak, boykotun bu yüzden çok önemli olduğunu düşünüyorum. Büyük şirketler, Wonder Woman, Marvel filmleri ya da bu aralar İsrail ordusunun sözcüsü gibi davranan Gal Gadot'un yer aldığı filmleri fonlarlarsa boykot yapan insanlardan para kaybedeceklerini fark etmeliler. İsrail'in Akademik ve Kültürel Boykotu için Filistin Kampanyası'na (PACBI) bağlı kalmak önemli. İsrail destekçisi kurumlar tarafından desteklenen projelerin bu sponsorlukları bırakmalarını ya da kurumların finanse edilme şekillerinde değişiklik yapmalarını sağlamak gerekli. Gazze'de soykırım sürecinde İsrail ordusu yapay zekayı sıklıkla kullanarak, sorumluluğu yapay zekaya atmaya çalışıyor. Bir yapay zeka distopyasının başlangıcındayız. Artık işlenen bu savaş suçlarının sorumluluğu, İsrail ordusu ya da İsrailli yazılım şirketleri tarafından yaratılan askeri yapay zeka sistemlerine yükleniyor. Bu gerçekten çok korkunç bir durum, özellikle de bu yapay zeka işleme sistemlerinin çevresel etkilerinin ne kadar korkunç olduğunu görüyoruz."
"Tarihi bir dönüm noktasındayız"
Yönetmen Sora, Filistin'deki olayların tarihi bir öneme sahip olduğunu vurgulayarak "Bence birçok açıdan tarihi bir dönüm noktasındayız." dedi.
Gazze'deki soykırım kurbanlarının kendi acı ve ızdıraplarını canlı yayınlamak zorunda kaldıklarına işaret eden Sora, "Empati yoluyla ve bu videolar aracılığıyla gerçeği anlatarak insanları harekete geçirmeye çalışıyorlar." ifadesini kullandı.
Sanatçıların, insanların Gazze'deki soykırımı önlemek için üzerine düşeni yeterince yapmadığına dikkati çeken Sora, sözlerini şöyle tamamladı:
"Soykırımın 1 yıldan fazla süredir devam ediyor olması ve İsrail'in işlediği bu korkunç vahşetin şimdi Lübnan gibi diğer ülkelere de yayılıyor olması, bu şekilde devam ediyor olması yeterince şey yapmadığımız anlamına geliyor. Hepimiz daha fazlasını yapmalıyız. Bir film yapımcısı, iş adamı, avukat ya da her neyse, bulunduğumuz yerden bunu durdurmak için mümkün olduğunca çok çaba sarf etmeliyiz."